Tecrübelerim- 5

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Tecrübelerim- 5
Sveta’nın bana döneceğim dediği günü iple çekmiştim, yaşadıklarımı anlatmam gerekiyordu. Onun fikirlerine ihtiyacım vardı. Ona kız arkadaşımdan bahsetmeliydim, ona yaşadıklarımı ve bu hızlıca yaşadığım tecrübeyi anlatmam gerekiyordu. Hem sertleşme problemi de yaşamadım, erken boşalmada, hem kız arkadaşta edinmiştim. Her canım istediğinde cinselliğe hazır bir kız arkadaş ya da ben böyle sanıyordum. Kız arkadaş konusunda bana söylediklerini hatırlıyorum, kendini kaptırma, gerçekten seveceğin bir insan karşına çıkacak. Bu kız da beni çeken bir şeyler var ama nedir?
Sveta’dan gelen mesaj beni üzmüştü “dönüşümü iki gün ertelemek zorunda kaldım, iki gün sonra görüşürüz”. Canım çok sıkılmıştı ama yapacak bir şeyim yoktu. Hazırlanıp salona gittim, sporumu yaptım, yeni bir çevrem oluşmuş daha sosyal biri haline gelmiştim. Oradan çıkıp bir satranç klübüne gittim. Yaptığım aktiviteler artmıştı, boş oturma sürem azaldığı için doğal olarakta masturbasyon fikri aklıma gelmiyordu. Bir gün sonra da hem gitar kursuna gitmiştim, hem de ingilizce dil kursuna, bu şekilde her türlü kendime yatırım yapıyordum.
Iki gün geçmişti Sveta gelecekti onu özlemişim hem konuşmamız gerekenleri konuşmalıydık. Ona anlatmalıydım, onun yanına gitmeden önce kitapçıya gitmiştim, içeri girince,
“Ahmetçiğim, kahveyi koymuştum ve seni bekliyordum. Hoş geldin”
“Hoşbuldum Gülsün abla”
“Ahmet nasıl canım?”
“İyiyim abla, teşekkür ederim, sen nasılsın”
“Bende iyiyim canım sabırsızlıkla bana okuyacağın şiirleri merak ediyorum”
“Tamam abla ama bir sorum olacaktı sana”
“Tabi canım, sor”
“Abla sen burda ki kitapların hepsini okudun mu?” hafif bir gülümsedi.
“Hayır Ahmet ama çoğunu okudum”
“Peki bu kadar kitap okumak neden abla?”
“Ahmetçiğim ben bir kaşif, bir vampir, bir fil, bir ceylan, bir dağ veya bir yıldız olabilirim. Kitap okurken, seyahat edip dönüşebilirim. Kitaplar benim binlerce hayat yaşamamı ve her birinden yeni bir şey öğrenmemi sağladı. Düşünsene dünyayı gezebilecek param yok, ama okuduğum kitaplar sayesinde dünyanın dört bir köşesine gidebildim. Kitapta ki karakterleri analiz ettim belki de kendime benzettim. Kitaplar dünyasına girince başka bir dünyanın da var olduğunu anladım. Hem sana söyleyeyim Ahmet, kitaplar sayesinde insanları da tanıdım.”
“Anladım abla, yani kısaca oku diyorsun”
“Evet, oku ablacığım, oku ki öğren, öğren ki üret…” biraz sessizlik oldu, hemen yerinden kalktı, bir şiir kitabı getirdi, sonra bir daha arkasını dönüp gitti, bir müddet sonra elinde kahve fincanlarıyla geri geldi.
“Hadi bakalım, şiir okuma zamanı o güzel sessinle” elime kitabı aldım, bir iki sayfa karıştırdım. Necip Fazıldan, bir şiir geldi önüme okumaya başladım.

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni,
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?

Şiiri bitirdiğimde, Gülsün abla hafif dalmıştı, kendine geldiğinde bana bakarak
“Ah genç dostum, mümkün mü dersin sen şiir okuduğunda dalıp gitmemek. Çok güzel okuyorsun. Lütfen bu yeteneğini geliştir ve devam et lütfen” gülümsedim, aslında içimde bazı duygular kıpırdamıştı, bir yanım kendini beğenmişlik yapmak istiyordu. Sayfaları çevirmeye devam ettim. Önüme güzel bir şiir gelmişti, uzundu ama olsun sonuçta bir efsane yazmıştı, okumadan geçmek olmaz dedim.

Tarifsiz bir sevdada kimliksiz bir sessizliktin
Haykırışlarla çağlarken yüreğim durgun limanımdın
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun
Fırtınalarda yolunu kaybeden gemi misali
Rotasız ve pusulasız kalmışken yüreğim
Ve hoyratça savrulurken bir limandan bir limana
Teslim olmuşken kaderine
Apansız sana rastladım o limanda
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun..
 
Bakmaya kıyamazken gözlerine
Tutmaya cesaret edemezken ellerini.
Ve bütün cümlelerin sustuğu o yerde
Sessiz bir haykırıştı yüreğim
Eşsiz bir mutluluktu yaşadığım
Sen benim adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun.
Son bahar yaprakları dökülürken içimden
Hazanı yasarken bahar kokulu sabahlar da
Yüreğim üşürdü gözlerimden sel olup akan yağmurda
Sırıl sıklam ıslanırken ruhum
Solmuştu bahçemde ki tüm güller
Sen o bahçemdeki açan tek güldün
Sen adını koyamadığımdın
Senin adın kavuşmak olsun.
 
Dağ çiçeğim yaban gülüm asi sevdam.
Saçının bir teline bir ömür adadığım
Gözündeki bir damla yaşına şehirleri yaktığım
İsyanım feryadım kavuşulmazım
Sen vazgeçemeyeceğim yasaklım
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.
 
Sen benim yanı başımdaki uzağım
Sen benim uzağımdaki en yakınım
Dokunmam yasak sevmem yasak
Sensiz bu hayatta yaşamak tuzak
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.
Sisli bir gecede ses olup da gel
Bir sonbahar gününde yağmur olup da gel
Soğuk bir kış gününde rüzgar olup da gel
Ilık bir yaz gecesinde düş olup da gel
sen bana yasaklarından sıyrılıp da gel
Sen adını koyamadığım
Senin adın kavuşmak olsun.
 
Bir gün gelirde tutarsam ellerini
Bakarsam gözlerine sevgi dolu
Doğarsa sende yeniden bu beden
Ve o gün verirsem şayet son nefesimi
Ölmeden haykırmak isterim son bir kez
Sen adını koyamadığım
sen yaban gülüm sen dağ çiçeğim
sen ruhu revanım sen yaşama sevincim
yasaklım adı bende saklım
senin adın kavuşmak olsun
senin adın
senin adın seviyorum olsun
seviyorum olsun
seni seviyorum, seni seviyorum

Gülsün abla tekrar uzaklara gitmişti, biraz iç çekti, o gözleri gülen kadın sanki hüzünlenmişti. Merak etmiştim doğrusu ama cesaret edemedim, soramadım kendisine neden böyle hüzünlendiğini. Bir müddet sonra kahvelerimiz de bitmek üzereydi Gülsün abla konuşmaya başladı.
“Ahmet hep Türk klasiklerinden mi okuyorsun yoksa farklı kitaplarda okumak ister misin?”
“İsterim tabi, sadece başlangıç için bu kitaplara başladım, Gülsün abla senin önereceğin kitaplarıda okuyabilirim”
“Tamam şöyle yapalım Ahmetçiğim, bir Türk klasiği, bir Felsefe veya psikolojik kitap, bir de bir de Dünya klasiği şeklinde oku hem farklı farklı kitaplar da okumuş olur, farklı yazarlarla da tanışmış olursun”
“Tamam abla”
“En son hangi kitabı okumuştun?”
“Halide Edip Adıvar- Kalp Ağrısı”
“Tamam bu sefer sana Felsefe kitabı vereceğim yaşına da uygun okumalısın, okuduklarını da kendi kafanda sorgulamalısın da, bize verilen hediyeyi düzgün kullanmalıyız”
“Nedir bu hediye, ben hediye almadım” dedim gülerek
“Genç dostum, beynimiz bize verilen bir hediyedir. Bu sefer sana okuman için Jostein Gaarder’in yazdığı Sofie’nin Dünyası adlı eseri vereceğim, değerli bir kitap anlayarak oku, acele ile bitirmeye çalışma” kafamı salladım ve kitapçıdan çıktım.
Hemen Sveta’nın yanına gittim. Kapıyı çaldım, Sveta açtı beni görünce çılgınca sarıldık birbirimize, içeri aldı beni ve öpüştük. “Öğrencimi özlemişim” dedi. İçeri geçtik, mutfakta biraz oturduk, bana bir meyve suyu hazırladı. Kendi kesti ve sıktı,
“Sveta neden bu kadar zahmet ediyorsun ki?”
“Ahmet canım, sen hayatını değişimlere açtın, sağlıklı yaşamakta bunlardan birtanesi, artan teknoloji, ilaçlar ve hızlı üretim hedefleri ile yediklerin ve içdiklerinden hiçbirisi sağlıklı olmuyor. Bu yüzden elinden geldiğince Taze sıkılmış veya topraktan gelen sebze yemeklerini tercih et”
“Tamam canım”
“Söyle bakalım ben yokken neler yaptın”
“Dediğin gibi başladım, kitap okuyorum üstümdeki stressi aldığını hisettim. Bunu zaten biliyorsun. Satranç klübüne gidiyorum sürekli bir de yabancı dil kursuna başladım. İngilizce öğreniyorum, bunla ilgili de hedefler koydum, bir yıl sonra ispanyolcaya başlayacağım. Spora yazıldım, orada da güzel stres atıyorum ve gitara başladım.”
“Süpersin bebeğim, o zaman şimdi senin performansında artmıştır.”
“Evet, hatta sevgilim var. Hatta ilk buluşmadan bana sakso yaptı”
“İlk buluşmadan mı? Gerçekten mi?” diye sordu şaşırarak. Evet diyince biraz sessizlik oldu.
“Neden şaşırıyorum ki, bu dünya da hiç bir şey imkansız değil, hele ki konu cinsellik olunca, biliyor musun Ahmet Mısır firavunları öz kardeşleriyle evlenirlerdi. Birlikte çocuk yaparlardı. Gerçi onlar için haklı sebebleri vardı. Sonuçta firavun soyu dağılmamalı.”
“Bir de bana anlattıkları, yaşadıklarından bahsetti.”
“Aslında bazı durumlar vardır ki Ahmet, bunlar çevreseldir. Bu kızın çocukluğunda kimi örnek aldığı da önemli, bence etrafında büyürken bulunan bir kız veya kadın onu örnek alıyordu. Bu kişi de muhtemelen cinsel arzular hep fazlaydı. Örnek aldığı kişinin bu huyu ona geçmiştir. Tam olarak ne olduğunu anlamamız için zamana bırakmamız gerekmektedir.” kafamı salladım. Elimden tuttu, beni özlemedin mi diye sordu. Özledim dedim. Beni alıp yatak odasına götürdü, “Hadi bakalım beni tahrik et” dedi. Bir an ne yapacağımı şaşırmıştım.
“Nasıl yani”
“Ne nasıl, beni tahrik et”
“Dans mı edeyim?”
“Sence öyle tahrik olur muyum?”
“Bilmem bunu daha önce hiç yapmadım”
“Tamam gel yatağa otur ve beni okşa yavaş yavaş bacaklarımı okşa, oradan boynumu önce elinle okşa sonra dudaklarınıda kullan” dediklerini yaptım, bir elimle saçlarını okşarken dudaklarımı kullanarak boynunu emiyor, yalıyordum. Beni bir hamle yatağa sırtüstü yatırdı üstüme çıktı. Zamanla öğreneceksin canım tecrübeleneceksin dedi. Beni soydu ve kendide soyundu. Üstüne oturdu. Yavaş hareketlerle oturup kalkıyordu, yüzüme bakıp gülümsüyordu, üstümden kalktı, yatağa yüzüstü yattı. Üstüne bu sefer ben çıktım ve arkadan amına soktum. Pompalıyordum ama sert hareketlerle değil, bu sefer kendimi aşmıştım bunu hisedebiliyordum. Bana hızlan dedi. Artık daha hızlı pompalıyordum, içine boşalmıştım. Olduğum yere yığıldım Sveta duş almaya gitti.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *