Teyzeme Aşığım – 3

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

Teyzeme Aşığım – 3
1 yıla yakın bir aradan sonra Teyzeme Aşığım – 3 ile karşınızdayım.

Yaşadıklarımı tam olarak hissedebilmeniz, zevk alabilmeniz ve olayların size mümkün gelebilmesi için ilk 2 anımı okumanızı öneririm.

Teyzeme Aşığım 1 : http://xhamster.com/user/XAuthor/posts/54652.html
Teyzeme Aşığım 2 : http://xhamster.com/user/XAuthor/posts/88675.html

NOT: Part 3 de diyerleri gibi uzun olacak. Yaşadıklarımı ve o atmosferi hissetmeniz için bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Tüm detayları ve hislerimi yazıyorum. Direk “off ne siktim” şeklinde bir hikaye bekliyorsanız yanlış yerdesiniz. xHamster – xAuthor

Aslında Part 3 ü aile tatilimizde yaşadıklarımızdan aklımda kalanlardan oluşturmayı düşünmüştüm ama 2012 Ağustos ayında yaşadıklarımızdan oluşturmayı daha uygun buldum. Kısmetse tatilde yaşadıklarımızı part 4 olarak yazacağım.

Part 2 de yaşadıklarımızdan sonra teyzemle bir karar almıştık; birbirimize sadık kalıcaktık. Beni kıskanıyordu. Hak veriyordum o kadar şey yaşamıştık beni sahiplenmesi karımmış gibi davranması her ne kadar beni rahatsız etsede içimde bir yerde hoşuma gidiyordu.

Part 2 den sonra ben okuluma o da memlekete döndü. Bahar dönemi boyunca telefonla sevgili gibi mesajlaştık, skype dan görüştük sanal seks dahi yaptık. Teyzem zamanla değişiyordu. Bir tarafı yaşı gereği durulmak istiyordu bir tarafıda beni bırakamıyordu. Genç bir erkekle ilişkisi onu genç bir kadın gibi davranmaya itiyordu. İkilemde kalmıştı Ve zamanla karakteri daha sert olmuştu o sakin kadın yerine daha çabuk sinirlenen katı bir kadın filizlenmişti. Bunu hissediyordum. Aylar geçti dönemim bitti yaz tatilim başladı. İstanbula ailemin yanına geldim. Teyzem yanına çağırıyordu ama aksilikler oldu erken gidemedim.

Ramazan yaklaşınca ailecek memlekete gittik okullar açılana kadar memlekette, yeni aldığımız evde kalıcaktık. Yeni ev telaşasını bilirsiniz tadilatıydı, mobilyasıydı osu busu derken bi süre uğraştık. Teyzemle görüşemedik yani hiç fırsat bulamadım. Oda bana kızıyordu ” bu kadar yakınımdasın görüşemiyoruz ” diye ama gerçekten fırsatım olmuyordu. xHamster – xAuthor

Ramazan geldi ve oruç başladı. Birkaç gün tuttum ama mide problemim yüzünden rahatsız olunca oruç tutamadım. Ramazanın 7. – 8. günüydü sanırım hem yeni evde bir dua okunsun hemde yakınları iftarlıyalım diye teyzemleri ve çok yakınımız olan 2 aileyi daha iftara davet ettik.

Ev gerçekten büyük. Planını tarif edeyim; giriş kapısını açtığınızda karşınızda geniş bir hol var bu geniş hol ilerledikçe daralıp kolidor haline geliyor. Girişte solda annemlerin odasına giden kısa bir kolidor o kolidorun sağında solunda çamaşır makinesini koyduğumuz kilerimsi alan ve alaturka tuvalet var. holün sağ tarafında mutfak ve onun balkonu mutfakla salonun arası açık ve salonunda ayrıyetten büyük bir balkonu var. Holün solunda banyo ve ilerledikçe kolidor haline gelen bölümdede benim ve kardeşimin odası var.

Pide kuyruğunda 20 dakikalık bir bekleyiş sonrası pideleri alıp eve geldim konuklarımız tabiki “kadınım” da gelmişti. Teyzem, kocası ve çocukları diğer 2 aile ve çocukları ile epey kalabalık olmuştuk. Sofralar hazırdı top atılmasını bekliyorduk. Erkeklerin sofrası salonun balkonuna kurulmuştu, kadınlarınki ise mutfaktaydı. Arada perde olmasına rağmen karşı taraf görülebiliyordu. Teyzem vücuduna tam oturan siyah dar bir blüz giymişti. Altındada siyah kırmızı şeritli bol bir etek vardı. Baş örtüsüde kırmızıydı. Erkeklere hoş geldin muhabbeti bitince mutfağa geçtim misafir kadınlara hoş geldiniz dedim ve teyzeme gidip sarıldım. Hoşgeldin dedim. Sıkı sarılmıştık göğüslerini hissetmiştim. Gözlerinin içi gülüyordu…

Top atıldı, çorbalar içildi, doğal olarak erkeklerin masa hizmetini ben yapıyordum. Mutfağa geçip yemekleri alıp balkona götürüyordum. Mutfağa her gittiğimde teyzemin ateşli bakışları beni karşılıyordu. Beni nasıl tahrik ediceğini çok iyi biliyordu. Yemek bitti çay faslına geçildi. Çaylarıda verdim, semaveride balkona babamın yanına bıraktım, gözüm mutfaktaydı. Teyzemle göz göze geldik, 10 saniye gözümüzü kırpmadan birbirimize baktık. Sonra o çayını bitirdi ve masadan kalkı mutfaktan çıktı. Bu ” GEL ” demekti. xHamster – xAuthor

Annemlerin odasına geçmişti, aynanın karşısında duruyordu. Kapıyı kapatıp arkasına geçtim. İkimizde aynanın karşısındaydık.
Beni görünce gülümsedi;

– Neden geldin ?
– Kadınım çağırdı
– Kimmiş o şanslı hatun
– Önümde

İkimizde güldük. Ellerimi beline götürdüm arkadan sarıldım, aynadan birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Kıvamına gelmiş olan penisimi kalçalarına dayadım yüzünün ifadesi değişti. Bakışları birçok kelimeyi ve duyguyu ifade ediyordu. Penisimi bastırıyordum, oda kalçasını ittirmeye başladı. Gülümsüyordu.
Aynadan bakınca komik görünüyorduk ikimizde bunu farketmiştik. Ama ilk kim bu komikliği bitirip normal bir yiyişmeye dönücektik problem buydu.

4 yıldır sexi başlatan hep ben olmuştum. Teyzem bu konuda ilk adımı hep benden beklerdi. Ama ben 1 adım atınca herşeyiyle bana gelirdi. Bu sefer öyle olmadı. Yazının başındada dedimya teyzem değişmişti evet değişmişti. Aynadan bir öpücük attım ona karşılığını ise hemen aynı anda dudaklarımda aldım. Büyük bir öpücük verip geri çekilmişti gülümsüyordu. Duvara dayadım ve 3 4 saniyelik bir öpüşme oldu gözlerine baktım istiyordu. Teyzem değişmişti… Normalde içerde o kadar insan varken bunları yapmak istesem 30 defa içerde şu var, yakalansak bu olur, şimdi gelirler emir, sonra ne istersen yaparım, biri görücek şimdi diyip dururdu. Ama bu sefer içerde o kadar kişi olmasına rağmen benden daha istekliydi.

Kapının yanındaydık onu duvara dayamıştım, kapıyı açık bıraktım yüzüm kapıya dönüktü biri gelirse holün ışığından farkedip ayrılıcaktık. Dudaklarına yapıştım çok iştahlıydı. Ergenler gibi sürtünmeye başladık 🙂 Bir gözüm hep kapıdaydı. Elim kalçasındaydı, elimi tuttu ve göğüslerine götürdü. Teyzem çoktan moda girmişti, 4 yılda pek çok şey yaşamıştık. Baya heycanlı anlarımızda oldu hatta bir alabalık tesisinde kocası eniştesi ablası sofrada otururken biz onunla bir ağacın altında bile seviştik ( part 4 de anlatacağım ) ama teyzem ilk defa bu kadar kontrolsüzdü. Kapıya bakmak için kafamı ayırdığımda elleriyle kafamı çekiyordu azmıştı. Bu şehveti benide azdırmıştı elimi eteğinin üstünden bal kutusuna getirdim. Oksamaya başladım, o sırada hala öpüsüyorduk. Eteğini yukarı sıyırdı ve elimi iç çamaşırının üstüne bıraktı. ” İstiyorum ” dedi, Tek kelime; İstiyorum… xHamster – xAuthor

İç çamaşırının altına gitmek istemiyordum cunku o yumusak ıslak şeyi hissettiğimde kendimi tam anlamıyla kaybetmekten korkuyordum. İçerde sadece kocası olsa sorun değil şimdiye çoktan içine girmiştim. Ama çok fazla insan vardı. Buda normalden çok daha fazla risk demekti. O yüzden yiyişmekle yetinmek zorundaydık. Elim amındayken belini oynatıp kendi işini kendi görüyordu. Holün ışığında bir oynama görür görmez ayrıldık hemen eteğini düzeltti aynanın karşısına geçti bende hemen altımdaki şortu düzeltip yatağa oturdum. Misafirlerin çocuğu tuvalete gelmişti, tuvalete girdi ikimizde rahat bir nefes aldık. Yakalanabilirdik. Baş örtüsünü düzeltti, gülüyorduk.

– Sabredemedin yine dimi
– Ben mi sen mi
– Eşşek 🙂

Mutfağa geçtik. Bunların yaşandığı süre 10 dakikayı geçmedi, içerdeki herkes koyu bir sohbete daldığı için kimse yokluğumuzu farketmemişti. 1 – 2 dakika mutfakta durdum diğer misafir kadınlarla okulumla ilgili konuştuk. Biride kız arkadaşım olup olmadığını sordu. Ona baktım gözlerinin içi yanıyordu. Yok dedim. Gülümsedi…

Çay faslıda bitince evin erkekleri teravih namazı için kalktılar. Ben rahatsız olduğum ! için gitmedim. Eniştem, babam ve misafirler ve erkek çocuklar gittiler. Bende odama geçtim. Aklım az önce olanlardaydı. Mutluydum okul açılana kadar defalarca sevişeceğimize emindim. Ama teyzemin bu kadar kontrolsüz ve normalden çok daha istekli olması garibime gidiyordu. Alışık değildim buna. Tam bilgisayarı açıcakken annem seslendi. Mutfağa gittim.

– Emir teyzenin ilaçları evde kalmış oğlum arbayla gidip alda gel.
– Tamam
– O bulamaz beraber gidelimde alalım bari. Nasıl unuttuysam, akıl kalmadıki.

Bunu hiç beklemiyordum. Eve gitmemizin ne anlama geldiğini ikimizde biliyorduk. Sikişecektik… xHamster – xAuthor

Onların ve bizim evin arası arabayla trafik olmazsa 2 dakika dahi sürmüyor. Baya yakın. Teravih vaktide küçük ilçede kimseler yok dışarda. Eve giderken onu en büyük teyzem aradı ve konuştular biz konuşmadık. Arabadan indik telefonu kapattı. Biz hala konuşmuyorduk asansör bozuktu merdivenlerden çıkıyorduk. O önümdeydi. Çıktık, kapıyı açtı içeri girdik.

– İlacın nerede ?
– Çantamda !

Arkamı döndüm, o ateşli gözlerle bana bakıyordu. Aptalca gülümsüyordum teyzemin yapacağı şeyler değildi bunlar. Evet bir ilişkimiz vardı ama hep kontrollü ve kendini çeken taraf oydu. Üzerinde pardesüsü varken dudaklarına yapıştım, ateşli şekilde öpüşüyorduk. Pardesüsünü çıkardı, duvara dayadım evin girişinde dış kapının önündeydik. Elini şortuma götürdü. Penisimi sıktı, ” özledim ” dedi.

Yatak odasına geçtik yatağa ittim teyzemi. Bol eteği toplanmıştı Bacaklarının arasına girdim dudaklarına yapıştım. Sert şekilde öpüşüyorduk. Alt dudağımı ısırıyordu. Penisimi vajinasına bastırıyordum. Blüzünu yukarı sıyırdım. Göğüslerini sütyeninden çıkardım. Özlemiştim kerataları 🙂 Avuçlarıma aldım meme uçlarını yalayıp emmeye başladım. O tatlı meme uçlarının etrafında dilimle daireler çizip sonra emiyordum çok hoşuna gidiyordu. Kendimi kaptırmıştım nihayetinde 4 – 5 aydır görüşmemiştik ve ben o sürede sadık yarim Elizabethden başka biriyle olmamıştım. Tam aşağıya inicekken telefonum çaldı arayan annemdi.

– Nerde kaldınız
– Şey, teyzem ilacını yeni buldu anne.
– Tamam hadi gelin, gelirkende misafirlere dondurma al.
– Tamam

Saate baktığımda 15 – 20 dakikadır yiyişiyorduk. Salaklık edip vaktimi iyi değerlendirememiştim. Teyzeme baktım;

– Geç kalmayalım, gelirler şimdi dedi.

Haklıydı kocasından önce eve dönmeliydik. Ayağa kalktık dudaklarıma yapıştı hala yanıyordu ama yapamıyacaktık. Hadi çıkalım dedi.

Aşağı indik moralim baya bozulmuştu, sikim sanki ” senin gibi sahibin ta amına koyayım ” nidalarıyla isyan ediyordu. İkimizde rahatlayamamıştık yapıcak birşey yoktu. Teyzemle ikimizin en sevdiğimiz yönü seviştikden sonra hiçbirşey olmamış gibi davranabilmemizdi. Şimdi yine onu yapıyorduk az önceki o iki azgın çift gitmiş yerine gayet normal bir teyze yeğen gelmişti. İlçenin meşhur dondurmacısına gittik. O arabada kaldı, bende 6 – 7 dakika sıra bekleyip dondurmayı aldım ve eve geldik. Erkekler geldi dondurmalar yendi sohbet muhabbet derken tekrar yakınlaşamadık, sadece uzaktan bakınmakla yetindik. Gecenin sonundada gittiler. xHamster – xAuthor

O gece uyuyamadım. Aklımdan çıkmıyordu, kendime lanet okuyordum o kadar uzun süre oyalanacağıma içine girebilirdim. Neyse dedim, nasıl olsa o benimdi…

Ertesi gün ona gidemedim, babamla başka bir yere gittik ve akşam döndük. Sonraki günde çok istememe rağmen babamın kıllıkları yüzünden başka bir yere gittim. Öğleden sonra ona gidicektim ama annem ve teyzem yaşlı bir akrabamıza ziyarete gitmişti. O geceden sonraki 3. günün sabahı erken kalktım. Bugun olucaktı gidicektim. Ramazanda çocukların gittiği kurs bittiği için büyük ihtimal çocuklar evde olucaktı ama artık onada bir çözüm blucaktım.

Sabah 10 civarıydı. Zile bastım;

– Kim o ?
– Emir

Alt kapıyı açtı, yukarı çıktım. Kapı açıktı eve girdim. Teyzeme seslendim ses vermiyordu. Evi gezdim çocuklarda eniştemde evde yoktu. Yatak odasına gittim. Teyzem yatıyordu. Altında beyaz bir pijama, üstündede sıfır kol portakal rengi birşey vardı. Yanına uzandım.

– Günaydın güzellik.
– Günaydın
– Ne uykusu bu saatte
– Sahurda uyudum ne yapıyım uykum var hala
– Hastamısın
– Hayır

Çok soğuktu bana karşı. Anlam veremiyordum ama ben ne kadar yakınlaşmaya çalışsam soğuk davranıyordu. Arkasını döndü.

– Neyin var senin
– Hiçbişeyim yok
– Çocuklar nerde
– Babalarıyla gittiler
– Güzel
– Ne güzel ?
– Ne ne güzel bebeğim
– Uykum var Emir

Ellerimi kalçalarına götürmüştüm.

– Ben uykunu açarım senin
– Olmaz
– Neden
– Oruçluyum

Bu hiç aklıma gelmemişti. Bizim ilişkimiz ne kadar yanlış, günah olsada teyzem orucuna, mukabelelere filan önem verirdi. Aksatmadan tutardı. Bu nasıl çelişki diyebilirsiniz. Bu konuyu Klasik Türk İnsanıyız diyip kapatalım 🙂 xHamster – xAuthor

– Çok özledim seni
– 3 gece önce değerlendirseydin fırsatını
– Kızdınmı bana
– Evet
– Özür dilerim bitanem ( bu sırada iyice sırnaşıyorum boynunu öpüyorum arkasından)
– Beni ne halde bıraktın o gece
– Özür dilerim haklısın
– Oruçluyum olmaz
– Cezamı veriyorsun bana
– Uff, ceza filan değil oruçluyum işte anla

Diğer silahlara yönelmeliydim, yoksa bugünde elim sikimde gezicektim. Sağ elimi alttan diğer tarafa geçirip göğüslerini avuçladım, sol elimde kalçalarında ve belindeydi.

– Yapma
– Çok özledim diyorum anlasana

İki elimle göğüslerini avuçladım penisimide kalçasına yaslamıştım. İşler benim lehime gidiyordu.

– Akşam gel, ne istersen yaparım. Şimdi olmaz.
– Canıımm
– Akşam gel benimkiler gidince.
– Akşamı bekleyemem
– Lütfen Emir yapma bozamam orucumu, akşam gel bakarız.
– Ben şimdi sikmek istiyorum.
– Sikicek adam 3 gece önce bu yatakta sikerdi beni. Olmaz diyorum sana ya
– Şimdi istiyorum aşkım
– Üsteleme ya. Anla biraz
– Kızdırma beni bitanem lütfen sende beni anla
– Ne olurmuş kızarsan
– Yatırıp sikerim seni
– Yokcanııım. Ben istemeden hiçbişey yapamazsın

Sol elimi pijamasının ve iç çamaşırının altından geçirip vajinasına gelip dokundum. İrkildi, kalkmaya çalıştı.

– Yapma
– Sen yaparken iyiydi hanım efendi
– Ne yapmışım ben
– O gece odada ne hale getirdin beni
– Ben sana şans verdim
– Bırak kendimi afettiriyim
– Olmaz

Ama ona nasıl davranmam gerektiğini 4 yılda öğrenmiştim. Maharetli ellerim sonuç vermişti belini oynatmaya başlamıştı. Tutup çevirdim. Yüzü bana dönüktü, bacaklarının arasına girdim. Gözlerine bakarak;

– Olucak dedim. Ve dudaklarına yapıştım, dudaklarını sıkmıştı. Öpemedim, güldü.
– Akşam gel aşkım. Akşam
– Şimdi istiyorum
– Olmaz diyorum ya duymuyormusun

Pijaması çok inceydi, penisimi vajinasına bastırmıstım hissetmişti. Boynunu, bağrını öpmeye başladım.

– Hata bende, o odada yapmalıydım
– Yapsaydın, hayır diyenmi oldu sana

Sürtünme olayı hızlanmıştı teyzem moda giriyordu. Sik muhabbeti onun hoşuna gidiyordu. xHamster – xAuthor

– Herkes içerdeykenmi sikseydim yani
– Sikseydin erkek değilmisin
– Söyleseydin sikerdim
– Söylememmi lazım kaç ay geçti bilmiyorsun sanki yanıp tutuştuğumu
– Bırakda söndüreyim ateşini
– Söndürebilcekmisin ?
– Amına bile koyucam 🙂
– Hadi o zaman aşkım hadi azdırdın beni hadi.

Muhabbet fenaaa şekilde azdırmıştı beni, onuda. Gözleri yanıyordu, üstündekini çıkardım, göğüsleri karşımdaydı. Muhteşemdiler, iki elimle avuçlarken meme uçlarını emiyordum. Bi süre göğüslerle ilgilendim. Sonra yavaşça aşağı inerken;

– Dur
– Ne oldu ?
– Temiz değilim aşkım. Akşam gel lütfen nolur.

Teyzemle 4 yıldır sevişiyorduk genital bölgesini hiçbir zaman çok tüylü görmemiştim. Hep temiz tutardı. Şimdide o şekilde görmemi istemiyordu belliki.

– Yavrum farketmez bişey olmaz
– Olmaz ya uff
– Bide tüylü tüylü tadına bakıyım ne olcak
– Eşşeksin eşşek 🙂

Pijamasını ve iç çamaşırını indirdim, amı karşımdaydı. Evet biraz tüylenmişti ama güzel görünüyordu. Size saçma gelebilir ama teyzem bu durumdan utanıyordu.

– Bakmasana ya of

Teyzemi yatakta utanırken 2 kere gördüm. İlki ikinci yılımızda sevişirken orgazm sırasında o anlık bilinçsizlikle benimle ilgili söylediği birkaç laftı. Diğeride buydu. Liseli bir genç kız gibi utanıp amını saklamaya çalışıyordu. Amını yalamaya başladım. Elimlede klitoris ile ilgileniyordum. Ama o hala utanıyordu. Bu komik hali hoşuma gidiyordu.

– Aşkım hadi lütfen
– Tadını özlemişim
– Ahh bitanem yapma ya

Kendini bırakmıştı vajinasını sanki yüzüme itiyordu. Belini oynatıyordu tam olarak zevke gelmişti. Aşağıda baya oyalandım. Sıra içine girmeye gelmişti. Ama piçliğim üzerimdeydi 🙂 xHamster – xAuthor

– Ben doydum teyzemm
– Saçmalama
– Ciddiyim, çok tatlıymış

Eliyle sikimi tuttu, beceremesede sıvazlıyordu.

– Hadi aşkım, yanıyorum hadi içime gir
– Çokmu istiyorsun
– Sik benii hadii

Yavaşca girdim içine. İçine girerken Teyzemin yüz ifadesi şimdi gözümün önüne geliyor. Ağzını hafifce açıp kaşlarını çatmıştı, yavaşca girip çıkmaya başladım.

– Muhteşemsin kocacım

Sırt üstü yatmıştı ayaklarını havada birleştirmiştim. Amının bu şekilde görünümüne hastaydım. Kutu gibi görünüyordu, benim sahip olduğum bal kutusu. Ayaklarını birleştirip bacaklarına sarıldım, hızlanmaya başladım. Girip çıkıyordum, tenlerimizin çarpışmasının sesini duyuyordum. Hızlanmaya başladığımda teyzem uzun bir çığlık attı. Yavaşladım.

– Aşkım benim durma nolur durma hadi yanıcam şimdi of

Gözleri kapalıydı, hava sıcaktı oda bende terlemiştik. Alnımdan damlayan terler göbeğine düşüyordu. Elleriyle kalçalarıma dokunmak istiyordu. Ben hızlıca aynı pozisyonda girip çıkıyordum. Artık makine gibi hissediyordum kendimi. Onun yüzündeki zevk belirtilerini görmek beni dahada hızlandırıyordu. Kadınımı mutlu etmenin bana verdiği erkeksel güç katlanarak artıyordu. Sert giriyordum, hızlı ve sert. Teyzemin anlamsız kelimeleri ve iniltileri duvarları kaplıyordu. Açık olan pencereden gelen insan seslerine teyzemin zevk iniltileri karışıyordu. Boşalmama az kalmıştı teyzemse kasılıyordu artık oda geliyordu. Vücudumun el verdiği maksimum hıza ulaşmıştım makine gibi girip çıkıyordum En sonunda dayanamadım ve penisimi hızlıca köküne kadar teyzemin amına sokup boşaltım. Hemde bağırarak. Hayatımda ilk defa bağırarak boşaldım… xHamster – xAuthor

Gözlerimi açtığımda teyzemin yüzü gülüyordu. Tahminen 10 15 saniye gözlerimi kapatıp tohumlarımı teyzemin derinliklerinde yolculuğa uğurlamıştım. Son damlasına kadar içine boşaldım. Sonra çıkıp teyzemin yanına yığıldım.

– Emirim mahvettin beni
– Of bu neydi be
– İliklerine kadar boşalmak bu işte tatlım

Koluma uzandı. Gözlerinin içi gülüyordu, rahatlamıştı bende rahatlamıştım.
Biraz sohbet ettik. İkimizde çıplaktık. O biraz kilo almıştı kalçası dahada dolgunlaşmıştı. Ama bu dolgunluk çoğu kadındaki gibi koca bir kalça değildi.
Teyzeminki şekilliydi. Yani o dolgunluk güzel duruyordu.

– Kilomu almışsın sen
– Sen gelince veririm diye fazla yemiştim biraz

Öpüştük ikinciye ikimizinde hali dermanı yoktu ama istiyorduk. Aradan 15 20 dakika geçince kendime gelebildim, teyzem elleriyle uğraşa uğraşa sertleştirmişti.

– Sonunda ( gülüyor )

Yine aynı misyoner pozisyonunda içine girdim, yavaş yavaş yapıyordum. Kafayı bulduktan sonra cila niyetine içilen bira gibiydi bu seferki. İlk seferde zaten ayların patlamasını yapmıştık. Bu maksat 2. olsun adet yerini bulsun diyeydi 🙂
Girip çıkarken ellerini havaya kaldırdı dudaklarımı istiyordu, eğildim sertce öpüyordu. Ben alttan pompalamaya devam ediyordum, durdum doggy e geçtik.
Normal şekilde gidip gelirken dirseklerinden tutup kendime çektim. Dizlerinin üzerinde dik duruyordu ama vucudu benimkiyle beraber dik olarak havadaydı.

İniltileri odayı kaplıyordu, terlemiş tenlerimiz birbirine çarpıyordu. Boşalmama az kalmıştı. Beni altına aldı Penisimin üzerine dikkatle oturdu. Gözlerini kapattı ve teknik olarak o beni sikiyordu. 🙂 Ben onun güzelliğini izliyordum. Bu pozisyon bana hep ufakta olsa bir rahatsızlık verdi, ben hiçbirşey yapmıyordum ve penisim çok hafifce acıyordu. Arada zıplıyordu ama genelde düz şekilde gidip geliyordu. Kasıkları kasıklarıma değiyordu. Suyu kasıklarımı ıslatmıştı. xHamster – xAuthor

Ellerimle göğüslerini kavradım. O anı seviyorum, o gözlerini kapatmış zevkten uçarken güzel göğüslerinin avuçlarımda olması çok zevk veriyor bana. Hızlanmıştı bende alttan destek veriyordum kasıldı, kasıldı ama ben durmuyordum o üzerime uzandı bense hala boşalmamıştım hızlandım ve sonunda bende boşaldım.

Biraz televizyon izledik. Duşa girdim ve evden çıktım. Camdan bakıyordu. Kendimi garip hissediyordum. Yaşamış olanlar beni anlar, güzel bir kadının kollarınızda zevkden dörtköşe olduğunu görüp hissettikten sonra dışarı çıktığınızda sanki kendinizi dünyayı kurtaran adam gibi hissediyorsunuz. 🙂 Yürüyüşünüz değişiyor, yere sanki daha emin adımlarla basıyorsunuz. Boru değil az önce ” ne sikiştiniz be ! ”

Ağustos ayında o günden sonra bayrama kadar 3 defa daha beraber olduk. 1 tanesi akşamdı. Diğer 2 si sabah oldu. Bayramdan sonrada 2 defa beraber olduk ve sonra ben okula döndüm. Şu andada bütünleme dönemindeyim. Bitsin memlekete gideceğim 1 hafta kafa dağıtmaya 🙂

Bana mesajlar geliyor; ” Nasıl oluyorda bir kadını bu hale getirebiliyorsun, hemde teyzeni ” diye. Oldum olası karı kız işlerinde şanslıyım. İzahı bu; şanslıyım.

Teyzem yalnız kalmış, boşlukta bir kadındı. Ben onu o boşluktan çıkardım ilk senemizde ona kul köle oldum kendime bağladım. Sonraki yıllarda o ilk senenin ekmeğini yedim diyebilirim 🙂 Bir kadını kendinize bağlarsanız, o zaten sizi yatakta memnun etmek için ne isteseniz yapıcaktır. Sizin istemenizde gerekli değil o kendini sorumlu hissedicek belk**e kaybetmemek için yapıcaktır. Yani burdaki anahtar nokta kadını kendinize bağlamak. Buda artık yetenek işi, Allah vergisi.

Part 4 de görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

xHamster – xAuthor

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

İzmir Rüyası

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

İzmir Rüyası
Karımla tanışma hikayemiz biraz farklıydı. Ne ben ne de o normal sayılabilecek insanlar değildik. Partilediğimiz bir gecenin yarısında kimin kimi siktiği belli olmadığı bir ortamda tanışmıştık. Evet karım da ben de o partide herkesle sevişmiştik. Daha sonraları da birçok partide yine denk gelmiştik. Ve ben bir süre sonra ona yani Ece’ye tutkuyla bağlanmıştım. Bir gece Çeşme Ilıca’da yazlık villanın bahçesinde kafamız güzelken süper seksi bikinisi ile bana kucak dansı yapıyordu. Alkolün etkisi ile tahrik olmam uzun sürmedi ve bu sefer tahrik etme sırası bendeydi. Dilimle bütün kadınlığını hazır hale getirmişti ve içine girmem için yalvarıyordu.
– Ohhhh hadi artık hadi Mete gir içime lütfennnn.
Onun bu şekilde azmış olması ben aşırı tahrik ediyordu. Ben de sulanmış amının derinlerine girmek istiyordum. Doggy pozisyonunu almasını sağladım ve şortumdan erkekliğimi dışarı çıkardım. Kalçaları beni aşırı tahrik ediyordu. İçine girdiğimde ikimiz de derince bir “ohhhhh” çektik. İçine girip çıktığımda kalçalarının dalgalanması görülmeye değer bir kadındı Ece. Çok fit sayılmazdı. Piercingli hafif bir ayva göbeği ama mükemmel göğüsleri ve kalçaları vardı. Göğüsleri sarkık da olsalar iri ve çekiciydiler. Seks esnasında genelde tahrik edici konuşmayı severdik. Ama bu sefer konuşmayı ben yönlendirdim.
– Seni sikmekten vazgeçemiyorum. Ohhhh bu nasıl bir tutku.
– Ahhh erkeğim senin gibisini tanımadım. Sen.. sen benim beynimi beceriyorsun. Ahhhhh…
– Bence hiç ayrılmamalıyız.
Kalçalarını sikime bastırarak o kadar hareket ettiriyordu ki artık ben onu değil o beni beceriyordu. Sırılsıklam olmuş amına deli gibi girip çıkıyordum.
– Senin gibisini bırakabilir miyim? Ahhh bu..bu başka bir tutku.
– Evlen benimle.
Şaşırmıştı. Şaşırmak az sayılabilir tam anlamıyla şok yaşıyordu. Büyük bir zevk ve şaşkınlık içerisindeydi. Kalçalarını sikimden ayıramıyordu. Taşaklarıma vura vura tüm sikimi içine alıyordu. Gözlerimin içine bakıyordu. Bir kolundan tutmuş hızlıca sikiyordum. Zevkten buğulanmış gözleri, cevap verecek kelime arıyordu. İkimiz de zevkin zirvesindeydik.
– Evet. Evet.. ahhhhhhhhh.
Ve mükemmel şekilde boşalmaya başladı. Ben de dayanamıyordum. İçinden çıkıp o tutkunu olduğum göğüslerine uzun zamandır boşalmadığım gibi boşaldım. Deli gibi öpüşmeye başladık.
Unutulmaz bir şekilde başlayan ilişkimiz aynı şekilde de devam ediyordu. Daha sonra evlendik ve yaşamımız olağanca hızıyla devam etti. Açık bir ilişkimiz vardı Ece ile. Normal standartlarda bir aletim vardı. Hiç ölçme kompleksine girmemiştim. Lojistik üzerine bir aile şirketimiz vardı. İzmir’in yerlisiydik. Maddi durumumuz yerindeydi. Ece ise bir gayrimenkul şirketinde pazarlama müdürü olarak çalışıyordu. O da doğma büyüme İzmirliydi. İkimiz de rahattık bu sebeple de birbirimizi bulmuştuk aslında. Ece cüretkarlığından asla ödün vermezdi. İri ve muhteşem göğüslerinin bir kısmını mutlaka meraklı gözlere sunardı. Kalçalarının ahengini de bilmeyen yoktu. İlişkimizdeki tek kural birbirimize asla yalan söylememek ve arkadan iş çevirmemekti. Evimiz sahilevlerindeydi. Yazları saymazsak çok kalabalık olan bir bölgede değil. Zaten dışarıdan gözükmemize duvarlar ve ağaçlar engeldi. Yazın gelmesi ile birlikte Çeşme’ye çok sık kaçıyorduk. Yine bir gece kaçmıştık. Portta eğleniyorduk. Mini bir elbise giymişti. Altında bacakları diri ve parlaktılar. İnce askılı elbisesi göğüslerini zor tutuyordu. Herkesin yüreklerini ağzına getirdiğine bahse girebilirdim. Müzik ve alkol ile birlikte daha cüretkar daha umursamaz olmuştu. Ece’nin amacı belli olmuştu. Kulüpteki herkesin aklını almak, siklerini kaldırmaktı derdi. Zaten mini olan elbisesini yukarıya doğru çekiştiriyor, müziğin ritmi ile kalçasını müthiş bir ahenk ile yere doğru indirip yükseltiyordu. Eğilip kalkarken de bolca frikik veriyordu haliyle. Topuklu ayakkabıları kalçalarını çok net biçimde belli ediyordu. Ben bir ara yanından içki almak için bara gittiğimde hemen etrafında beliren iki erkek olmuştu. Bu iki adam Ece’yi aralarına almış müthiş bir biçimde dans ediyorlardı. Aslında buna dans etmek denemezdi çünkü Ece kalçalarını bir o adama bir diğer adama sürtüyordu. Ayaküstü sevişiyorlar desem yeriydi. İki adam arasında tost olan Ece’nin bu durumdan rahatsız gibi bir tavrı da yoktu. Adamların siklerinin kabarıklıkları belli oluyordu. Sapsarı elbisesi ile güneşte kavrulmuş adamların arasında yanıyordu. Benim onlara baktığımı görünce bir adım daha öteye gidiyordu. Kalçalarını adama doğru dayarken sevişir gibi öteki adamın kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Şehvet dolu gözler içerisinde pelte gibi olduğunu anlayabiliyordum. Belini çoktan getirmiş olmalıydı. Kullanmış olduğu krem ve yağlar bacaklarını o karanlıkta bile parıldatıyordu. Arkasındaki adam artık sinyali almıştı. Ve ellerini bacaklarında gezdiriyordu. Dokunması ile birlikte irkilmişti Ece. Dudaklarını ısırarak onları davet ediyordu. Kulaktan kulağa konuşuyorlardı. Birden benim olduğum yere odaklandı. İki adamı olduğu yerde bırakıp benim olduğum masaya doğru geldi. Adamlar kalakalmıştı.
– Ah sevgilim soğuk bir içkiye ihtiyacım var.
Onun için vodka enerji almıştım. Ben araba kullanacağım için alkol almıyordum ama kafamın içerisi gördüklerim karşısında sarhoş gibiydi.
– Ahh… belimi getirdiler hayatım. Sikleri kazık gibiydi.
– İkisinin arasında çok güzel kıvranıyordun.
– Bebeğim söyleme böyle şu an nasıl kıvrandığımı sana anlatamam. Sikilmek istedim bebeğim çok istedim hem de.
– Seni sikmeleri için hiçbir engel yoktu. Ayak üstü götürüyorlardı seni.
– Kalçalarımı arkamdaki adama dayamıştım. Müthiş bir sertliği vardı adamın. Önümdeki ise apayrı biriydi.
– Nasıl apayrı?
– Kulağıma fısıldıyordu sürekli. Öpmüyordu ama soluğu tenimde geziyordu. Daha önce hiç grup yapıp yapmadığımı sordu. Adımı sormadan bunu sordu bebeğim. Ohhhh beni arkadaşıyla sikmek istiyordu. Ahhhh itiraf etmeliyim bunu ben de çok istiyordum.
– Sen ne cevap verdin?
– Gerçekleri bebeğim. Kocamla en sevdiğimiz şeyin bu olduğunu söyledim. Buna çok şaşırdı. Bana iyice yasladı sikini. Bunun onu tahrik ettiği çok ortadaydı.
– Peki neden geldin bebeğim. Adamları neden öyle bıraktın?
– Arkamdaki adam müziğin ritmi ile sikini kalçalarıma iyice yaslamış git gel yapıyordu. İki eliyle bacaklarıma dokunduğu an içim çekildi. Ama durmadı bebeğim. Yavaş yavaş eteğimi yukarı sıyırıyordu. Kalçalarımı avuçluyordu. Diğer ise yakın teması ile beynimi beceriyordu. Burada çok kadın kaldırdıklarını söylüyordu adam. Aynen bunları söylüyordu bebeğim. Ohhhh siklerini sokacak delik arıyorlardı bebeğim. “Buranın tuvaleti çok güzeldir. Çoğu kadın en iyi oralı orada yapar.” Ahhh bebeğim belim bacaklarımın arasından akıyordu. Beni tuvalete davet ediyordu. Sikini ağzıma almamı istiyordu.
Karımın müthiş zevk aldığı belliydi. Ama benim sikim ise çatlamak üzereydi dokunsam boşalacaktım. Ece de durumu fark etti.
– Bebeğim sikin çok sıkışmış orada. Eve gidip boşaltalım onu hadi gidelim bir an önce beni sik olur mu.
Karımın isterik haliyle hesabı ödeyip sabah doğru oradan çıktık. Çıkarken karımın anlattıklarını doğrulayacak manzaraya da şahit oldum. Önündeki adam çok güzel bir kadın ile tuvaletlerin olduğu bölüme doğru ilerliyordu. Kadın sapsarı saçları, müthiş güzel ama bir o kadar dekolteli elbisesi ile aşırı sosyetik, tiki biriydi ki adamdaki şeytan tüyünü merak ettim açıkçası. Çünkü adam her ne kadar yolu yordamı biliyor olsa da yakışıklı değildi. Yanık teni ile kaslı vücudunu kadınlara gösterme niyetindeydi. Arabaya kapıya gelmiş vale karıma kapıyı açmıştı. O da teşekkür için ona görsel bir şölen sundu. Elbisesi koltuğa oturduğunda kasıklarına kadar sıyrılmıştı. Adam tangasını seçebiliyordu. Yola geçtiğimizde karanlık Alaçatı otobanında Ece parmakları ile kendini tatmin ediyordu. Bir yandan da yaşadıklarının devamını anlatıyordu.
– Çok kadın sikmişler bebeğim bunlar. Gördün değil mi çıkarken o kadını. Ahhh….. dediği gibi tuvalete götürüyordu. Sikmeye götürüyordu ilik gibi kadını. Benden tangamı istedi hayatım ohhhh. Islanmış tangamı istedi. Hem de orada çıkartıp vermemi istedi. Sonrasını düşünebiliyor musun? Ahhh bebeğim oracıkta sikebilirlerdi beni.
– Sen neden tuvalete gitmedin onunla?
– Ahhh…. Hayatım istedim bunu çok istedim. Ama adam beni orada sikmeye yeltendi. Eminin bunu da yapardı. İzmirli olup olmadığımı sordu. Cevabımı duymadan “kesin öylesin ve ben İzmirli kadınları sikmekten çok hoşlanıyorum dedi. Onların hastasıyım. Bu işi çok iyi biliyorlar.”
– O İzmirli değil miymiş?
– Ahhh bebeğim. Onu da konuştuk. “İzmirli erkekler çok şanslı böyle kadınlara sahip oldukları için. Mardinden buraya geldiğimizde ilk başta çok yadırgamıştım ama sonradan hiçbir farkımız kalmadı. Hem İzmirli kadınlar kürt yarağını çok seviyor.” Bunu söylediğinde deli gibi boşaldım hayatım. Ohhhhhh. Oluk oluk boşaldım bebeğim.
Bunları anlattıkça gaza daha çok basıyordum eve bir an önce ulaşmak istiyordum. Onu havuzun kenarında sikmek istiyordum.
– “Sen de sever misin kürt yarağını” dedi. Çok cüretkardı bebeğim. İşimi gören her türlüsünü severim dedim. Ama merak daha ağır bastı ve elimle önündeki kabarıklığı avuçladım hayatım. Birden irkildi, ahhhhh bebeğim yalnız anlattığı kadar vardı sanırım yarağı. Ucunu bulmakta zorlandım.
Nihayet eve gelmiştik. Arabayı garaja sokmamla inmem arasında çok kısa bir süre vardı. Onu kucaklayıp havuza doğru götürüyordum. Ayaklarını belime sararak kilitlemişti. İnanılmaz bir biçimde sevişiyorduk. Dilini çok iyi kullanıyordu Ece. Boynuma kulaklarıma saldırıyordu içimi çekiyordu. Sikimi pantolondan kurtarıp dışarı çıkardı.
– Onun da siki böyle miydi acaba bebeğim?
– Çok merak ettiysen neden indirmedin?
– Belki daha sonra bebeğim. Daha önümüzde çok uzun yıllar var belki daha sonra.
Ece’nin adamda aklı kalmıştı. Sikimi öyle somuruyordu ki bunu ancak aklı başka yerde olduğunda yapardı. Tanıyordum onu. Benimkini değil onun sikini emiyordu şu anda. Daha fazla dayanamadım. Bütün gecenin birikimi patlamıştı.
– Ohhhh bebeğim çok mu tahrik oldun sen? Hadi denize girelim olmaz mı?
– Ohhh Ece doymadın değil mi? Orada sikilmek istiyorsun.
– Evet bebeğim evet. Çok istiyorum.
Ben alt katta mayo şortumu giyip Ece’yi beklerken o aşağı inmişti bile. Müthiş seksi bikinisini giymişti. Kalçaları yandan kesimli bikinisi ile ortada kalıyordu. Poposu dipdiriydi Ece’nin ve bunu sergilemekten hiçbir zaman vazgeçmezdi. Göğüslerini ise ip bikini ile sergiliyordu. Dolgun göğüslerini boyundan bağlamalı bikinisi ile kaldırmıştı fakat yine taşmasını engelleyemiyordu. Ilıca’nın kumları bembeyazdır. Denizi de hem sıcak hem de ne kadar gidersen git sığ bir denizdir. Sabah 4 gibi bu kumların üzerinde ilerliyorduk. Gündüz burada bu şekilde dolaşmak çok zordur. Hem kalabalık hem de eli sikinde dolaşan bir sürü tip olur. Gece etrafta sevgilisi ile uyuyan denize giren az da olsa insan vardı. Kampçılar da duvar dibinde uzaktalardı. Biz suyun içerisinde ilerliyorduk. Ece birden diz çökerek şortumu indirdi. Ben etrafa bakınırken onun umuru değildi. Etraf karanlıktı çok belli olmuyorduk ama yine de gören olabilirdi. Benimki henüz kalkmamıştı ama Ece bu konuda işini iyi yapıyordu. Taşaklarımdan sikime yalamadık yerimi bırakmadı ve hazır hale getirmişti. Beni itekledi ve sırt üstü yatırdı. Deniz sığ olduğu için yarım denizde yarım dışarıdaydı. Onun hedefi ise yarağıma oturmaktı. Eliyle tutarak istediğini elde etti.
– Ohhhhh bebeğim bütün gece bunu bekledim. İçime bir aletin girmesi.
Tempoyu kendi ayarlıyordu. Ben ise hala etrafa bakınıyordum. Uzaklarda bir hareketlenme vardı. İki üç kişi bizi görmüş olacak ki denizin başlangıç noktasında bize doğru bakıp siklerini sıvazlıyorlardı. Ece uçmuş gibiydi. Hiçbir şeyin farkında değildi.
– Görüyor musun?
– Neyi bebeğim? Anın tadını çıkarıyorum şu anda. Ohhh yarağının tadını çıkarıyorum.
– Şuradakiler bize bakarak 31 çekiyorlar.
– Ohhhh nerede bebeğim. Ohhhh gördüm. Ahhhh canlı porno izliyor insancıklar. Ohhh bu onlar için çok güzel bir manzara. Denizin ortasında sikilen bir kadın.
– Denizin ortasında kendini siktiren bir kadın.
– Ohhh bebeğim evet siktiriyorum kendimi. Ruhumdaki fahişeliğin önüne geçemiyorum. Ohhh baksana senin de hoşuna gidiyor bu.
Haklıydı. Bu beni aşırı tahrik ediyordu. Tepki vermeyen ben en derinine ulaşmak istiyordum. Onu sikmek istiyordum. Zevkten bağırsın çığlık atsın istiyordum.
– Niye gelmiyor bu salaklar. Bu fırsatı nerede bulacaklar bir daha.
– Ohh bebeğim siktirmek istiyorsun kendini. Ohhh siksinler istiyorsun seni.
– Sikin istiyorum bebeğim hepiniz beni sikin. Hemen burada.
Ece artık onlara bakarak oturup kalkmaya başladı. Zevk çığlıklarının dozunu da artıyordu. Duyacakları biçimde “ohhhh bebeğim bu harika sik ne olur devam et sikmeye” diyordu. İçlerinden biri cesaretini toplamış olacak ki sikini şortunun içerisine sokup bize doğru ilerlemeye başladı.
– Oh bebeğim bak adam geliyor. Seni sikmeye geliyor.
– Sikin beni bebeğim ohhh. Siktir beni onlara siksinler beni.
“merhaba” dedi adam “rahatsız etmiyorsam aranıza katılmam ya da katılmamız mümkün mü?” otuzlu yaşlarda iri kıyım bir adamdı. Ece davetkar bir sesle;
– Şortun içerisindekine bağlı.
Adam mesajı almış bizi izleyerek kaldırdığı yarağı dışarı çıkarmıştı. Gerçekten çok iriydi. Uzunluktan ziyade kalınlığı dikkat çekiyordu. Karım onaylayıcı bir şekilde kafasını salladı.
– Yoksa sen de mi Mardinlisin?
“Evet” dedi adam şaşkınlıkla. Bizse kahkaha atmaya başlamıştık. “Al bebeğim sana kürt yarağı işte” dedim. Kısmet ayağına geldi.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Dracula’nın Oyuncağı

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

Dracula’nın Oyuncağı
1897 senesinin kışıydı. Bir iş seyahati nedeniyle Avrupa’nın doğusunda daha önce hiç duymadığım bir ülkeyi ziyaret edecektim. Uzun bir gemi ve bir de tren yolculuğundan sonra nihayet karlarla kaplı dağlık bir bölge olan Transilvanya’ya ulaşmıştım. Biraz dinlenip karnımı doyurmak için bir öğleden sonra ulaşmam gereken şatoya yakın sayılabilecek bir orman köyünde küçük bir hana girdim. Ben dindar biri değildim ama o köyde böylesine tutucu insanlarla karşılaşacağım da aklıma hiç gelmemişti. Handa neredeyse herkesin boynundan sarkan gümüş haçlar yetmiyormuş gibi bir de kapı ve duvarlara asılmış olan tahtadan haçlar ve ikonalar vardı. Bir hana mı yoksa küçük bir kiliseye mi girdiğime emin olamamıştım. Ayrıca bu tuhaf insanların hepsinin de gözü de üzerimdeydi, sanki orada olmamdan hiç memnun değillermiş izlenimi veriyordu bu bakışlar. Ziyaret edeceğim müşterim soylu bir beyefendi olduğundan ve ziyaretime uygun bir kılıkla karşısına çıkmak istediğimden giyimime azami özen göstermiştim. Günün modasına uygun giyimimle o köyde birden bire ortaya çıkmış olmam da tuhaf karşılanmış olabilirdi. Üzerimdeki bakışlara aldırmadan bir masaya oturup yiyip içecek bir şeyler söyledim kendime.

Siparişimi az sonra getirip masama bırakan han sahibi, “Köyümüzü ziyaret etme amacınızı sorabilir miyim bayım?”, diye sordu bana. Bana biraz küstahça gelmişti bu. Ziyaret edeceğim müşterim her şeyin gizlilik içerisinde yapılmasını istediğinden bir şeyler uydurmam gerekiyordu: “Ben tarihçiyim, ülkenizde bulunan tarihi şatolar ilgimi çekiyor. Bunları görüp resimlerini yapmak için burada bulunuyorum”. Yanımdaki kıymetli evrak çantasını bir resim dosyası sanması da işime gelirdi. Fakat adamın yüzünde korku dolu bir ifade oluştu: “Hangi şatodan söz ediyorsunuz?…”, diye sordu. “Yakınlarda bir tane olduğunu duymuştum. Beni oraya götürebilecek bir arabacı bulabilir misiniz?…”, diye sorduğumda hana bir sessizlik çökmüştü. Han sahibi: “Bakın bayım”, dedi, “Bahsettiğiniz bölge çok tehlikeli bir yerdir, hem neredeyse akşam oluyor. Sizi bu saatte oraya götürebilecek kimseyi bulamazsınız. Özellikle de gün battıktan sonra o civarda dolaşmasanız sizin için daha iyi olur”. Merakla neden böyle söylediğini sordum. Adam bir süre lafı geveledikten sonra: “Bu gece inananlar için dini bir gecedir, denir ki bu kutsal gecede her tür kötülük ortaya çıkar ve dışarıda olan hiç kimse güvende değildir. Bizler de evimizde kalıp bütün gece bizleri kötülüklerden koruması için azizlere dua ederiz…”

Ona böyle hurafelere inanmadığımı söylediğimde, han sahibi: “Hayır bayım hayır, bunlar hurafe değil, gerçeklerdir. Bunu sakın boynunuzdan çıkarmayın”, diyerek cebinden çıkardığı gümüş bir haçı boynuma takmaya çalıştı. Ben adamı kırmamak, biraz da çevremde oturan kalabalığı inançsızlığımla kışkırtmamak için teşekkür ederek buna razı oldum ama beni bir an evvel şatoya götürecek kimse olmaması da canımı sıkmıştı. Çünkü işimi bitirip bir an önce Londra’ya, nişanlımın yanına dönmek istiyordum. Yerimden doğrulup yüksek bir sesle, “Bu akşam beni yakınlardaki şatoya götürecek olan bir arabacı varsa ona yüklü bir fiyat ödemeye hazırım”, dedim korkusuzca ama çıt çıkmıyordu. Han sahibi, “Bayım, gelin bu gece burada kalın, yarın gün ışığında yolculuk yaparsınız. Hem gideceğiniz yol uçurumlarla dolu tehlikeli bir dağ yoludur, bu karanlıkta herhangi bir kaza yaşamanızı istemeyiz”, diyerek beni o gece handa kalmaya ikna etti. Yemekten sonra bana odamı gösteren adam bana iyi geceler diledikten sonra odadan çıkmadan evvel pencereleri kontrol edip bir tahta haçı da pencerenin koluna asıverdi.

Hancı kapıdan neredeyse çıkar çıkmaz biraz da öfkeyle astığı tahta haçı oradan indirdim ve içeriye biraz temiz dağ havasının dolması için penceremi araladım. Karanlık bastırmak üzereydi. Potinlerimi, çoraplarımı ve buruşmaması için giysilerimi çıkarıp içliğimle yatağa uzandım, yatak oldukça rahat sayılırdı. Uzun yolculuğumun bütün yorgunluğu sanki aniden üzerime çökmüş gibi hissederek uykuya daldım. Gözlerim kapanırken odanın bir köşesinde beliren uzun boylu bir gölgenin yatağıma doğru yaklaştığını hissettim ama kolumu kaldıramayacak kadar güçsüz ve uykulu idim. Gölge ayak ucuma yanaşarak çömeldi ve ayak parmaklarımın arasında kocaman sıcak bir dilin dolaştığını hissettim. Ayak parmaklarımı emip yalayarak üzerimde yukarı doğru sürünen gölge, bacaklarımı, cinsel organımı, göbeğimi ve göğüslerimi okşayarak üzerime binmişti. Hiçbir uzvumu kımıldatamıyordum ama aynı zamanda üzerimdeki bu ağırlık hoşuma gidiyordu. Nişanlımla evlenmediğimiz için hiçbir cinsellik yaşamamıştık, sadece kulaktan dolma bazı bilgilere sahiptim o kadar. Gölge boynuma kadar ulaştığında aniden hırçın bir kedi gibi tısladı ve tıpkı geldiği gibi ama hızla üzerimden çekilip kayboldu. Pencerenin çarpma sesiyle uyandım. Odadaki mum da sönmüştü. Dışarıda hava bozmuş olmalıydı.

Kalkıp pencereyi kapattım, yatağıma dönmek üzereyken kapıda bir tıkırtı duydum. “Bayım, konuşabilir miyiz?”, diyordu bir adam. Açıkçası oldukça geç bir saatte kapıma gelen bu kişinin belki de boğazımı kesip vaat ettiğim paraları almak için gelmiş bir hırsız olabileceğini düşündüm. Ama adam, “Sizi istediğiniz yerin yakınına götürebilirim”, deyince bunun benim için bir fırsat olduğunu düşünerek kapıyı araladım. “Hemen şimdi mi?”, diye sordum. “Evet, kimse uyanmadan gitmemiz gerek yoksa ikimizin de gitmesine izin vermezler”. Sessizce giyinip aşağıya indim. Aşağıda iki atın çektiği küçük bir fayton beni hazır bekliyordu. “Bayım, önce ücreti alabilir miyim?”, diyordu adam. “Önce yarısını veririm, oraya varınca da diğer yarısını alırsın”, dedim, pek mutlu olmamış gibiydi ama mecburen kabul etti. Az sonra ulu ağaçlarla çevrili karlı bir orman yolunda ilerliyorduk.

Faytonun penceresinden dışarı baktığımda sanki uçsuz bucaksız bir karanlığın içine düşüyormuşuz hissini yaşıyordum. Ortalık önceleri son derece sessizdi, derken kurt ulumaları işitmeye başladım. Az sonra sürücü aniden atlı arabayı durdurdu ve “Bayım, yolun bundan sonrasını yaya olarak devam etmelisiniz”, dedi elime bir yağ lambası tutuşturarak. Arabadan indiğimde gerçekten ıssızlığın ortasında olduğumu gördüm, etrafta ağaçlar ve kardan başka bir şey yoktu. “Ne tarafa yürüyeceğim”, diye sordum. Adam zifiri karanlığa doğru eliniz uzattı, “Oraya”, dedi korkuyla. “Ben ortada şato filan görmüyorum, ya beni kandırıyorsan?…”, dediğimde kurt ulumaları daha da yakından duyulmaya başlamıştı. Biraz uzakta insana benzeyen ama daha uzun boylu bir figür görür gibi oldum ama gözlerimi açıp kapattığımda orada değildi. Adam aniden yüzü bembeyaz olmuş bir şekilde, “Paranı istemiyorum, dediğim yoldan ilerle, azizler seni korusun!”, diyerek arabasını geldiğimiz yöne doğru sürerek kısa sürede gözden kayboldu. Artık tek başımaydım.

Bana saatlerce sürmüş gibi gelen bir yürüyüşün ardından uzaklarda ağaçların ve aniden bastıran sisin arasından yükselen, şatoya benzer bir yapı gözüme çarpmaya başlamıştı. Yaklaştıkça bunun terk edilmiş, yıkık dökük bir tarihi kalıntı olduğunu fark edecektim. Kar aniden lapa lapa yağmaya başladı, gökyüzünde beliren kapkara fırtına bulutları felaket habercisi gibiydiler. Kar yağışının artmasıyla görüş mesafemin giderek kötüleşmesiyle ormanda kaybolmaktan korkarak servi ve porsuk ağaçlarından oluşan küçük bir koruya sığındım. Bulutlar aniden sihirli bir el değmişçesine açıldı ve aralarından doğan koskocaman bir dolunay bulunduğum küçük koruyu aydınlattı. O zaman mezar taşlarının arasında durduğumu fark ettim. Hepsinin de ortasına demir birer kazık batırılmıştı. Tam karşımda mermerden yapılmış büyük bir mozale duruyordu. Mozalenin demir parmaklıklı kapısının ardındaki karanlık zeminde mermer kapaklı üç mezar bulunuyordu. Mozalenin girişinde Romence “Ölüler hızlı seyahat eder”, yazıyordu. O anda daha önce hissetmediğim soğuğu hissetmeye başlamıştım. Tek başıma böylesi ürkütücü bir yerde lapa lapa yağan kar yüzünden o karanlık mozalenin girişine sığınmak zorunda kaldığım için kendime kızıyordum.

Gökyüzünde her yeri aydınlatan şimşekler çakmaya başladığında mozalenin kapısı gıcırdayarak ardına kadar açıldı. O ses içimi korkuyla doldurmaya yetmişti fakat dahası da vardı. Mozalenin zeminindeki demir kapaklar yavaşça açılarak içlerinden birbirinden güzel çırılçıplak üç kadın çıktı. Üçü de, günün modasına uygun kat kat giydiği giysilerinin altını henüz görme şerefine ulaşamadığım nişanlımla kıyaslanamayacak kadar güzel ve seksiydiler. Dolgun göğüsleri dipdiri, kalçaları yusyuvarlak, dudakları kan kırmızısıydı. Tenleri süt beyazıydı ve ay ışığında üzerine kristal tozu serpilmişçesine parlıyorlardı. Yerimde taş kesilmiş gibiydim, hareket edemiyordum. Dışarıda fırtına şiddetlenirken, kadınlar beni ismimle çağırarak ihtirasla dudaklarını yalıyordu. Sivri dişlerini o zaman farkettim. Yanıma kadar sokulup bütün vücudumu okşamaya başladılar. Birden yer ayaklarımın altından çekilmiş gibi hissettim, mozalenin zemininde uzanmış bir halde buldum kendimi. Üç kadın da üzerime çökmüştü.

Kızıl saçlı olan sağ elimin işaret parmağını şehvelte emip yalıyordu. Sarışın olan ise elimi apış arasına götürmüş cinsel organının dudaklarına sürtüyordu. Bu sırada esmer olan bacaklarımın arasına uzanıp pantolonumun düğmelerini açtı. Cinsel organımı yalarken, ben de diğer iki kadının göğüslerini okşuyordum. Cinsel organım heykel gibi sertleşmişti, daha önce hiç almadığım bir zevki tadıyordum. Cinsel organımın kafası esmer kadının kıpkırmızı dolgun dudakları arasında bir görünüp bir kaybolurken, diğerleri de gömleğimin düğmelerini çözmüş göğüs uçlarımı hafif hafif ısırarak emiyorlardı. Canım yanıyordu ama aldığım zevkin yanında bu çok önemsizdi. Yanımdaki sarışına baktığımda göz bebeklerinin tıpkı ayna gibi beni yansıttığını, içlerinin boş olduğunu gördüm. Bu sırada esmer olan cinsel organımın başını sertçe emerken, diğerleri de hayalarımı aralarında bölüşmüşlerdi. Penisimin üzerinde hareket eden üç ağzın verdiği zevkle boşalmak üzereydim.

Tam bu sırada yer gök yerinden oynamışçasına bir patırtı koptu. Üzerimdeki üç kadın da fırtınaya kapılmış gibi çığlıklar içinde dört bir yana savruldular. Başımı kaldırabildiğimde karşımda ormanda gördüğüm o uzun boylu figüre benzeyen uzun boylu, sakallı ve bıyıklı, esmer bir adam duruyordu. Uzun tırnaklı elleri pençeleri andıran bu adamın da ağzında sivri dişler sıralanmıştı. “Benim olana dokunmaya nasıl cüret edersiniz!!!”, diye kükredi. Kadınlar korkuyla köşeye sıkıştırılmış birer hayvan gibi inliyor, bedenleri insan dışı biçimlerde kıvrılıp bükülerek benden daha da uzaklaşıyorlardı. İçlerinden esmer olan kadın biraz daha cesaretle: “Siz sevgi nedir biliyor musunuz? Hiç sevmediniz ki…”, dedi. “DEFOL!!!”, diye bağırdı efendileri, “Üçünüzü de bir daha görürsem paramparça ederim!”. Kadınlar açık olan mezarlarına girerek mermer kapakları kendi üzerlerine kapattılar.

Bedenimdeki uyuşma geçer gibi olmuştu, tam toparlanıp üzerimi giyinmeye niyetlendiğimde göbeğimden göğsüme yayılan, oradan da boynuma kadar çıkan bir sıcaklık hissettim. Bu tıpkı handaki yatağımda uzanırken hissettiğim gibi kocaman, nemli ve sıcak bir dildi. Bunun az önce karşımda duran adama ait olduğunu biliyordum, hissettiğim tiksinti bir yana dehşetle zevk alıyordum. O sıcak ıslaklık yeniden boynumdan kasıklarıma kadar indi. Korkudan gözlerimi kapatmıştım ama bu korkunç adamın benim kaskatı olmuş cinsel organımı sivri tırnaklı elleriyle kavradığını hissediyordum. Göz kapaklarımı hafifçe araladığımda gözleri kan çanağı gibi olan devasa bir kurdun penisimi ısırarak emdiğini görüyordum. Daha fazla dayanamadım ve şiddetle boşalmaya başladım. Kurt diliyle menilerimi yalayıp yutarken kendimden geçtim.

Gözlerimi açtığımda üç kollu bir şamdanla aydınlatılmış yüksek tavanlı bir odada buldum kendimi. Hava hala aydınlanmamıştı. Pencereye güve yeniği eski perdeler asılmıştı, duvarlarda da lime lime olmuş duvar halıları bulunuyordu. Üzerinde yattığım eski karyolanın örtüsü de delik deşik ve toz içindeydi. Yataktan kalkıp bir elime evrak çantamı, diğer elime ise şamdanı alarak odadan çıktım. Yaşadıklarımın bir rüya olduğuna neredeyse emindim. Taş merdivenlerden inerek önüme çıkan kapıları tek tek açmaya çalıştım ama açmayı denediğim kapılardan hiçbiri yerinden oynamıyordu. Önüme çıkan merdivenlerden birkaç kat daha aşağı indim, sanki aşağıda derinlerde beni çağıran bir şey varmış gibiydi. Merdivenlerin bittiği yerde dar bir koridor ve ona açılan büyükçe bir salon vardı. Tam bu sırada duvarda oynaşan gölgeleri farkettim. Dev gibi bir kurt gölgesi yansıyordu duvara, kurt yürümeye ve gölgesi giderek bir insana benzemeye başladı fakat başımı sağa sola çevirdiğim halde etrafta hiçbir şey göremiyordum.

Duvardaki meşaleleri elimdeki şamdanla tutuşturup bulunduğum yeri daha da aydınlatmaya karar verdim. Henüz birkaç meşaleyi tutuşturmuşken karanlıkta gür ve aksanlı bir ses yankılandı: “Bu kadar ışık yeterli, fazlası gözlerimi rahatsız ediyor”. Bu sırada gözlerim karanlığa daha alışmış olmalıydı ki ileride hayal meyal de olsa uzunca bir ahşap masanın başında ayakta duran gölgeyi farkettim. “Ben Kont 3. Vlad Dracula, siz de bay Jonathan Harker olmalısınız. Bu kötü hava şartlarında sizi buraya kadar yormuş olmaktan ötürü gerçekten üzgünüm”, dedi, “Ama umarım sizi rahat ve güvende hissettirebilmişimdir”. Artık gördüklerimin tamamen çarpık rüyalardan ibaret olduğundan emin olan ben, “Teşekkür ederim Kontum”, dedim, “Evrakları inceleyip imzalamak isterseniz…”. Elini havaya kaldırarak, “Henüz değil”, dedi. “Size bir şeyler ikram etmeme izin verin”.

Elimdeki şamdanı alarak masaya koyduğunda oraya daha önce hiç görmediğim kadar güzel bir sofranın kurulu olduğunu fark ettim. “Yemek yiyip gücünüzü toplayın önce”, dedi, “Çok uzun bir yoldan geliyorsunuz, açıkmışsınızdır mutlaka”. Açıkçası handa yediğim şeylerle kıyaslanamayacak kadar lezzetli yemekler süslüyordu masayı, “Lütfen oturun ve yemeye başlayın”. Tabağıma hoşuma giden yiyeceklerden doldurup yemeye başladım. Bu sırada dışarıda kurtlar ulumaya devam ediyordu. “Gecenin çocukları şarkılarını söylüyorlar bay Harker”, dedi Kont, “Onlardan korkmadığınız için şanslısınız. Korkunuzun kokusunu alsalardı buraya kadar varamazdınız”. O sırada aklıma korkudan yüzü bembeyaz olmuş arabacı gemişti ama köye dönüp dönemediğini bilme şansım yoktu. “Keşke köye geldiğinizde bana haber verseydiniz, sizi hizmetkarlarımı gönderir aldırırdım. Sizi bulduğumda kurtlar yüzünden değil ama dondurucu soğuk nedeniyle ölmek üzereydiniz”.

Ona bir mezarlığa sığındığımı hatırladığımı söyledim. “Başka bir şey hatırlıyor musunuz?…”, diye sordu Kont arkama geçip uzun tırnaklı ellerini omuzlarıma koyarak. O sırada rüyamda gördüğüm kurtun boynumu yaladığını hissettiğime yemin edebilirim. Aniden arkamı döndüğümde Kont orada değil, ahşap masanın diğer ucundaydı. Mezarlıktaki yazıyı hatırladım: “Ölüler hızlı seyahat eder”. “Hayır”, dedim, “Üzgünüm ama başka bir şey hatırlamıyorum”. Kont, “Emin misiniz?”, diye sordu ısrarla yeniden. “Evet kesinlikle eminim”, dedim. Biraz öfkelenmiş gibi pencereden dışarıya bakarak, “Artık yataklarımıza çekilip istirahat etme zamanı geldi”, dedi Kont ve ekledi, “Bay Harker, şatom konuklarım için dostluk, muhabbet ve misafirperverlikle dolu olduğu kadar, yaşlı ve sinsi tehlikelerle de doludur. Ben uyanıp da yanınıza gelene kadar odanızdan çıkıp tek başınıza dolaşmaya kalkışmayın… kaybolabilirsiniz”. Handaki garipliklerden sonra Kont’un bu isteği beni çok şaşırtmamıştı. Belki de bu Transilvanya’ya özgü geleneklerdendi.

Beni odama geri götürdü, “İyi dinlenmeler”, diyerek kapıdan çıktıktan sonra kapıyı üzerime kilitlediğini duydum. Muhtemelen güvende olmam veya belki de ortalığı karıştırmamam için bunu yapmıştır diye düşünerek yatağıma uzanmıştım ki dışarıdan gelen bir sürtünme sesi duyarak pencereye koştum. Pencereden aşağı baktığımda, altında kıvrıla kıvrıla bir ırmağın aktığı uçsuz bucaksız bir vadi gördüm önce. Ne kadar yüksekte olduğumu anlamak için başımı dışarı çıkartıp aşağı baktığımda ise korkudan ödüm patladı. Kont Dracula, şatonun taş duvarlarında baş aşağı bir şekilde yaşlı bir örümcek gibi mahzene doğru iniyordu. Az sonra karanlık bir pencereden içeri girerek gözden kayboldu. O anda yaşadıklarımın bir rüya olmadığını anlamıştım. Bu korkunç yerden bir an önce gitmek istiyordum ama odamın kapısını açabilmem imkansızdı.

Güneş doğup batan dek sessizliğin içinde korkuyla Kont’un geri dönmesini bekledim. Saatler adeta geçmek bilmiyordu. Bir plan yapıp Kont geri döndüğünde şatodan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım. Beni yeniden bu odaya kilitlemesine izin veremezdim… Akşam çöküp hava iyice karardığında kapıda bir tıkırtı duydum. Hemen yerimden doğruldum ve Kont’un içeri girmesini bekledim ama içeri giren kimse yoktu. Odamın kapısı açtığımda holde de kimseyi göremedim. Önceki gece izlediğim yolu takip ederek Kont’u ilk gördüğüm salona ulaştım. Kont duvardaki bir dünya haritasında Londra’yı bulmuş, uzun tırnaklarını yaşadığım kentin üzerinde gezdiriyordu. Ben işlemleri bir an önce bitirirsek hemen yola çıkmak istediğimi, nişanlımın endişeyle beni beklediğini söyledim. “Oturun Bay Harker”, dedi, “Evraklarınızı imzalayacağım ama bir şartım var. Ama öncelikle içiniz rahat olsun, nişanlınıza bir mektup yolladım ve bir süre daha benim misafirim olacağınızı söyledim”.

Açıkçası buna biraz öfkelenmiştim ama Kont’u kızdırıp işleri sarpa sardırmak da istemiyordum. “Şartınız nedir öğrenebilir miyim?”, diye sordum. “Bunu anlatabilmek güç”, diye söze başladı Kont, “Sizin gibi çok farklı bir kültürden gelmiş birinden bizim buraların yol yordamlarını anlamasını beklemiyorum fakat yine de izah edeceğim. Gördüğünüz gibi burada oldukça sakin bir yaşam sürüyorum ve herkes gibi ben de herşeyi paylaşabileceğim bir dosta ihtiyaç duyuyorum”. Onu anlayabildiğimi söyledim. “Buna sevindim, herşeyi paylaşmak derken, benim kültürümde bazen iki erkeğin paylaşabileceği şeyler sizin kültürünüzdeki erkeklerinkine pek benzemeyebilir…”, dedi Dracula. “Mesela?”, dedim. “Cinsel hazlar da bu paylaşımın bir parçasıdır…”, dedi gözlerimin içine bakarak.

O anda ağzımı açıp buna ölçülü de olsa bir tepki vermek istediğim halde sesimin çıkmadığını fark ettim. “Sözlerimin kesilmesinden hiç hoşlanmam Bay Harker”, dedi Dracula, “Ayrıca sizin bu hazlara yabancı olmadığınızı yakından gördüm ve açıkça söylemem gerekirse gençlik pınarınızın tadına bakmaktan büyük haz duydum”. Utançla kızardığımı hissediyordum ki Kont’un pençeyi andıran ellerini boynumda hissettim. “Bu tür paylaşımların iki erkek arasında kalacağını, soylu ve şerefli bir ailenin kalan tek üyesi olarak size hatırlatmama gerek yoktur sanırım. İşte tek şartım buna izin vermeniz…”, diyerek pençelerini göğsümün üzerinden kucağıma kadar indirdi. Pantolonumun düğmelerini çözdü. Anında kendimi yemek masasına çırılçıplak bir halde sırt üstü uzanmış ve bacaklarım iki yana ayrılmış halde buldum. Kontun dili hayalarımı yalayarak makatıma ulaşmıştı ve deliğimden içeri girip çıktıkça elleri göğüs uçlarımı parmakları arasında hafifçe eziyordu. Aldığım zevk inanılmazdı. Vücudumun tüm kontrolünü ele geçirmişti.

Kont daha sonra hayalarımı tek tek ağzına alarak emdi ve kocaman dili giderek sertleşip başını kaldıran cinsel organımın sapının etrafında yılan gibi kıvrılarak beni yalamaya başladı. Uzun tırnakları göğsümü ve göbeğimi çizip kanatıyordu ama bunlar önemsiz küçük çiziklerdi. Kon zaman zaman parmaklarını ağzına götürerek tırnaklarına bulaşan kanımı yalıyor ve sonra da cinsel organımı emmeye devam ediyordu. Dracula’nın ağzını ve ellerini vücudumun her yanında hissediyor, ben zevkle titreyip kasıldıkça tıpkı büyükçe bir yırtıcı hayvan gibi hırıltılı sesler çıkardığını duyuyordum. Bu sırada cinsel organımı boğazına kadar aldığını, bu sırada da uzun diliyle hayalarımı okşadığını hissedebiliyordum. Bu zevke daha fazla dayanabilmem imkansızdı. Birden menilerimi yeniden fışkırtmaya başladım. Giderek hızlanan iştahlı bir emme sesi duyuyordum sadece, başımı kaldırıp aşağıda neler olduğunu görme şansım yoktu. Zevkten bayılmıştım.

Uyandığımda dev gibi bir karyolanın üzerinde çırılçıplak yatıyordum. Kollarım ve ayaklarım karyolanın dört direğine bağlanmıştı. Odayı sadece birkaç mum aydınlattığı için ne kadar büyük olduğunu göremiyordum. Karyola ve etrafındaki şamdanlar sanki sonsuz bir boşluğun ortasında yüzüyorlardı. Başımı kaldırıp yukarı çevirdiğimde tam üzerimde kanatlarına sarınmış korkunç büyüklükte bir yarasanın baş aşağı uyuduğunu fark ettim. Duyduğum korkuyu tarif edebilmek imkansızdı. İnançlı olmayan ben kurtulabilmek için için Tanrı’ya yalvarıyordum ki yarasa dev kanatlarını açarak çevik bir hareketle yatağın baş ucuna kondu. Artık baş ucumda duran bir yarasa değil, oldukça kıllı, kaslı ve kocaman bir penise sahip olan esmer bir erkekti. Dracula, üzerime ters olarak uzandığında penisi açık olan ağzımdan içeri kaydı. Ben onun cinsel organını emerken, o da kalçalarını oynatarak ağzımın içinde gidip gelmeye başlamıştı. Cinsel organı sertleşmiyordu ama sertleşmemiş haliyle bile oldukça büyüktü.

O gece kaç kez boşaldığımı hatırlamıyorum ama Kont şatosunda geçirdiğim her gece birbirinden değişik pozisyonlar denemekten sıkılmıyor, her yerimi ısırıyor, her boşaldığımda ise menilerimi büyük bir iştahla son damlasına kadar yalayıp yutuyordu. Kont gün doğmadan mahzendeki gizli odasına çekildiğinde, beni bağlayan ipler çözülüyor, odama kadar ulaşan kapılar kendiliğinden açılarak bana yol veriyordu. Odamda beni bekleyen yiyecekler ve meyveler buluyordum ama bunlardan ne kadar yersem yiyeyim karnım asla doymuyordu. Giderek zayıf düşüyordum. Kont geceleri mahzeninden geri döndüğünde ise benimle birlikte olduğu odaya geri dönmek zorundaydım. Bu kısır döngü içinde haftalar, belki de aylar geçmişti. Artık nişanlıma geri dönebilme umudum tükenmek üzereydi. Kont Dracula’nın oyuncağı haline gelmiştim.

Bir gün daha doğduğunda yorgun argın odama döndüm, artık kaçmayı denemek istiyordum. Odadaki kumaşları lime lime yaparak kendime bir halat ördüm ve pencereden sarkıttım. Bu halat şatonun yüksek duvarlarında Kont’un süzülerek içeri girdiği o karanlık pencereye kadar uzanabiliyordu. Halatı yattığım ahşap karyolanın ayağına bağlamıştım ama bu eskimiş odun parçasının ağırlığımı kaldırıp kaldıramayacağını bilmiyordum. Neyse ki bir deri bir kemik haline gelmiş olan vücudum eskisi kadar ağır değildi. Halatla aşağı doğru inmeye başladım. Pencereye varmak üzereydim ki halat aniden kopuverdi. Fakat son anda ellerim pencerenin pervazını yakaladı. Kendimi yukarı çekmek için şatonun taş duvarlarından destek almaya çalıştım ama yosunlu taşlara basan ayaklarım sürekli kayıyordu. Uzunca bir süre uğraştıktan sonra nihayet kendimi pencereden içeriye atabildim.

İçeride aşağıya doğru inen dar bir merdiven vardı, bunu izleyerek şatonun karanlık derinliklerine inmeye başladım. Gözlerim karanlığa alışmaya başlamıştı. Duvarda gördüğüm bir meşaleyi elime aldığımda kendiliğinden tutuşuverdi, şatodaki neredeyse her şey böyle büyülü nesnelerdi. Merdivenlerin sonuna geldiğimde uzun, geniş ve kemerli bir salona girdim. Meşalenin ışığında hol boyunca yerdeki deliklere oturtulan uzun kazıklara geçirilmiş ve artık sadece iskelet halini almış sayısız ceset görüyordum. Salonun bitimindeki taş merdivenlerin sonunda büyükçe bir kapı vardı. Bu kapıdan altından baktığımda çok uzaktan da olsa bir ışık geldiğini görüyordum. Bunun bir tür çıkış olması gerektiğini düşünüyordum. Tam ışığa doğru yürümek üzereydim ki salonun ortasında gösterişli bir tabut gözüme ilişti. Üzerinde Latin harfleriyle, “Vlad III. Tepes Dracula” yazıyordu. Korkuyor ama aynı zamanda da merak ediyordum. Meşalemi duvara asıp, tabutun kapağını yana doğru kaydırdığımda iri açılmış korkunç gözleriyle tavana bakarak hareketsiz yatan Kont Dracula ile karşılaştım.

Korkudan adeta buz kesmiştim fakat yaşadığım panik duygusu dindikten sonra Kont’un orada son derece savunmasız bir halde yattığının farkına vardım. Her ne olursa olsun Kont’u öldürmem gerektiğine karar verdim. Çünkü ben şatodan kaçıp da köye ulaşmaya çalışırken karanlık çökecek, belki de ben yolun yarısına bile gelmemişken dev bir yarasa olarak Kont yine omuzlarıma çökecekti. Bu defa beni sağ bırakmayacağına da emindim. O sırada aklıma geceyarısı mezarlıkta gördüğüm manzara geldi yeniden. Bütün mezarların üzerine saplanmış birer demir kazık vardı, mozalenin kilitli demirli kapısının ardındakilere dokunulamamıştı muhtemelen. O halde bu canavarları yok etmenin tek yolu da buydu. Ne yazık ki etrafımda iskeletlerin üzerinden sarktığı kazıklar tahtadandı, bunları kullanamazdım. Daha fazla zaman kaybetmeden kaçmanın tek şansım olduğuna inanarak elime duvardaki meşaleyi aldığımda bunun demirden yapılmış olduğunu fark ettim.

Kontun tabutunun üzerine toplayabildiğim bütün cesaretimle eğilerek meşaleyi yukarı kaldırdım ve hızla göğsünün ortasına indirdim. Meşaleyi batırdığım yerden oluk oluk fışkıran kanlar her yeri kızıla boyarken Kont’un ağzından çıkan korkunç ve hayvani bir çığlık salonun taş duvarlarında yankılandı. Kont’un gözleri tıpkı giderek sönmeye yüz tutan bir mum alevi gibi canlılığını yitirip donuklaşırken, bütün vücudu kuruyup büzüşerek tıpkı kazıklardan sarkan iskeletler gibi oldu. Merdivenlerden çıkıp kapıyı açtım, gerçekten de tünel gibi uzanan bir koridorun ucunda bir çıkış olduğunu gördüm. Daha fazla vakit kaybetmeden şatoyu terk ettim, köyün nerede olduğu konusunda bir fikrim yoktu ama nehri takip edersem onu bulacağımdan emindim. Böylece yapabildiğim kadar hızlı bir şekilde nehir yatağını izleyerek oradan olabildiğince uzaklaştım. Fakat hiç durup dinlenmeden saatlerce yürüdüğüm için açlıktan ve yorgunluktan daha fazla ilerleyebilecek halim kalmamıştı. Oracıkta bayılmışım. Beni hayvanlarını suya indiren bir köylü bulmuş, uyandığımda nişanlım yanı başımdaydı. O da benden uzun zamandır haber alamayınca peşimden gelip beni aramaya başlamış ve ne büyük şanstı ki o şatoya gelmeden önce ben kaçabilmiştim. Apar topar Londra’ya geri döndük ve tüm olup bitenleri geride bırakıp mutlu yaşamımıza kaldığımız yerden devam ettik.

-SON-

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kapıcımız sikti, kocam seyretti

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

Kapıcımız sikti, kocam seyretti
Sabah kahvaltımızı yapıp kocamı işe gönderdim. Bahar havası, üstümde şeffaf geceliğim, altımda hiç bir şey yok, tembel tembel vakit geçiriyorum. Canım sıkıldı, tam giyinip çıkayım diyordum ki, kapı çaldı. Boş bulunup öylesine açıverdim ben de… İçimde hiçbir şey olmadığını unuttum… Karşımda Hasan… Apartmanın kara yağız kapıcısı… Beni o vaziyette görünce gözleri fırladı. Önce kekeleyerek bir şeyler dedi anlamadım.

– “Gel içeri, kapının önünde hiçbir şey anlamadım” dedim, içeriye alıp kapıyı kapadım.

Siparişleri getirmiş. Bir de aidatları toplamış, yeni yönetici olduğumdan makbuz kesmem için bana getirmiş. Salonda oturuyoruz, Hasan’ın gözleri önünde, kaçamak bakmaya çalışıyor konuşurken… Kalkıp vitrinin alt çekmecesinden defterleri aldım. Eğilince mini gecelik kalçalarıma kadar açıldı. Vitrinin aynasından açılan hazinelerime baktığını gördüm, arama işini biraz uzattım.

– “Bir çay alır mısın Hasan? Yeni demledim…”

– “Alırım zahmet olmazsa yenge…”

Çayları getirdim. Masaya koyarken eğilince yakası açık gecelikten memelerimin göründüğünü fark ettim, aldırmadım. Hoş, zaten dekoltesine gerek kalmadan, şeffaf tül gecelikten gözüküyordu da… Neyse, oğlanın gözleri kenetlendi memelerime… Yutkunarak bakıyordu zavallı…

Karşısına geçip oturdum, gelen aidatların makbuzlarını yazıp paralarla defterleri tekrar çekmeceye koydum. Pantolonunun önünü saklamaya çalışıyordu mahcup mahcup… Bir şey yapmaya cesareti yoktu, işini kaybedebilirdi. 25 yaşlarında, esmer bir çocuktu, evlenecekti.

– “Nişanlın nasıl Hasan, düğün ne zaman?”

– “Yenge, düğün için para biriktiyorum, biraz daha var…” dedi.

– “Yani kendine hiç para harcamıyorsun?”

– “Nasıl harcıyam yenge? Bir an önce parayı tamamlamam lazım, düğünü etmem lazım. Yalnızlık zor…”

– “Kocamın giymediği pantolonlar gömlekler var. Bir gün gel de bakarsın onlara… Bir de giyim masrafı yapmaktan kurtulursun. Şimdi benim hazırlanıp gitmem lazım. Sen çayını iç, giderken kapıyı çekersin” dedim.

Yatak odasına gittim. Odanın karşısında ayna vardı, o aynayı görüyordu oturduğu yerden… Ben de soyunup sütyenimi taktım. Aynadan beni seyrediyor, sikini okşuyordu. Ben onu görüyorum ama kapıcı onu gördüğümü düşünemiyor. String külodumu giyip üstüne siyah jartiyer çoraplarımı giydim. Bluzumu geçirdim sırtıma, düğmeleri ilikleyecektim, tam o sıra telefon çaldı.

Telefon salondaydı. Olduğum gibi salona gittim, telefonu açtım. İşten arıyorlardı. Tek elle bluz düğmelerini iliklemeye çalışırken diğer elim telefonda, konuşmaya başladım. Zavallı… Apartman yöneticisi önünde yarı çıplak oluşuna aldırmadan, gayet normal bir şeymiş gibi telefonda konuşuyor… Bluzun önü açık, dantel sütyen, memelerim meydanda, altımda kutumu kapatmayan string külot, jartiyer çoraplar…

Beni öyle görünce yine gözleri büyüdü. Hemen çayını içip kalktı. Ben gidiyorum diye bir işaret yaptı, ben de tamam anlamında başımı sallayıp konuşmama devam ettim. Pantolonundan kalkmış siki belli oluyordu. Gözü arkada, çıkıp gitti.

İşte böyle kocacığım…

– “Desene çocuğu delirttin.” dedi kocam… Yatakta çıplak uzanmış, benim kapıcıyla yaşadığım olayı anlatmamı dinliyordu zevkle… Az önce sevişip boşalmış olmasına rağmen, anlattıklarımla siki yine kalkmıştı. Başım göğsünde kalkan sikini okşuyordum.

“Garanti seni düşünüp 31 çekmıştır. Ulan Gül, az orospu değilsin haaa…” Bunu duyunca kikirdedim,

– “Sen de az pezevenk değilsin kocacım…” dedim işveli işveli… “Baksana kapıcı karının amına, götüne baktı deyince sikin nasıl sertleşti…”.

– “Ne yapayım Gül… Öyle ballandıra ballandıra anlatıyorsun ki… Hoşuma gidiyor işte senin orospulukların… Erkeklerin sana bakmaları, sikmek istemeleri, sikmeleri… Tahrik oluyorum.”

– “Hadi öyleyse… Madem tahrik oldun, değerlendir bakayım. Bir posta daha sik beni kocacım…”

Bekletmedi kocam, bacaklarımı aralayıp içime girdi, bir posta daha sevişti benimle….

Hafta sonu kahvaltıdan sonra sordum kocama,

– “Senin giymediklerini vereyim kapıcıya? Ne dersin?”

– “Verebilirsin ne istiyorsan karıcığım” diyerek muzip muzip gülümsedi… Kapıcının istedikleriyle kocamın benim vermeme izin verdiği şeyler konusunda şeytanca düşünceleri vardı, belli oluyordu.

– “Sen de seyredersin değil mi ?

– “Evet… Hem yardım etmiş olursun, çocuğun parası yok kerhaneye gitmeye…”

– “Bedava orospuluk mu yapayım?”

– “Sen kendin delirtmişsin çocuğu…”

Plan yaptık. Dekoratif büyük büyük seyyar aynayı yatağın çaprazına koyduk. Kocam da elbise dolabına girip kapağını hafif aralık bırakacaktı. Böylece odanın tamamını görebilecekti gizlendiği yerden… Hiçbir sahneyi kaçırmayacaktı.

Bacaklarıma ten rengi parlak ortası açık külotlu çorabımı giydim. Üstüne de yakası açık, kısacık mini elbisemi… Kapıcının düğmesine basıp işi bitince yukarı gelmesini söyledim. Fazla beklemeden kapının zili çaldı. Baktım, kapıcıydı. Sanırım koştura koştura gelmişti benim çağrımı duyunca… .

– “Gel içeri, şu kıyafetlere bakalım seninle…” dedim.

– “Enişte yok mu yenge?” diye sordu tutuk tutuk…

– “İşi var bugün eniştenin, sabahtan çekti gitti…” diyerek yatak odasına girdim. Odanın kapısında çekingen, utangaç bir tavırla duruyordu. “Durma öyle gel içeri, bak şunlara…” diyerek yatağın üstüne yığdığım kocamın kıyafetlerini gösterdim.

Fizik olarak kocamla hemen hemen aynı ölçülerdeydi. Yatağın yanına yaklaştı, kıyafetlere elini sürmeden bakıyordu. O bakarken ben de çekmecelere eğilip bakıyor, her çekmeceden bir iki parça daha çıkarıp yatağın üzerine fırlatıyordum. Her eğildiğimde mini elbisemin etekleri kalçalarıma kadar çıkıyordu.

Bacaklarımı, kalçalarımı sergiliyordum adama… Tuvalet aynasından onun hedefine kilitlenmiş aç gözlerini, pantolonun önünü okşadığını görebiliyordum. Eşya işini uzattıkça uzatıyor,

– “Şu alt çekmecede de bir şeyler vardı galiba…” diye diye domalarak aranıp duruyordum. Elime bir pantolon aldım. Ona uzatıp, “Bir dene bakalım olacak mı?”

Pantolonu alıp dışarıya çıkmaya davrandı.

– “Nereye gidiyorsun? Burada dene. Daha bir sürü kıyafet var. Yoksa her seferinde aşağıya gidip gelecek misin?”

– “Şey… Yenge… Ayıp olmasın diye yani…” diye kekeledi.

– “Bırak bunları canım… Kaç göç senin köyde kaldı. Plajda herkes mayoyla dolaşıyor. Ha denizde mayo, ha burada don, ne fark eder ki? Hadi bırak utanmayı falan da, dene şunu… Üstüne olanları al git. Akşama kadar oyalanmayalım bunlarla…”

Arkamı dönüp aranmaya devam ettim yine… Çocuk pantolonunu sıyırdı. Etajerin aynasından donunun önündeki kabarıklığı görebiliyordum. Epey iri bir şeye benziyordu. Sanki koca bir salatalık yerleştirmişti donunun içine… Kocamın pantolonu geçirdi sonra.

– “Sanki sana göre dikilmiş.” Dedim. Elimdeki başka bir pantolonu uzattım, “Bir de buna bak.”

Ayağındakini çıkardı, donuyla kaldı yine… Üstünde gömlek vardı. Pantolonu bırakıp kocamın gömleğini verdim.

– “Önce bunu dene… Bakalım gömlekler olacak mı senin bedene…”

Gömleği çıkardı, fanila vardı altında, onu da çıkarttırdım. Oldukça kıllı bir göğsü vardı. Bütün gün apartmanın işlerini yapmaktan kasları gelişmişti iyice… Vücut çalışanlara benziyordu üst kısmı… Pala bıyıklarıyla kaslı bedeni içimi titretti. Kendime gelmeye çalıştım. Üstüne atlayabilirdim her an…

Oyunu sürdürdüm. Gömleği tutup giymesine yardım ettim, o önümde donuyla dikilirken gömleğin düğmelerini ilikledim. Parmaklarım göğsündeki kıvırcık kara kıllara değiyor, içim bir hoş oluyordu.

– “Bu da tamam, çıkarabilirsin…” dedim. O gömleği çıkarırken ben yatağa oturdum. Mini eteğim sıyrılmıştı otururken, parlak çorabımın süslediği bacaklarım upuzun meydandaydı. Yatağın üstündeki giysilerden bir şort çekip aldım. Gömleği çıkarıp ayağında donuyla kalan kapıcıya uzattım.

– “Bunu dene.” dedim. Sesimdeki otoriter hava sözüme karşı gelinmesini istemediğimi anlatıyordu ona… Elimden aldığı şortu donunun üstüne giymeye davrandı. “İkisi de don zaten… Don üstüne don giyilir mi? Çıkar seninkini, şortu öyle giy…” dedim sertçe…

Bir an durup baktı, sonra utanarak altındaki donu sıyırdı. Şortu giyene kadar ben göreceğimi görmüştüm. Göz ucuyla gardrobun kapağının hafifçe aralandığını da gördüm. Kocam iyice görebilmek için bir parmak daha açmıştı gardrobun kapağını…

Kocaman, esmer teni gibi koyu renkte bir aleti, kocaman taşakları vardı kapıcının… Zenci siki gibi upuzun, simsiyah kılların arasında benim bileğim kadar vardı kalınlığı… Gözlerim faltaşı gibi açıldı aleti görünce… İster istemez ağzım sulandı, yutkundum. Elinde şort Tarzan gibi çırılçıplak önümde duruyordu.

Şortu ayağına geçirene kadar baktım gözümü ayırmadan… Ben baktıkça önündeki kalınlık da artmaya başlamıştı. Şortu giydi, o da tam oldu. Pantolon ve gömleği alıp odadan çıkmak istedi,

– “Kusura bakma yenge…” diyordu yine utanarak…

– “Nereye gidiyorsun, bırak elindekileri, şu şortu da dene bakayım…” dedim. Çekinerek,

– “Enişte falan gelir, yatak odasında rezalet çıkmasın.”

– “Korkmana gerek yok. Enişten de evde yok zaten, olsa da biz bir şey yapmıyoruz ki… Seni duyan da sikiştiğimizi zannedecek. Şimdi bunu giy hemen” deyip başka bir şort uzattım.

-“Estağfurullah yenge…” diyerek utana utana, biraz da kenar mahalle karısı gibi argo konuşmama şaşırmış vaziyette aldı elimden şortu…

Bacaklarımı daha da açtım. Görebildiği kadar görsün dedim içimden… Ben onun her yerini gördüğüme göre… Üstündeki krem renkli dar şort çok yakışmıştı esmer, kaslı bedenine… Hele önündeki kabarıklık… Nerdeyse dışarıya çıkacaktı, çadır gibi bir tümsek oluşmuştu.

– “Gel bakayım, yaklaş, belini düzelteyim, tam olmadı galiba bu sana…” diyerek yanıma çağırdım.

İki adımda yanıma geldi. Önümde durdu. Kapkara çakmak çakmak parlayan gözler, simsiyah gür saçlar, pala bıyıklar, etli kırmızı dudaklar, konuştukça ağzının içinde parlayan düzgün beyaz dişler, kaslı, kıllı, taş gibi bedeni… Kapıcının kaderi işte… Erkeklikte çevremdeki erkeklerin çoğuna on basar. Karayağız, yakışıklı piç…

Şortun önünden, lastiğinden tutup kendime çektim biraz daha… Yatakta oturduğum yerde bacaklarımı aralayıp iyice kendime yaklaştırdım. Bir terzi edasıyla şortun belini düzeltir gibi yaptım. Elim yanlışlıkla olmuş gibi önündeki tümseğe çarptı. Hafif eğiliverdi aniden elim sikine değdiğinde,

– “Ihhh…” diye istemsiz bir inilti çıktı dudaklarından… Kısık sesle,

– “Pardon…” dedim. Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Dudaklarım aralanmış, istek dolu gözlerle bakıyordum dudaklarına… Elimi bu kez bilinçli olarak uzatıp önündeki tümseği yakaladım. Hafif sıkıp bıraktım. Konuşmadık hiç, birbirimize baktık. Mesajımı almıştı.

– “Off… Öyle güzelsin ki yenge…” deyip iki eliyle çoraplı bacaklarımı okşadı. Ben de şortun üzerinden sikini okşarken yavaş yavaş konuyu açtım,

– “Bak Hasanım… Bekar adamsın. Kadın parmağı görsen sikin kalkar, duvar kovuğunu bile sikersin. Benim de senden farkım yok. Enişten sikmiyor beni… Ben de açım. Bak, ikimiz burada yalnızız. Kimse görmez, etmez. Sen de ihtiyacını gör, ben de göreyim… Yalnız burda olanlar burda kalır, yoksa bana saldırdı der, rezil ederim seni… Kimseye anlatmak yok. Her şey aramızda kalacak tamam mı?”

– “Merak etme oh yengem… Kimseye anlatmam…” diyerek elini eteğimin altına soktu.

İyice araladım bacaklarımı… Külotlu çorabın ağındaki delikten çıplak tenimi buldu, amımın dudaklarını okşadı. Ben de ayağındaki şortun belinden tutup aşağıya sıyırdım. Bilek gibi alet dışarıya fırladı dimdik, taş gibi… Elime alıp okşamaya, ağzımı yaklaştırıp yalamaya, emmeye başladım. Ağzıma çıkarıp çıkarıp sokuyor, boydan boya yalıyor, arada konuşuyordum.

– “Siktigin başka kadın var mı bizim buralarda?”

– “Yok yenge.”

– “Bak dogru söyle. Genç adamsın, yalnızsın, nasıl yapıyorsun kadınsız, yalancı?”

– “İnan yenge yoktur. En son geçen sene genelevde bir kadınla beraber oldum. Ondan sonra da para biriktirmek için napayım, dergilere bakıp 31 çekiyom.”

– “Sadece dergilerdeki kadınları mı düşünüyorsun otuzbir çekerken?” Bir eli bacaklarımda, bir eli elbisemin dekoltesinden içeri girmiş, mememi avuçlamış, sıkıyordu. Siki ağzımda, zevkle inledim. “Ohhhh…”

– “Yok yenge… Geçen gün seni öyle cıbıldak gördüm ya… Aşada seni düşünerek otuzbir çektim. Çok acaip olmuştum, dayanamadım.” Sikinin gövdesine hafif ısırık attım, kıvrandırdım oğlanı….

– “Bir kere mi otuzbir çektin, yalancı?” dedim gülerek….

– “Ohhh… Issırma yenge… Çok güzel yalıyosun valla… Bi kere olur mu hiç? Her gece hayalimdesin sen… Her gece üç postam var sana…” deyince duramadım artık…

Elimdeki zenci sikini bıraktım. Telaşla elbiseyi üstümden çıkarıp fırlattım, yatağa uzandım. Külotlu çorap ayağımdaydı. Bacaklarımı araladım davet edercesine… Geldi, çorabın içindeki kırmızı ojeli narin ayaklarımı ellerine aldı, yalayıp öpmeye başladı. Zevkle inliyordum. Amım ıslanmıştı.

– “Demek beni düşünüp otuzbir çektin ha? Çok mu hoşuna gitti gördüklerin, anlat bakalım.”

– “Offf… Sorma yenge… Seni öyle yarı çıplak görünce… Bi de karşımda domalıp durunca… Her şeyini gördüm…”

Ayaklarımı bırakmış, çorabı yalaya yalaya yukarıya çıkıyordu. Biraz sonra pala bıyıkları ıslanmış amımı fırçalamaya, şapır şupur yalamaya başlamıştı. Kıvrandım yatakta… İnlemeye başladım.

– “Her şeyimi gördün ha? Neremi mesela? Neyimi gördün yaramaz? Çok mu beğendin?”

– “İşte… Her şeyini yenge… Amcığını gördüm… Kaymak gibiydi… Tam yalamalık, tam sikilmelik amın var yenge…”

– “Bak seenn… Tam sikilmelik ha? Hadi şimdi sikini bana dogru uzatarak yat. Ben de seni yalamak istiyorum.” dedim. Dediğimi yaptı. Başını benim araladığım bacaklarımın arasına gömerken, o da sikini bana uzattı.

– “Hmmm… Harika… Yalamaya devam et… Sakın durma…” diye emir verdim. Koca sikini yalamaya başladım ben de… “Kocaman sikin var canım… Nerde büyüttün bunu böyle?” dedim iştahla yalarken….

– “Seni görünce büyüdü işte yenge…”

Kesinlikle yirmi santimden aşağı değildi uzunluğu… Koca kafalı kalın sikini büyük bir iştahla yalıyordum. Siki kadar dili de kocamandı oğlanın… Köpeğin yalaktan su içtiği gibi şapırdata şapırdata yalıyordu amımı… Artık dayanamaz hale gelmiştim. Hem yalaşmalarımız, hem bir yandan erotik sohbetimiz bitirmişti beni… Sikini yalamayı bıraktım. Saçlarından tutup başını kasıklarımdan uzaklaştırdım. Uzun siki belinden tutup iki yana salladım,

– “Hadi, göster bakalım yengene… Sikilmelik amı nasıl sikiyorsun? Bu koca sikini geçir yengene… Hadi erkeğim benim…”

Yatağa iyice yerleşip çoraplı bacaklarımı araladım. O da bacaklarımın arasından yaklaştı. Kalkmış siki elime alıp, ağı açık külotlu çorabı sularıyla ıslatan amıma sürtmeye başladım. Sikinin şapkasını kabarmış klitorisime sürttükçe zevkten kendimden geçiyordum.

Sonunda kafasını deliğime dayadım. Oğlan da kalçasını ileri atıp itmeye başladı. Amımın dudakları geriliyordu koca alet girerken… Yavaş yavaş girdi. Belinden tutmuş, girişe kumanda ediyordum. Yarıya kadar girdi, ıslak amımda ileri geri hareket etmeye başladı. Daha tam yarısındayken kasıldı birden,

– “Geliyorum yenge…” diye inledi.

– “Sakın içime gelme.” dedim nefes nefese…

Son anda amımdan çıkarttı, kendini geriye attı. İlk fışkıran döller üstüme başıma, külotlu çorabın üzerine yağdı. Fırlayıp ağzıma aldığımda son püskürmeleri kapabildim. Bir güzel yalayıp yuttum spermlerini… Sikini temizledim, dudaklarımda kalanı da parmağımla alıp ağzıma soktum. Zavallı ben yaladıkça inliyordu. Çabuk gelmişti Abaza oğlan…

Kalktım, banyoya gidip üstümdeki tek giysi olan külotlu çorabı çıkardım. Oğlanın döllerini temizledim. Aceleyle tekrar yatak odasına gidip kendimi yatağa, koca yaraklı erkeğimin yanına attım çırılçıplak…

Oğlan sanki hiç boşalmamış gibi dimdik vaziyetteydi. Her yerimi öpüyor, yalıyordu. Pala bıyıkları dudaklarımda, boynumda, memelerimde, göbeğimde dolaştıkça ben zevkten kıvranıyordum.

Ben de doymamıştım daha… Elimle itip yatağa devirdim koca oğlanı… Üstüne tırmandım, koca sikinin üstüne oturdum. Alet amımı yara yara girdi içime… Kasıklarımız birleşene, alet dibime dayanana kadar hiç bitmeyecek sandım… Bacaklarımın arasında öyle bir kalınlık vardı ki… Sikinin üstünde oturup kalkıyor, şehvetle kıvranıyordum. Öyle ıslanmıştım ki, kalın alet içimde yağ gibi, yara yara girip çıkıyordu. Zevkten kendimi kaybettim sanki… İnliyor, feryat ediyordum.

– “Offf… Harika… Harika… İçimi doldurdu yarağın… Ooohhh… Erkeğim benim… Devam et… Sik beni… Geçir sikini yengene… Canım benim… Ohhhh…”

Belimden tutmuş, indirip kaldırıyordu hınzır… Ben alçalmaya başladığımda tutup aniden çekiyor, küt diye yarağı vajinamın dibine gömülüyordu.

– “Sikim hoşuna gitti mi yenge? Güzel mi sikimi yemek? Ohhhh… Senin amcığın harika yenge… Girdikçe giresim geliyo… Ohhhh…”

Üstünden indim. Kocaman kara şey amımın sularıyla pırıl pırıl parlıyordu. Aceleyle domaldım, kalçalarımı sallayıp erkeğimi çağırdım yanıma… Hemen geldi. Kalçalarımı okşadı… Titriyordum.

– “Mmmm… Yala biraz… Dilini hissedeyim amımda…” diye inledim.

Başını arkama gömdü. O uzun ıslak diliyle yine köpek yavrusu gibi arkamdan amımı götümü yaladı şapırdatarak…

– “Hadi geçir şimdi yarağını… Amıma sok…” dedim iştahla…

Belimden tutup koca sikini dayadı arkamdan… Büyük başı kapıma dayandı. Ben bacaklarımı aralayıp girmesi için beklerken o bir anda tutup dibime kadar gömüverdi kocaman aleti… O kadar ıslanmış, o kadar kayganlaşmış olmasına rağmen koca alet lap diye girince gözlerimde şimşekler çaktı birden…

– “Ohhhhh… Aahh… Yavaş hayvan… Deldin… Deldin içimi… Koca yarağın ağzımdan çıkacak sandım… Oohhhhh… Sik… Geçir… Düz beni… Düz koca yarağınla… Köküne kadar geçir… Acıma bana… Becer beni… Oohh… Aahhh…” diye inleyip feryat ettikçe çocuk ta zevkten daha da hızlanarak sikiyordu.

Gardropta fare gibi gizlenip bizi izleyen kocamın gözü önünde acımadan, hırpalayarak amıma koyuyordu. Pezevenk kocam da şu anda mutlaka eli sikinde, bize bakarak otuzbir çekiyor olmalıydı…

Kocam aklıma gelince daha da azdım, aldığım zevk daha da arttı. Hem arkamda beni koca yarağıyla siken erkeğime, hem gardropta bizi seyreden kocama ziyafet çekiyordum. Kocam duysun diye, arkamdakini daha da azdırayım diye inlemelerimin dozunu iyice arttırıyor, abartıyordum.

Sonunda zirveye vardım. Titremeye, kasılmaya başladım. Ben kasıldıkça içimde gidip gelen kalın aleti de sağıyordum. Oğlan da dayanamadı, bağırmaya başladı. O orgazm fırtınası arasında nasıl akıl edebildiysem bağırdım,

– “Çıkar… Çıkar çabuk… İçime attırma…”

Kahretsin… İçime boşalmasını istiyordum deli gibi, ama hamile kalmaktan da aynı derecede korkuyordum… Bundan sonra mutlaka önlem almalıydım. Hap, spiral, neyse… Yaşadığım zevki dibine kadar yaşamalıydım. Son anda içimden çıkması zevkimi yarım bırakıyordu.

Bağırmam üzerine aniden, ilk girişi gibi hızla, lap diye çıkardı içimden… Şişe mantarı çıkarken çıkan sesin aynısıydı. Amımda bir boşluk oluştu sanki… Yüzükoyun kendimi yatağa attım. Orgazm kasılmalarım hala devam ediyor, zevkimi arttırmak için bacaklarımı sımsıkı birleştirmiş, yatağın üstünde kıvranıp duruyordum.

Kapıcının amımdan yeni çıkmış, sularımdan ıslanmış kaygan sikini sıvazlarken çıkan şakırtıyı duydum. Amımda başlayan boşalmasını dışarıda eliyle devam ettiriyor, arkamda otuzbir çekiyordu. Sırtımda, belimde, kalçalarımda fışkıran döl damlalarının sıcaklığını duydum.

Kocam da gardrobun içinde boşalmış olmalıydı. Bu kadar da dayanamazdı çünkü, biliyordum. Mutlulukla gülümsedim.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

EP.7 day od the days

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

EP.7 day od the days
Daha çabuk yazardım sanıyordum ama olmadı… Bayram tatilinde herkes kendi işine bakarken organizasyon işi bana kalınca zar zor laptopumla özel zaman geçirebildim… Allahtan havalar bok gibi gidiyor da kimse eğlenemiyor… Sonunda beyim güneşi batıracak bir balık aktivitesine gittiği için (umarım öyledir) bölünmeden tek seferde yazıp bitirip gönderebilirim diye umuyorum…

Aynı senedeyiz; Mayıs başı gibi annem, zamanında babamların başladığı Bodrum’daki inşaatta bize ve yapılan villanın dekorasyonunun bokunu çıkartmak üzere yengemle birlikte deyim yerindeyse yanıma taşındı ve sosyal hayatım da bu şekilde söndü… Aynı anda konsept danışmanıyım, şoförüyüm, kızıyım, arkadaşı da olmamı sağlamaya çalışıyor… Yengem pek bu işlerden anlayacak rafine zevke sahip olmadığı için iki evi de biz döşüyoruz… Cep telefonu daha yeni o zamanlar, araç şarjı falan hiç yok ama annem yanında gezdirdiği yedek bataryaları söke taka günde 3 saat Bodrumdaki mimarın ofisiyle canlı yayın halinde; o taşçı bu masifçi, öteki sanat galerisi şu lambacı falan geziyoruz.. Şaka maka babamın gidişinden sonra sektöre yatay geçen annem bu işi iyi kotarmış, bok gibi para harcıyoruz… Ben daha hiç görmedim evi ama planlar üzerinden odamı seçiyorum; girişten bir alt katta, bahçeyle hemzemin, doğrudan Güllük körfezine ve güneşin doğuşuna bakıyor odam; önünde bin yıl geçse manzarayı kapatacak bir şey yapılma ihtimali yok… Ali güya çakallık yapıp erken davranmış ve benle aynı katta doğrudan havuza açılan odayı seçmiş çoktan; salak, sabaha kadar birileri yüzecek o havuzda, uyuyamazsın ki.. Neyse, 900km öteden odayı seçe seçe tefriş edip gönderiyorum eşyalarımı akşamdan akşama… Sonunda bitiyor.. Bir gece dışarı çıkarıp rakısını da içirdikten sonra yolluyorum annemi; çok zamanım yok, haftaya hep birlikte evi açmaya gideceğiz… Ha bu arada, annem geldiğinde ikinci akşam kızlarla birlikte çıkardık dışarı ama ne Seçil’i ne Hale’yi hiç gözü tutmadı ve bunu da hayvanlar gibi belli ettiği için bir daha bir araya da gelemedik kızlarla.. No-problem; İstanbul’da kalan 2-3 günümde birlikte ev partileri yapıp affettirdim kendimi, gitmeye hazırım…

Bir cumartesi günü sabahında çıktık yola… İki arabada (pardon yengemle 3) 6 kişi gidiyoruz; annemle Ali önde babamdan yadigar jipte gidiyorlar; yengem kendi çocuklarıyla kendi arabasında geliyor, ben tutturdum arabam da arabam diye, zaten o kadar çok kıyafet götürüyordum ki beni ve benim eşyamı alacak yer kalmamıştı annemin arabasında… Tempoyu annem kontrol eder halde yengemler arkasında ve süpürücü olarak da ben, arkada kalmam annem kaç sigara içtiğimi sayıp kafama kakmasın diye biraz da… yüzer metre arayla iki buçuk molayla gittik… Buçuk molamız da şu; 3 yıl önce hepimizin hayatını sonsuza kadar değiştiren yerde durduk, ağlandı edildi; geçelim buraları… Akşamüzeri güneş inmeye başladığında tepeden Bodrum; kavşakta sağa, daha yarım saate yakın yolumuz var… Neyse; içmimardan site bahçıvanına, güvenlikten kapıcıya herkes bizi bekliyor; hoş geldiniz beş gittiniz; annem zaten uzunca bir süre gitti geldi, çoğunu tanıyor; Ali , ben ve kuzenler herkesi ilk kez görüyoruz, yengem kendi evinin denizin dibinde olmasının sevinci yerine bizdeki manzaranın olmamasının kıskançlığını saklamaya çalışıyor vs.vs. Bu arada evler bahar başında teslim edildiği için epey bir insan gelmiş yerleşmiş, havuz başındaki yarı restoran, yarı bar az biraz da market şey de açılmış; bizim patırtımıza çıkıp tanışan amcalar teyzeler de ortalıkta; tabi onların evleri bizimkiler yanında kümes boyutunda olduğu için komşu teyzelerde de bi göz devirmeler falan; annem baktı insanlar olayı müze gezmesine çevirdiler, “yol yorgunuyuz” cümlesini gereğinden sık kullanıp kendiliğinden gitmelerini sağladı herkesin… Herkes odasına tabi… Aferin, güzel oda ve güzel eşya seçmişim… Önce son bir gayretle eşyaları taşıdım, sonra buz gibi duş ve yatakta tavana boş bakışlar.. Bir saat sonra verandada buluştuk kendiliğinden… Ali’yle ben aynı anda “ben İstanbul’a/Ankara’ya dönmicem” cümlesini kurduk ve yarıldık gülmekten… Aşağıdan buz gibi bira eşliğinde tavuk makarna falan söylendi; o kadar yolun üzerine birer tane de yemek arkasında içince acayip yorgunluk bastı; Bodrum’a gitmeyle başlayıp aşağıdaki barımsıya gidip biraz bakınmaya evrilen plandan bile vazgeçip doğru odama gittim sızdım… Ali muhtemelen bütün yol osura osura uyuduğu için aşağı indi tabi…

Ertesi sabah daha 06’da kıpkırmızı güneş odaya doğunca uyandım mecburen.. İlk planım panjurları kapatıp gerisin geri (o zaman götün götün diye bir tanım yok, olsaydı o olurdu) yatağa dönmekti ki baktım gayet dinç ve yorgunluğumu atmış şekilde uyanmışım… Önce evi keşfettim yalınayak, sonra bahçe, sonra havuz… Çok güzel yahu, dün akşam gördüğümden bile çok ama çok güzel… Tekrar üst kata mutfağa çıkıp kahve yapmak istedim ama aldığımız malzemelerin çoğu kutusuyla ait olduğu yere bırakılmış, daha epey işimiz var burayı ev haline getirmek için… Terliklerimi buldum valizden zar zor, giriş kapısındaki boy aynasından kendimi kontrol ettim, kısacık bir askılı ve daracık penye şort, sutyen zaten yok; sabah serinliği memelerimi belirginleştirmiş; annem görse kızar ama oldum olası erken uyanmayı sevmediği için problem yok… Sigaramı telefonumu anahtar ve cüzdanımı alıp bahçe kapısından sızdım dışarı; biraz da siteyi görelim…

Bizim evin yanında aynısından bir tane daha var ama bizden yarım boy aşağıda; sonra dik bir yokuş, bizim altımızda yengemlerinki ve onun da yarım boy altında onun aynısından… Sonrasına yokuş denemez, sol tarafta hafif eğimle vadiye yayılmış 50-60 tane Bordum evi; sağ tarafta yengemden sonra ev yok… Bitkiler yeni dikilmiş olduğu için ara ara çimler henüz çıkmamış, toprak görünüyor ama yine de her tarafta mor – lila – beyaz çiçekler… Güneş yükseldikçe ışık önce sarıya sonra beyaza dönmeye başladı; ben de etraftaki her duvar beyaz olduğu için yansıyan ışıktan gözümü açamamaya; evlerin sokaklarına girip amaçsızca gezmeye başladım… Arabalara bakıyorum; 34-34-35-06-16—06-34-34… geneli İstanbullu; plakalar DR – DR – AV – DR , (geneli doktor yani ki bunu annem söylemişti zaten, bir sürü profesör ev almış diye)… Havuz başını buldum sonunda… Bizim havuzla kıyaslayınca büyük tabi ama en fazla 4-5 kat büyük, biz orada 3 kişiyiz bunlar 300 kişi ? … şezlonglar gelişigüzel çekiştirilmiş, sağda solda kültablaları, boş şişeler, bir adet patlamış kusmuk (bunu nerde görsem tanırım, bir defasında banyoya yetişemeyip eve kusmuştum böyle aşağı doğru infilak kusması, birileri fazla kaçırmış yani).. Deniz kıyısına indim sonunda; T şeklinde uzunca bir iskele, henüz uç kısmının tahtaları yapılıyor, girilmesin diye masa gibi bir şey koymuşlar.. sağ taraf çakıl plaj, tam buraların plajı işte; solda ise acayip bir kumsal, belli ki doğal dğeil, bir yerlerden taşınmış o kum… deniz hemen derinleşiyor çünkü az ileride buradan öteye geçme şamandıraları var; sonrasında koyda aralıklarla sabit şamandıralara bağlanmış 5-6 tane motorlu kayık, muhtemelen site ahalisinin kayıkları… Az ileride de burada gecelemiş bir motoryatla yanında bir yelkenli.. Motoryatta yabancı bir kadın sofra hazırlıyor; selamlaştık… Biraz ileride bizim sitenin bittiği yerde betondan bir rampa var, rampaya geri geri yanaşmış bu Dubai’de falan çöl safarisinde arapların kullandığı kocaman bir jip.. Jipin arkasında bir romörk, onun üzerinde baştan kayık sandığım ama daha önce hiç görmediğim tipte gerçek motosiklet gibi kocaman bir jetski, iki çocuk aleti suya indirmeye çalışıyorlar, direksiyondakini görmüyorum ama romörkün yanında diğerine “gel gel hop” yapan çocuk yakışıklı baya… Yanlarına doğru istifimi bozmadan yürüdüm ister istemez.. Yakışıklıyla selamlaştık, ben onu o beni tepeden tırnağa süzdük daha doğrusu.. O sırada römork iyice suya girdi ve jetski yüzmeye başladı; yakışıklı direksiyondakine tamamdır işareti yapınca diğeri gazladı ve o ana kadar aynadan beni kesen çocuk da rampadan çıkıp otoparka doğru gözden kayboldu… Diğeri elinde tuttuğu iple sudaki aleti betonun kenarındaki halkaya bağladı ve doğrulup yanıma geldi… Bu sefer daha formel şekilde selamlaştık… İsmi Cenk; tenine bakılırsa 3-4 gündür burada çünkü omuzları kırmızıdan kahverengine dönmemiş daha… Çok yakışıklı; nasıl anlatayım, o zaman gördüğümde ilk aklıma gelen bu çocuğun New k**s On The Block grubundaki Joey’e inanılmaz benzediğiydi – ki dürüst olmak gerekirse bizim Cenk Joey’nin bir model de üstüydü fuckble skalasındaki yeri itibarı ile… Hafif esmer, gözleri açık yeşil… Kuzeninin bütün gece yol yapıp Bodruma sabah vardığını ve site için yollar zincirlenmeden skiyi suya indirmek için sahile geldiklerinden bahsetti… Ne tarafta oturduğumuzu sordu, tarif edince “A tam bizim çapraz üstümüzde yani; o zaman sen Ali’nin kardeşisin” dedi.. bu defa ben şaşırdım çünkü çapraz altımızdaki villa da özel tipti ve arsa sahiplerine yapılmıştı; o an ağzımdan buranın yerlisi mi olduklarına dair bir şey gevelemeye çalışırken “ o zaman siz köylü müsünüz?” gibi saçma ötesi bir söz çıktı; Cenk bu lafa tükürükler saçarak koptu tabi; yerin dibine geçtim, Allah da benim belamı versin yani… Ben lafı düzeltmeye daha doğrusu sıçtığımı sıvamaya çalışırken o da açıkladı kendince; tipik küçük Bodrum evi yazlıkları varmış önceden Turgutreis tarafında… Babaları bu taraflarda büyükçe bir ev bakınırken bizim arsa sahipleri de kendilerine gereksiz buldukları villayı satışa çıkartmışlar vs.vs. işte; Bodrumun köylüsü falan değiller yani kısaca…

(Buraya kadarını yazalı bir ay oluyor; devam…)
Biz muhabbet ederken motoryattaki bakımlı teyze bizi çağırıp kahve ikram etti; kendi dilinde “kokmuştur bir tarafınız şişer” gibisinden mırıldanarak… Piyango kahvelerimizi alıp kıyıdaki şezlonglardan birine oturduk.. Sigara ikram ettim, Cenk çakmağımı alıp benimkini de kendi yaktı türlü reverans esprileriyle… Bir erkek yeni tanıştığı kıza çaktırmadan ne kadar sarkarsa o kadar flörtöz havada konuşuyordu.. Ali’yle akşam tanışmışlar; kuzeni henüz gelmediği için Cenk millete biraz uzak duruyormuş; Ali de yeni olduğu için onun gibi davranınca tanıştıklarını falan anlattı… Sitede bizim yaş grubumuzda 15-20 kişi daha varmış, Ankaralılar kafaymış ama İstanbul tayfasının genelinin anasının babasının forsu parası üzerinden sidik yarıştırma aşamasını geçememiş tipler olduğundan falan bahsetti… Cenk Ankara’da Tıp okuyormuş; kuzeninin adı da Erdem’miş (Cenk & Erdem?? radyo programı gibi) o da ABD’de okuyormuş… Konuşmaları çok rahat, sarkıyor ama sarkmıyor da dedim ya; eser miktarda flört ve samimiyet.. Ama çok yakışıklı piç, bunun da bilincinde tabi.. O konuştukça bende bir bayram havası, sabah esintisi askılıdan içeri girince memelerim de sertleşti ve kumaşa sürttükçe neredeyse acımaya başladı falan… Tam o sırada “bana kahve yok mu” diye Erdem geldi.. Off.. Şaka mısın yahu.. Cenk tam bir Bond adayı İngiliz yakışıklısıydı, gibi Erdem de serseri yakışıklının sözlük anlamı resmen… Afro olmak üzere yolun yarısına gelememiş dibi koyu ucu açık renk saçlar, henüz kulağı geçememiş.. Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama resmen bal rengi gözleri ve burnunun etrafında sevimlilikten çok uzak seksapele çok daha yakın çiller falan… Cenk kısacık ve dar lacivert jilet gibi bir şortla yine dar ama V yaka tshirt giyerken; Erdem sörfçü tipi uzun çiçekli bir şort ve yine dökülen bir askılı giymiş; Cenk’in tek kulağında bir tane taş küpe; Erdem’in kulağının her yeri küpe ve boynunda biri deri biri de tespih gibi garip ama çok şık iki kolye (kehribarmış, sağlık sıhhat vs.)… Seç beğen at yatağa… Daha doğrusu ikisini de at yatağa… Cenk TRT spikerleri gibi düzgün bir Türkçe’yi çok akıllıca konuşuyor, buna karşın Erdem 2 yıldır yurtdışında yaşadığından az bir kırılma var Türkçesinde.. konuşması ara ara kelimenin karşılığını ararken “aaemmm..” şeklide kesiliyor.. Diyemiyorum ki “Yavrum senin istediğin yeter ki aaemm olsun, bak burada ellenmemişi var” ahahsahsha…

Bir saate yakın konuştuk sahilde; kıkırdadık, güldük; yatçı teyzenin mutfağını hayrata çevirdik, o da sağolsun istedikçe verdi hatta bir defa biz istemeden kalkıp kahve getirdi… Bu arada fark ettim ki Cenk kadar Erdem de kendi şeklinde benle flört ediyor açıkça… Ben tabi herkese mavi boncuk modundayım; bıraksalar “ben ikinize de okeyim, siz aranızda anlaşın” diye kavga ettireceğim… Hani yokluktan diyeceğim ama ikisi de öyle aç tipler değiller; daha çok bir tür kuzen rekabeti gibi kendi aralarında da şakalaşarak devam ettiriyorlar… Biraz buruldum açıkçası; iş bir noktaya gelip bir tanesine “bizimla değilsın” demek zorunda kalır mıyım diye… O arada telefonum çaldı, arayan annem, saat dokuza yaklaşmış, kahvaltıya çağırıyor… Birlikte yukarı yürüdük ve evlerimizin garaj yollarında ayrıldık, 1,5 saat sonra havuzda buluşacağız, sonra konuşuruz ne yapıp ne yapmayacağımızla ilgili…

Eve girdim, Ali uyanmış, annem uyanmış (doğal olarak), yengem ve çocukları da bizdeler, biri akranımız diğeri daha küçük sayılır 14-15 yaşında… Kahvaltıyı yuvarlayıp Ali’ye “T minus 15” uyarımı yaptım… Gayet yeterli 15dk, giyeceğim bir bikini ve şort yani değil mi… Değil işte; klas olayım, sexy olayım ama mal da olmayayım, güzel de olsun rahat da, göstersin ama vermesin falan gibi 16547 amacı birden gerçekleştirmek bir bikini için ağır bir sorumluluk ve sonunda hazır olup yukarı çıktığımda Ali ve Candan 20dk önce gitmişti (artık 15 + 20 + ne kadar bekledilerse yani, o kadar sürdü)… Aslında daha çabuk hazırlanabilirdim; bikinilerimi giyip çıkartırken aynada trans halinde kendime bakarken dalıp gitmelerim olmasaydı… Her dalışımda bir Cenk bir Erdem de bana dalıyordu resmen, ıslanıyordum durup dururken… Sonunda altı düz antrasit ve yarı açık; üstü ise bej zemin üzerine çiçekler olan üçgen bir kombin yaparak çıktım… Neden sonra fark ettim ki kombinin altı Cenk’e üstü Erdem’e uyuyordu (ah şu bilinçaltım)…

Havuza gittiğimde gerçekten de 15-20 gencin aileler ve çocuklardan uzakta bir köşeye doluştuklarını görüp o tarafa meylettim.. Ali orada, Cenk ve Erdem de tabi.. Bu üçü iyi arkadaş olmuş gibiler ve bütün diğer kızlar da bunların yörüngesine yerleşmişler.. Şöyle bir baktım… Orospu-1, orospu-2, orospu-3 ;-))) aaa! Sümbül! Orospu 3 bizim okuldan yarı samimi arkadaşım Sümbül çıkmasın mı!? Çıksın da bari ortamdaki bütün kızlar bana düşman olmasın böylece.. Yani tamam güzel sayılırlar ama ben de yanıyorum yani (bana öyle geliyor en azından).. Gerçi sadece bana öyle gelmiyor, sadece Cenk ve Erdem değil, Ali dahil gruptaki 6-7 erkeğin de hepsi ağzı açık izledi “gelişimi”…
Neyse, Sümbül önce benle arkadaş olmasının avantajını kullanarak diğer orospulardan sıyrılıp çekirdek kadroya iltica etti; sonra Cenk ve Erdem’in bana kombine ilgilisi fark edince zamanı gelince düşeni toplayana kadar ilgisini Ali’ye yöneltti – ki Ali de memnundu açıkçası bu armut piş durumdan…

Erdem arada kalkıyor, serseri işi çantasından çıkardığı bir CD’yle mekan işletmecisinin (Bahattin miydi neydi) yanına gidiyor, bir anda müzik değişiyor, benim İstanbul gecelerinden aşina olduğum ama diğer -sözde- sosyetenin bilmediği çok güzel şeyler doluyor kulaklarımıza…

İlk tam günüm akşama kadar deyim yerindeyse Cenk ile Erdem arasında basketbol topu gibi geçti, ama edilgen bir top değilim; sadece onlar paslaşmıyorlar, hatta onlar hiç paslaşmıyorlar ama ben ikisinin de gönlü kırılmasın diye kendimi dolaştırıyorum.. Cenk sahile gidip şnorkel yapmayı teklif edince bir saat onla gidip yüzdüm; daldığımızda boynuna sarılıp hiç hareket etmeden onun beni dip bucak gezdirmesine izin verdim; tabi bu sırada çaktırmadan birbirimizin vücutlarını da keşfettik bir tür oil-massage yapar gibi.. Dönüşte de Erdem burulmasın diye “beni skiyle gezdirsene” diye rica edip yarım saatten fazla tutunma adı altında Erdem’in vücudunu okşadım, karın kaslarını saydım neredeyse.. Erdem’se kendisinden beklenmeyen kuralcılığı yüzünden (sanırım USA’de yaşama olayı bu) illa can yeleği giydirdiği için benim göğüslerimi fazla keşfedemedi, bir ara iki kayalığın arasında suya atlayıp yüzdüğümüz 3-5 dk ve skisine ))) binmeme yardım ettiği kısım hariç…

Günün sonuna doğru site gençliğinin kast sistemi kurulmuştu; bir kere kraliçe kesinlikle bendim, hem sitenin sahibi sayılırım hem de iki kral da benim çevremde pervaneydi… Ali ve Sümbül çemberin içindeki grup, diğerleri de kendi içinde derecelenseler de bizim için diğerleri işte; Candan da öyle aradai… Dikkatimi çeken şeyse gün boyunca ne Cenk ne Erdem benle değillerse kimseyle değillerdi; biri taktı walkman dinledi, diğeri gitti müzikle yemekle uğraştı… Ama açık açık ikisi de “ya Burcu ya da kimse” modundaydı – ki bunun ne kadar götümü kaldıran bir şey olduğunu tahmin edemezsiniz, yıllar sonra bir filmde ters mantığını görmüştüm bu yaklaşımın; en güzel dişi için savaşıp kaybetmenin sonu hayvanlardaki gibi 2nd best ile (kimse artık o) bitmiyor; tamamen göt gibi ortada kalıyorsunuz o tercihi bir kere yaptığınız için; şansınız varsa sondan 3. falan kalıyor elinizde, o da şansınız varsa… Neyse geçelim bu sosyopsikolojik analizleri…

Akşama doğru Cenk’le Erdem bir sürpriz daha çıkardılar… Bunların Bodrum limanında bir tekneleri mi ne varmış; sitenin önünün müsait olduğuna karar vermişler ve onu alıp onlar İstanbul’a ve USA’e dönene kadar durması için buraya getireceklermiş; yoksa Bodrum’a her defasında 45dk gidip gelmek zor olurmuş vs.vs. ertesi gün de hep birlikte gezmeye gidelimmiş… Bunu tam ben eve gidip biraz yatıp dinlenmek istediğimi söylediğimde çıkardılar ve doğal olarak onları Bodrum’a arabayla götürüp sonra yalnız dönme işi de Ali’ye kaldı.. Böyle olunca Sümbül hemen zıpladı “ben de geleyim tek başına dönme” diye… Bütün gün kendimi düşünürken fark edememiştim ama Sümbül’le Ali de epey yol almış gibiydiler; sanırım Sümbül böyle bir hamlenin kendisi için orta vadede de iyi olacağını düşünmüştü (kaltakkk!)… Ali’yi kenara çektim ve benim arabanın anahtarını verip “dönüşte bir yere çekmek istersen bagajda 3-5 kutu bira olması lazım” diye kıçına bir şaplak atıp gülümsedim.. Ali de güldü ve “ sen de bir karar ver artık istersen; ikisine de boncuk saçıyorsun, boku çıkacak bak” diye uyardı gülerek… Doğru söylüyordu; bir seçim yapmam gerektiğini biliyordum ama hiç de seçim yapma modunda başlamamıştı ki bu iş…

Odama gittim, kendimi duşun altına attım… gün boyunca içtiğim 4-5 bira sarhoş etmeye yetmemişti ama güneş ve rüzgarla birleşince tatlı bir sersemlik vermişti… Buz gibi su omuzlarımdan memelerime, oradan karnıma ve apış arama akarken her yerimde dört el geziniyor gibiydi; duştan çıkıp yarım yamalak kurulandıktan sonra yatağa attım kendimi… Her zamanki yatış şeklimde bir yastık kafamın altında, bir yastık da bacaklarımın arasında şeklide döndüm arkamı dışarıya… Cenk ve Erdem duştayken üzerimden akan su olmuşlardı, kurulanırken vücudumda gezen havlu, şimdi de ıslaklığıma bastırdığım yastık… Ayıramıyordum ve öyle ki ayırmak da istemiyordum ikisini birbirinden… Hayalimde bile bir aradaydılar.. Cenk memelerimi ısıra ısıra yalarken Erdem’i apış aramda bacaklarımla hapsediyordum; ben Erdem’in kucağında sürtünerek aşağı giderken Cenk saçlarımdan tutup kendine çevirip dilini boğazıma sokuyordu; Cenk içimdeydi, Erdem de içimdeydi; tek bi vücut gibi sevişiyordum ikisiyle de… O şekilde ellerimle kendime hiç dokunmadan sadece yastığa sürtünerek inanılmaz bir boşalmayla paralize oldum ve doğrudan uykuya yatay geçiş yaptım…
(Kısa yazamıyorum; uzun yazınca da yazı bitmiyor abv… başlayalı 3. Aya girdiğimiz ve toplamda 3 günü anlatacağım anımızın son bölümü olmasını umarak buyrun efendim; iyi okumalar..)

Uyandığımda uzaktan annemin beni çağıran sesini duydum; hava kararmıştı, yengemler yine bizdeydi ve sofra kuruluyordu yukarıda… akşam esintisi doluyordu odama ve ben de bir pikenin altında çırılçıplaktım… Kararımı vermiştim, kararım hiçbir karar vermemekti; nasıl olsa biri çekilecekti iş uzadıkça ve buna sebep olan ben olmak istemiyordum… Mutlu şekilde yukarı çıktım; annem “ışıldıyorsun resmen kız” diye takıldı; gittim yanaklarından öptüm; Ali verandadaki kanepe salıncakta bir kitaba dalmıştı, gittim kucağına yattım, başımı göğsüne yasladım… kitabı bırakıp saçımla oynamaya başladı.. Mis gibi kokuyordu ve ben de tamamen kardeşçe kokluyordum, o da duştan yeni çıkmış gibiydi ve aklıma Sümbül’le oldukları geldi birden, masum kardeşten piç kardeşe döndüm hemen:
– Nasıl geçti?
– Ne nasıl geçti?
– Sümbülle dönüş?
– Ha… İyiii…
– Ne iyi olum.. Korundun mu?
– )))) saçmalama lan )))
– Yapmadınız mı?
– Sana ne ya? Anneee! Kızını alır mısın başımdan!
– Ya hadi söylesene…
– Ya tamamen yapmadık, biraz yiyiştik arabada… Tam operasyona başlayacakken frene bastı “arabalar geçiyor arkamızdan” falan diye… Çok rahat değildi kız… Senin biralar geldi aklıma bir tane içsin rahatlasın diye; onları aldım bagajdan ama sıcaktan içilecek gibi değildi, daha çok çay gibiydi hatta çıkardım getirdim dolaba koydum…
– E bıraktı mı yani seni öyle?
– Yok bırakmadı; eliyle halletti..
– Lan arabamı batırmadın dimi??
– )))) Yok yav son kısmını ağzıyla yaptı, dışarı giden bir şey yok yani…
– )))) İyi bakalım…
– Sen ne karar verdin?
– Karar vermemeye karar verdim…
– E ne olacak?
– Ne bileyim Ali ya… Onlar karar versin, damat seçmiyoruz ya..
– Sonuçta summer-love diyorsun, Bodrumda olan Bodrumda kalacak…
– Aynen.. Onlar n’aptı getirdiler mi kayığı?
– Kayık derken ))) koya bi baksana?
Kafamı kaldırıp sitenin sahiline baktım… Ohaa!!! Kayık dedikleri şey neredeyse 20 metrelik kocaman bir gulet (yani kafamda küçük sürat motoru gibi bir şey hayal ettiğimden o an öyle geldi bana)… Upuzun bir direği var, tepesinde lamba yanıyor; alacakaranlıkta detayları seçilmiyor ama çok güzel kuğu gibi bir şey (adı da …. swan’dı hatta)…
– Çok güzelmiş lan.. Anneme söylesene biz de alalım böyle bişey…
– Hasta oldu zaten görünce ama ben bunlardan istemiyorum, okulun yelken takımında fiber olanları var ondan aldırıcam biraz daha küçük bundan… Zaten annemle Erdem’in babası tanışmışlar; annem çok güzelmiş falan deyince herif de ….. hanım ne zaman isterseniz görev bilirim falan demiş, kart zampara )))) annem de o zaten bizim de teknemiz sayılır falan diyor )))
– Yarın bununla mı çıkacağız biz şimdi?
– Evet.. Ama Cenk herkesi istemiyor; birkaç isim saydı o İstanbullu artist elemanlarla yanlarındaki karılar (Ali de saydı da hatırlamıyorum şimdi), onları almayacağız; 12-13 kişi gideceğiz o kadar kişi kapasitesi varmış teknenin…
– Aman iyi, zaten pek sevemedim onları; hem 20 kişinin hepsi her şeyi hep beraber yapamaz..

Dedim ve yemeğe oturduk… Yemekten sonra aşağıda barda buluştu herkes… Benim cosy tarzım (o zaman bunun adının bu olduğunu da bilmiyordum gerçi) ortama uygundu, sonuçta burası bir yazlık sitenin barı, hatta bar da denemez, gündüz patates kızartması makarna falan aldığın tezgahta gece sexonthebeach yapıyorlar yani… Enteresan şekilde Cenk’in ertesi günkü geziden dışladığı kızlar sanki düğüne gider gibi geldiler, yanlarındaki çocuklar da öyle, kot pantolonlar gömlekler falan.. Sümbül ve 1-2 kafa hatunla artık paylaşılmış erkekleri de bize daha yakındı tarz olarak (tam bir vurur yüze ifadesi hali yani)… Bizim tarzımız “sitede kalıyoruz”, kokoşların tarzı da “Bodrum’a gidiyoruz” diye bağırdığı için konuşmaya bile gerek kalmadı ve birer biradan sonra ekip kendiliğinden ikiye ayrıldı…
Havuz başında bir saat kadar vakit geçirdik ve biraları götürdük… Sonrasında anne-baba tayfası inince biz de Erdem de Bahattin abiden garson çocukla iki kasa birayı aşağıda sahildeki su dolabına taşıtmasını ve hesabı da bize yazmasını istedi; hep beraber sahile geçtik… Güzel bir ilk gece (benim için) geçti; sabahtan beri bir arada olsak da aslında kimse kimseyi doğru dürüst tanımıyordu, bütün ÜNV’ler benzer tarihlerde tatil olduğundan herkes siteye yeni gelmiş sayılırdı ve birbirimizin isimlerinden başka çok da bir şey bilmiyorduk… Cenk’in liderliğinde herkes kısaca kendini anlattı önce… grup ufaldığı için samimiyet çoğalmıştı ve sorular, cevaplar, karşı sorular derken biraların da etkisiyle bir iki saat sonra kendimizi cesaret kısmı olmayan bir doğruluk-cesaret oyununda bulmuştuk.. Tek fark şişe falan çevrilmiyor, genelde Cenk veya Erdem sorguyu başkasına yöneltene kadar hedefteki kişinin içini dışına çıkartıyorduk… Tabi genelde ben inisiyatif alıp silahları bu ikisine çeviriyordum arada… O sırada Ali ve Sümbül sadece benim fark ettiğimi sandığım şekilde birbirlerine dokunuyorlardı – ki bir süre sonra “biz biraz yürüyelim hava alalım” diye kalkıp dibe doğru gittiler; tabi arkalarından atılan “ biz ne soluyoruz burada, siyanür mü?” lafına da hayvan gibi güldük… 20 dk sonra geldiler zaten pespembe yanaklarla; Ali göz kırptı, istediğini almıştı sonunda…

Saat 00:00 olduğunda bahçe ve plaj aydınlatması kapandı ve ondan sonraki kısa dönemde de ben daha rahat hareket ettim; bir Cenk’in kucağına yatıyorum, Cenk başımı Erdem de bacaklarımı okşuyor belli etmeden; bir öteki tarafa dönüyorum, Cenk’in elini kıçımca hissederken Erdem omzumla karışık memelerimin üzerinde dolaştırıyor parmaklarını… Epey bi bira içip kafayı bulmuştum; hatta arada isteğim üzerine Cenk bara gidip bir şişe sert SOB yaptırmıştı, onun da yarıya yakınını ben içmiştim sahibi olaraktan… Tam artık “kafamdan çöp çekeyim ve kim çıkarsa onu çalılıklara götürüp kendimi bir güzel siktireyim” diye düşünürken Cenk kalkıp “hadi bakalım herkes yatsın dinlensin, yarın büyük gün(!); sabah 09.00’da kim sahildeyse onlarla kalkar bu gemi” dedi ve geceyi bitirdi… Her ikisinde bu “çok da önemli değil aslında sex falan” yaklaşımı vardı; bazen çekici geliyordu bu tavır, bazen de uyuz oluyordum.. O anda feci uyuz olmuştum ve sırf bunun gıcıklığına Erdem’e dönüp onu eve falan atacakken verilen emre ilk o uydu ve yerinden doğrulup şişeleri toplayıp çöp variline yürümeye başladı… Ali de zaten bir günde iki defa seviştiği için eve gitmeye oldukça razı görünüyordu; keza Sümbül de… Artık ben de millete uydum ve kuzu kuzu yukarı yürüdüm; kuzenlerden intikamımı da onların yanında değil, yolun yarısına kadar Ali-Sümbül çiftine üçüncü, sonra da Ali’nin damı olarak sarılıp yürüyerek aldım (kendimce aldım yani güya, yine sallamadılar tabi)… Evde verandaya uzanıp Ali’ye Sümbül skorunu en ince ayrıntısına kadar anlattırdım fısıltıyla ve o gazla odama gidip kendimi tatmin etmek istesem de; duş bile alamadan yatağa devrilip sızdım… (olmadı ya, yine bitiremedim yazıyı… yazdıkça başka detaylar hatırlıyorum ve onları yazmazsam olmazmış gibi geliyor… Bakalım devamını ne zamana yazacağım)..

Nerede kalmıştık; sabah yine güneş röntgen ışını gibi her yerime girince zorlukla açtım gözümü.. Sanki hiç ara vermeden sabaha kadar içmişim de yarım saat sızmışım gibi hissediyordum kendimi.. Bu defa önce panjuru indirdim; sonra çantamdan zorlukla bir tane alcaseltzer muadili çıkarıp “asla içmeyin” dedikleri musluk suyuyla götürdüm ve yatağa döndüm… İçimden de dua ediyorum “alla’m n’olur ayılayım, günüm bok olmasın”… 1-1,5 saat falan daha uyuduğumda Ali’nin alarmı ikimizi birden uyandırdı.. Çok az iyileşmiş olsam da kafam hala balon gibiydi.. Kimseye çaktırmamaya çalışarak kahvaltıya çıktım; Ali durumumu soru, iyiyim dedim, daha iyi olurum… Saat 08:30’u geçince hemen odama indim, kumaş çantama üzerimdekine ilave birkaç takım bikini ve havlu, güneş kremi, discman falan tıkıştırıp yukarı çıktım ve Ali’ye bağırmaya başladım haddiiiiii! diye… Biliyordum ki bizim cool ikili harbiden saat 0900’da kim varsa onla çıkarlar denize…

Sahile indiğimizde ekip çoktan tamamdı; beni ilk Cenk gördü ve Jack Nicholson gözlüklerinin arkasındaki inanılmaz sırıtışıyla geldi yanıma; “günaydın prenses, çok mu içirdik sana akşam” diye her iki dudağımdan (yani yanaktan denemez buna, dudaklarımın sağ ve sol yanından) öptü beni titreterek… Ondan ayrılıp diğerlerine doğru yürüdüğümde de biraları bota yükleyen Erdem geldi bu defa yanıma; kolunu belime atar gibi kalçamdan kavrayıp kendine çekti ve boynuma bol koklamalı ve çok ıslak bir tek öpücük kondurdu “smrsfmsff” şeklinde içine çekerek beni… Ona da ayrı eridim tabi…

Her defasında 4 kişi 3-4 posta halinde tekneye nakil işleri de yapıldı ve demiri alıp çıktık yola… Dümende Cenk vardı; demir alınırken Erdem’in yanına baş tarafa gittim; çapa yerine oturunca beni kayığın önündeki (onlar kayık diyorlardı bindiğimiz gemiye) uzun sopamsı şeye çıkardı; sağında solunda teller ve altında da hamak gibi bir şey vardı ama yine de düşmeyeyim diye kollarımın altından karnım göğsüm karışık sıkıca tuttu beni.. Ben de kendimi tamamen Erdem’e yasladım ve meşhur Leonardo-Kate sahnesini film daha yokken yapmış bulunduk böylece ))))) Yani yanlış hatırlamıyorsam daha yoktu, öyle bir geyik dönmedi çünkü…

Bir süre sonra sabah kahveleri için kıç tarafa geri döndük… Cenk biraz kıskanmış mıydı yoksa ben mi bari biraz olsun kıskanmış olmasını istediğimden bana öyle geldi; tam anlamadım ama dümene Cenk’in yanına gittim kahvemi alıp… Cenk beni dümenci koltuğuna oturttu, tekne ahşap olmasına rağmen koltuk uçak koltuğu ile bar sandalyesi karışımı birşeydi.. Böyle yüksek ama arkaya dayanma yeri varla yok arası, oturmaktan çok kıçını dayıyorsun ama o an 1.90’lık iki deveye göre ayarlı olduğundan ben üstüne sıçrayıp tünemek zorunda kaldım.. Tabi Cenk de hemen var olmayan sırt dayaması olarak yapıştı arkama.. Bak bu otopilot, şu derinlik göstergesi.. ekrandaki 270 gittiğimiz yön, sağa azıcık çevir bak (kollarımı uygun açıya getirme ayağına memelerimi tutmalar falan tabi) 285 oldu.. Şimdi terse çevir, hah 270’de bırak düğmeye bas.. tamamdır kendi gider artık…

Öyle öyle epey bir yol gittik; kahveler yerini biraya bıraktı, ben çivi çiviyi söksün diye hızlı hızlı iki tane yuvarladım; kızlar ve hatta birkaç erkek ön tarafa ve tavan mıdır işte oraya yayıldık ikişerli gruplar halinde.. Tekne güya 12 kişilikti ama 20 tane falan minder vardı güneşlenmek için, o an aslında kapasite derdi olmadığını, sadece istediklerini çağırdıklarına emin oldum bu geziye… 10.30 gibi bir küçük ada’msının dalga almayan tarafına yanaştık; demir suya, bir de Erdem arkadan yüzerek gidip bir kayaya kalınca bir ip bağladı (şu an bu işlemin koltuk alma olduğunu biliyorum ama o zaman bilmiyordum, o yüzden gerçekçi fon olsun böyle yazıyorum; yoksa bugün kendim bile yanaşırım yani hahaayyt!) ve döndü.. Motor susunca bir dinginlik oldu ki anlatamam, bir saattir inanılmaz kafamızı skiyormuş biz farkında olmadan… Çok kısa zaman sonra da Erdem müzik işine el attı ve ana uygun mistik bir müzik doldurdu ortamı… Herkes aynı anda kendini buz gibi suya bıraktı…Ali ve Sümbül karaya çıkıp adacıkta gezmeye çalıştılar ama çıplak ayakla pek başarılı olamadılar.. Ben bir süre sonra Cenk’in peşinden sudan çıktım; telefonla konuşan Cenk’ten işaretle bir bira daha istedim; koca bir dolabı açıp işaretle karşılığında öpücük istediğini belirtti ve aldı da; ben de kutuyu alıp yeniden terasımsıya tırmandım ve uzandım sere-serpe…

Bu sırada Erdem bitti yanımda; güneş yakmaya başlamıştı ve bir elimde bira diğer elimde sigara olduğundan “bana yağ sürer misin” dedim çantamı işaret ederek… “Süreyim ama önce seni düzgün kurulamamamız lazım” dedi kuralcı ama tatlı gıcıklığıyla… Yandan kimin olduğunu bilmediğim bir havluyu aldı… boynumdan başlayarak nazikçe gezdirmeye başladı vücudumda… Memelerimi gereğinden fazla ama son derece etkili şekilde yoğurup bir de “bunlar çok su tutuyor, tenin yağı emmeden damlarsa işe yaramaz” diye göz kırpıp gülümsedi… meme uçlarım sertleştiğinde sanki işin bir parçasıymış gibi onları da havlunun üzerinden iki parmağının arasına aldı ve güzelce istasyon ayarı yaptı ))) bu arada aşağı inerken karnımı da hiç ihmal etmedi, hafiften azmaya başlamıştım ve parmaklarını bikinimin altında hissetmek istiyordum bir an önce; bir taraftan okşuyor ama bir taraftan da gerçekten kuruluyordu… Zaten bu sakinlik hali her ikisinde birbirine benzeyen tek şeydi ve karşı taraf için (ben) son derece kudurtucuydu… Sonunda havluyla karışık bikinimin alt kısmına yani amıma geldi… belli belirsiz kurulayıp her iki elinin başparmağını tüylerimin tam üzerinde gezdirmeye başladı… Beklediğimden daha kısa sürede aşağı devam edeceğini zannedip “altı da çok su tutuyor” diye gaz verdim deyim yerindeyse.. Bu işaretimi de gülümseyerek karşıladı ve “bir kontrol edelim madem” diye iki başparmağını bikinimin yanlarından içeri sokuverdi… O an neredeyse bağıracaktım zevkten; parmakları tüylerimin üzerinde geziniyor, arada sırayla ereksiyon halindeki klitorisimi de okşuyordu… Belim kendiliğinden havaya kalkmaya başlamıştı, daha derine gidebilsin diye kalçam da… o sırada bir parmağı amımın sırılsıklam olmuş yerine denk geldi ve içeri doğru kayıverdi… Hmmm! Yapıp “bu ıslaklığı havluyla kurutamayız, onla sonra ilgilenmek gerek” diye gülümsedi ve aşağı doğru devam etti.. bacaklarımı biraz araladı, teker teker baldırlarımı havluyla silerken baş parmağını amımın üzerine, işaret parmağının yan tarafını da yarığımın içine dayıyordu… Ama cool olduğu için orada da durmayıp aşağı doğru devam etti ve ayaklarımı da bitirip havluyu bir kenara attı… Yağı açtı, avcuna bir miktar döktü, kapağını kapattı, bir yana koydu ve önce bir ayağımı aldı avuçlarının arasına… Yaptığı iş yağlamak değil düpedüz masajdı ve çok iyi biliyordu masajı… Ayağımdaki erojen bölgeleri keşfettim kısa sürede… Aynı şeyi diğer ayağıma da yaptı; sonra yavaş yavaş yukarı doğru çıkmaya başladı; kasıklarımla karışık yaptığı üst bacak yağlaması sırasında zevkten ölecek gibi oldum; inanılmaz acıkmıştım ve kimse umurumda değildi; bir an evvel yemek istiyordum, hemen oracıkta… bacaklarım bittiğinde onları iki yana açtı, arasına öyle bir yerleşti ki o da hemen şortundan çıkartıp bikinimi sıyırıp oracıkta içime sokacak diye umuda bile kapıldım bir an… Yapmadı tabi… Avcuna yeniden yağ döküp karnımı kavurmaya başladı bu defa… bu arada vücuduma da iltifatlar ediyordu, sporcu bedenim olduğundan falan bahsediyordu.. Kafam uğulduyordu çünkü demir gibi sertleşmiş Erdem her defasında amıma baskı yapıyordu… Bir posta daha yağ aldı eline ve omuzlarıma sürdü uzanarak.. O uzanınca içime girecek gibi oldu neredeyse, ben de kendimi ona bastırmaya başladım istemsizce… Ellerinde kalan son yağı da bikinimin altından memelerime sürmeye başladı… Kudurmuştum o an… ister görsünler, ister videoya çeksinler; hemen orada bu işi yapmak istiyordum… Ellerinden birini mememden çektiğinde elini tuttum ve amıma götürdüm… Ona yolunu gösterip sikine yapıştım iştahla… kocaman olmuştu ama daha önemlisi demir gibi sertti o da… “Bunu… burada… yapamayız..” gibi bir şeyler mırıldandı ama eli amıma değdiğinde ben geri dönülmez yola girmiştim zaten… bir parmağını içime soktuğunu fark ettim ama canım yanmadı, zaten kaymıştım artık ve bekaretimi parmakla mı sikle mi yarakla mı demir çubukla mı kaybettiğimin de o an hiç önemi yoktu… aceleyle elimi şortunun içine soktum ama daha Erdem’i elime alır almaz da boşalmaya başladım…

kendime geldiğimde yan yatıyordum ve tepemde Erdem de bana gülümsüyordu… “Bacaklarını o kadar kastın ki bakiresin sandım” dedi gülerek.. O an “ e eveet bakireyim” diyecektim ama bunu bir engel olarak görmesinden korkup kelimeleri ağzımdan çıkarken zorlukla yakalayıp yuttum… O anda aşağıdan “kuzen koltuk alınacak” diye Cenk bağırdı.. Erdem de tamaamm! Diye ayağa kalkıp herhangi bir adım atarmış gibi basitçe teknenin en tepesinden balıklama atladı suya ve kıyıya yüzmeye başladı… kısa süre sonra millet geldi ve yelken direğinin altındaki güneşlenme minderlerine kuruldu… Ben üstte kraliçe arı olarak tek başımaydım ve yüzükoyun yatmış, yeni yeni kendime geliyordum… Motor çalıştı… Irgatın sesi ve zincirin şakırdaması duyuldu, sonra gaz açıldı ve gitmeye başladık… Zinciri Cenk almış olmalı ki kısa süre sonra yanıma geldi; omzuma bir öpücük kondurup bir isteğim olup olmadığını sordu… “Birer bira ve sırtımın yağlanmasını istiyorum” diye cevap verdim… puff! Diye yok oldu ve 10sn sonra siparişlerimle birlikte yanımda bitti… bira kutusunu açıp başucuma koydu, yanıma yüzükoyun uzandı az önce yaşadığım orgazm yüzünden boncuk boncuk terlemiştim ve nefes alışım daha düzene girmemişti bile.. dirseklerimin üzerine doğruldum.. Gözlerinin içine bakarak gülümsedim, o da o güzel gülümsemesini tattırdı bana… 1dk önce hayatımın erkeği Erdem’di, şimdi ise yok olmuştu resmen, her yerim Cenk’le dolmuştu… Böyle bir etkisi vardı ikisinin de üzerimde… Konuşmaya başladık:
– N’oldu niye dağıldın böyle… iyi misin?
– Yok ya iyiyim… Erdem… yağ sürdü de…
– Heheh.. epey yağ sürmüş o zaman…
– )))
– E sırtına da ben süreyim o zaman…
– Dur biraz yüzünü göreyim, sonra sür.. (bir sigara yaktı ve ağzıma verdi)
– Hoşlanıyor senden…
– Ben de ondan… hem de çok…
– …(buruldu sanki farkında bile olmadan)
– Ama senden de… en az ondan hoşlandığım kadar…
– Farkındaydım zaten.. Erdem de farkındadır…E n’apacaksın? Kimi seçeceksin..?
– Seçmeyeceğim…
– Ne demek o?
– Ben seçmeyeceğim… Öyle karar verdim…
– E kim seçecek?
– Siz seçeceksiniz…
– Neden biz?
– Çünkü ikiniz de farklı yerlerime dokunuyorsunuz… (o sırada Cenk kıçımı okşuyor) ve ben ikisinden de ikinizden de vazgeçmek istemiyorum…
– Evet, o memelerine dokundu ben de popona ahahah..
– ))) pisleşme yav.. (kalkıp bacaklarıma oturdu ve hem yağlayıp hem okşarken konuşmaya devam ettik)..
– Peki ya biz de seçmek istemezsek, yani kimiz de vazgeçmezsek..?
– Bilmem… böyle devam eder işte… (bu sırada Cenk’in iki parmağı birden arkadan bikinimin içine sızdı)
– Nasıl olacak ki böyle..?
– Bilmem.. bak, az önce Erdem’leyken az kaldı şeyini şortundan çıkarıp zorla içime sokacaktım, tam o sırada birden boşalmasam emin ol yapardım da.. Şimdi ise senin aşağıdan millet görecekken bikinimi yana çekip içime girmeni, buracıkta denizin üzerinde bekaretimi bozmanı herşeyden çok istiyorum (NE DEDİM BENN!!!)
– Piuuvvv! (ellerini çekti refleks gibi…) Nasıl ya? Sen bakire misin? Nasıl ya!?! Hiç mi??
– Öhü… Yani birşeyler yaşadım tabi ama bir türlü sonuna kadar gitmedim.. Biliyorsun kısmen zaten; tam ergenlikte babamların kazası falan; biraz geciktirdi bu tip şeyleri yaşamamı…
– Peki üniversite?? Koca sene GSF’de o kadar çocuklar, hocalar, artistler..?
– Ya olmadı işte… Gereksiz bir defans yaptığımdan falan da değil, kısmet değilmiş…
– Kısmet bugüneymiş yani ahahahah..
– Ahahahs)))))))
– Ben o seçimi zaten yapamazdım ama artık kesinlikle geri adım atmam… (parmakları yeniden amımın ve götümün üzerinde yerini aldı, bu defa daha temkinli) Sen seçmiyorsan ben de seçmiyorum…
– Neden? Kızlığımı bozmak için mi?
– Evet yani… Aslında evet ve hayır… Evet, seninle sevişmek çok muhteşem olacaktır, ama senin bunu ilk yaşadığın an orada olmak, yani seni… yani…
– Yani?
– Yani bak açık konuşayım kusura bakma; seni “sikmenin” muhteşemliği yanında, hatta bundan çok, bir de senin gibi bir kız ilk defa sikilirken orada olup buna şahit olma, gözlerinin içine bakma ve senin o duyguyu tadışını seyretme fırsatı ancak o kişi olmakla mümkün… yani asıl kaçırmak istemediğim şey sanki o artık… Çünkü seni yanlış değerlendirmişim, sen erkekleri siken kızlar gibi davranıyorsun; baksana sitede ikimiz dışındaki o artistler falan resmen korkuyor senden; o yüzden acayip büyük bir sürpriz oldu bu; sıradan bir bakire kız hevesi değil yani..
– Hmmm…

Tam o sırada aşağıdan Erdem bağırdı… Ceeeennkk! Çift üçgen şamandıra ne demekti…? Cenk yaşadığı andan zorlukla sıyrılıp ufka baktı.. Gerçekten önümüzde 100 metre kadar ilerimizde sarı bir şamandıra vardı, üzerinde iki tane siyah şekil vardı… “Hay skicem kardinal (kardinal mi piskopos mu ne) yanlış dönecek kayalara çıkıcaz” diye söylenip terastan aşağı zıpladı tek hamlede ve 10 sn sonra sağa (sancak eheheh) sert bir dönüş yaptık… Sağımdan geç demekmiş herhalde…

Vakit öğlene yaklaşmıştı; Erdem ve Ali Sümbül ve diğer kızları organize ederek mutfağa (artık ona ne kadar mutfak denirse) soktular; birileri salata yapıyor, birisi makarna haşlıyor, et falan da kızartıyorlar işte sosis köfte vs… Ben de aşağı indim ve gölgedeki U şeklinde döşeğe (bagança mı ne) yayıldım.. Prenses olduğum için ne kimse bir işin ucundan tutturmaya çalışıyor, ne de zaten benim niyetim var öyle bir şeye… Sıkıldım ve dikildim yattığım yerden; teknenin kıç tarafında uzun bir iskelemsi şey uzanıyordu arkaya doğru, altında da bot asılıydı, jetski de suda iple bağlı geliyordu peşimizden… oraya çıktım biraz dümen suyumuzu seyrettim.. Sonra orada yatmak iyi bir fikir gibi geldi, yattım ama terse eğimli olduğundan çok rahat olmadı, düşecek gibi oldum… Tırsıp tekrar dikildim yerimde, biramdan koca bir yudum aldım, yüzüm tekneye bakar şekilde bağdaş kurdum.. Yağlı vücudum orada esen rüzgardan diken diken olmuştu, bikinimin yanlarından kasıklarımın gerildiğini ve amımın da hiç olmadığı kadar şişik olduğunu, çok az bir sıvının astarı tarafından da emilemeyip antrasit bikinimin rengini siyaha çeviren bir nokta bıraktığını falan gördüm.. Kendimi inceledim böyle bir süre… Neden sonra birinin de beni izlediği gibi bir hisse kapılıp kafamı kaldırdığımda dümendeki Cenk’le gözgöze geldik… Gözleriyle kukumu işaret ederek çok istediğini belirtircesine alt dudaklarını ısırdı çaktırmadan; utanıp eğdim kafamı, ben de çok istiyordum… onları…!!!

Bir süre sonra kızlar sofrayı kurmaya başladılar; Cenk teknenin hızını azaltıp otopilota aldı, uzakta hayal meyal görülen bir adaya gidiyorduk bu sefer… Etrafı kolaçan etti ve “kimsecikler yok, böyle gider kendi kendine” dedi ve masaya geldi; zaten o yıllarda Bodrum’un karası da denizi de henüz boş sayılırdı… Herkes toplandı masa başında; bolca bira eşliğinde yemekler yendi, şakalaşıldı.. Sağımda Cenk solumda Erdem vardı ve her an bazen biri bazen ikisi birden çok çaktırmadan okşuyordu bedenimi… Bense iki elim de masanın üzerinde şekilde hem anın keyfini çıkarıyor, hem de biraları ardı ardına yutuyordum…

Saat daha henüz öğle olmuştu ama zaten tam ayılamadan güne başladığımdan da olsa gerek çakırlıkla sarhoşluk arasındaki o ince çizginin her iki tarafına gider-gelir şekildeydim… Kendimi gitgide daha halsiz gibi hissediyordum, ürpermekle üşümek arasındaydım – ki aslında bir yandan da yanıyordum… Başka zaman olsa düpedüz hastayım der çekilirdim ama bugün olamazdı yani öyle bir şey; kendim dahil kimseye çaktırmamaya çalıştığım şey de güneş ve bira tarafından acayip çarpılmış olduğumdu aslında…

Yemek bitip sofra toplanana kadar o adaya da vardı tekne yavaş yavaş… Uzaktan görüldüğü gibi kıç kadar kayalık falan değildi, U şeklinde bir de sahili olan kocaman bir adaydı ve tepesinin bir tarafında da kendiliğinden yıkılmakla yıkılmamak arasında kararsız kalmış taş bir bina vardı, işlemelerinden klişe olduğu anlaşılıyordu uzaktan.. Cenk biraz anlattı ortalığa, yukarıda çok eski bir manastır varmış, avlusunda bir taş çeşme mi kuyu mu ne, ona elini sürüp kuyuya saçından birkaç tel atanın dileği gerçek olurmuş vs. vs. salakça bir efsane işte… Tabi herkes “gidelim” oldu; ben kendimi iyi hissetmediğimi teknede kalacağımı söyledim; Erdem “ben fakındayım seni güneş çarptı” dedi… O da benle kalmaya karar verdi; tabi o kalınca Cenk de kalacaktı el mahkum… Ama Cenk kızlardan birini ve milletin güneş gözlüğü sandalet ayakkabı gibi ıvır zıvırını alıp kıyıya götürdü, kalanlar da yüzerek gittiler…

Teknenin kıçındaki gölgede cenin gibi olmuştum ve nefret ediyordum bu halimden; dışarıya gösterdiğimden çok daha kötü durumdaydım ve bir an evvel sıyrılmam gerekiyordu bu halden; 35 derece havada üşüyordum resmen… Erdem geldi yanıma yattı ve bana sarıldı… Onun teni bile üşüttü beni… Sıcaklığımı o da fark edip yanıyorsun, kötüsün sen, başka bira içme, su ve ayran iç” deyip elimden bira kutusunu aldı… O sırada Cenk de kıyıdan dönmüş ve botu tekneye bağlıyordu… Kendi kendime tercih yapmayacağım derken gergilikten o kadar çok içmiş ve güneşte kalmıştım ki zaten biraz daha kötüleşirsem hiç tercih yapmama gerek kalmayacaktı… Kuş beynimle düşündüm; tenim çok sıcaktı ve o sıcaklığı azaltırsam durumun da normale döneceğine karar verdim… karaya çıkmak için suya atlayanlardan duymuştum burada denizin acayip soğuk olduğunu ve bir anda ayağa kalkıp “ben biraz kendime geleyim” diyerek köşeden bıraktım bedenimi yerçekimine… Son anda ikisinden biri “yapma!” diye bağırdı ve neden bunu dediğini de 1sn sonra anladım zaten… O sıcak vücutla o koydaki buz gibi suya (azmak mı ne varmış) düştüğümde bir anda kollarım çenem bacaklarım olduğu gibi kilitlendi; tuzlu su olmasa yüzeye çıkabileceğimi bile sanmıyorum… Zaten hemen arkamdan Erdem atladı suya ve bana sarılıp çıkardı yüzeye… “Del mizin kızım sen, şoka gireceksin” diye kızarak beni aldı ve teknenin yanından sarkan merdivene götürdü, çıkmama yardım etti… Gerçekten de su şok edici derecede soğuktu veya bana öyle gelmişti kendi sıcaklığım nedeniyle, Kendi vücudumu zor taşıyordum, merdivende doğrulamadım bile ama alttan Erdem üstten Cenk itip çekerek güverteye aldırlar beni zar zor… hemen bütün havlulara sararak bagançaya yatırdılar… nefes almak bile zordu o an, her yerim kilitlenmişti resmen… ciddi derecede de titriyordum… Erdem gelip arkama yattı ve bana sarıldı; Cenk de önüme yattı; kendileri de havluların altına girdiler ve vücudumu sıvazlamaya başladılar… Pek öyle okşama modunda değildi yaptıkları, daha çok keseleme gibiydi – ki demek onlar da korkuyorlardı yani bana bir şey olacak diye… Bir süre sonra hafif normalleşir gibi oldum ama hala çok üşüyor ve titriyordum… “Çok üşüşüyorum, bikinim ıslak” dedim; daha der demez ikisi birden atak yapıp hem üstümü hem altımı çekip alıverdiler… Bu hem iyi geldi hem de çok hoşuma gitti; ilk o an keyif almaya başladım durumdan… Erdem arkamdaydı ve onun da şortu ıslaktı, bir adım ileri gitmek geldi aklıma;
– Şortlarınız da ıslak, donduruyor popomu… dedim…
İkisi birden bu defa kendi şortlarını çıkartıp çırılçıplak kaldılar ve yeniden yapıştılar vücuduma (halbuki Cenk’in şortu kuruydu, çıkartmasına gerek yoktu ))))) )… Bir süre yine sıvazlayarak yapıştılar bana.. her ikisinin de siklerini hissediyordum ama gerçekten o an tahrik olmaktan çok mutluydum sadece ve gitgide de ısıtıyorlardı beni… Neden sonra önce Erdem’inki hareketlenmeye başladı.. belime ufak ufak baskı yapıyordu arkadan ve ben de popomu istemsizce ileri geri oynatmaya başladım… Kıçımı Erdem’in bedenine iterken, memelerimi de Cenk’in sert göğüs kaslarına sürtmeye başladım… çok geçmeden Cenk de dikilmeye başladı… Erdem hafif aşağı kaydı ve aletini bacak arama doğu itti, ona yardımcı olmak için ben de bacaklarımı araladım hafifçe… Bir elim de kendi göbeğimin yanındaydı Cenk’in vücuduyla bitişik şekilde, onla da Cenk’in sikini elime aldım ve okşamaya başladım… Yavaşça Cenk’le öpüşmeye başladık.. Erdem de kollarını bana dolayıp memelerimi okşamaya başladı o sırada.. 1-2 dk bu şekilde seviştikten sonra ikisini de biraz itip 180 derece döndüm havluların altında… artık yüzüm Erdem’e kıçım Cenk’e dönüktü…apış aramdan elimi uzatıp Cenk’in sikini tuttum ve yerine yerleştirdim usulca, sonra da hemen Erdem’in sikini aynı elimle alır almaz onun dudaklarına yumuldum… Bir seçim yapmama kararını alırken aklımda bu yoktu ama Cenk’in “sen kızlığını verirken orada olmak ve gözlerine bakmak” lafını ilk duyduğumdan beri sanki bunu ister gibiydim… Doğru ya içime ilk defa bir kişi girecekti ama o anda orada sadece bir kişi olacak diye bir kural da yoktu…

Uzunca bir süre sessizce böyle devam ettikten sonra arkadan kulak memelerimi öpen Cenk ilk lafı etti:
– İlkini böyle mi yapmak istiyorsun Burcu?
– Evet dedim… Kesinlikle evet… İkinizi de istiyorum ilk erkeklerim olarak…
Tai bu Erdem için şok oldu; o henüz bakire olduğumu bilmiyordu… Kafamı kaldırıp etrafa baktım, bizim millet harabelerin adanın öteki tarafına bakan kısmına gitmişlerdi artık ve hafif rüzgar ve uzaktan gelen dalga sesi dışında çık çıkmıyordu koyda.. Yine de an bu kadar açıkta olmak doğru gelmedi… Bir ara işemek için indiğimde aşağıda baş tarafta kocaman yatağı olan bir kabin görmüştüm; aklıma o geldi ve ayağa kalktım; erkellerime döndüm; her ikisinin de ellerinden tuttum.. O sırada onlar da manzaralarına bakıyorlardı..

– Aşağı gidelim mi? dedim istekli şekilde…

Hiç ikiletmediler, okul öncesi çocuları gibi elele tutuşup dümenin yanındaki kapıdan geçip 2-3 basamak inerek koridora girdik önce… Cenk önümden yürüyordu, Erdem de ardımdan; bir an Edem’in elini bırakıp arkadan Cenk’in muhteşem görünen sırtına sarıldım… Cenk durdu, sırtını öpmeye başladım, bir elimi de arkaya atıp el yordamıyla Erdem’i skinden tutup kendime çektim; o da bana hatta benle birlikte Cenk’e sarıldı; nereye çeksen oraya gider bir yumak olduk bir anda ama birimizin bile şikayeti yoktu durumdan.. O şekilde öpüşe yiyişe 3 metreyi on dakikada yürüyüp kabin kapısından içeri yuvarlandık… yatak gerçekten çok büyüktü; üzerinde mavi beyaz çizgili, kenarlarında dümen çapa vs. resimler olan bir örtü vardı…

Yine yanmaya başlamıştım ama bu defa kendimi halsiz falan hissetmiyordum… Cenk’i yatağa ittim… İstemsizce oturdu yatağa; bu sırada ilk defa Cenk’in sikini gözümle ve tam gördüm; öyle hayvani büyüklükte değildi ama büyüktü; asıl önemlisi çok güzel şekli vardı… Dibinden ince gibi başlıyor, giderek kalınlaşıp sonra ucuna doğru yine inceliyor ve boyuna göre neredeyse küçük, teniyle hemen hemen aynı renkte bir başla bitiyordu… Erdem’e döndüm… Onu biri sabah olmak üzere iki defa tutmuştum ve Cenk’e göre kısa ama acayip kalın olduğunu hissetmiştim.. Görünce yanılmadığımı anladım.. Kısa değildi ama kalkınca sucuk gibi büküldüğünden kısa gibi hissettiriyordu ama acayip kalındı, daha önemlisi o kalınlıkla bile neredeyse orantısız büyüklükte, kocaman bir başı vardı ve mosmordu… Zaten skinin kalanı da sanki organ nakli yapılmış gibi koyuydu tenine göre… Açıkçası bu görüntü çok iyiydi ve durup biraz seyrettim ikisini de; onlar da anın büyüsünü bozmamak için ses çıkartmadılar ve beni seyrettiler… Bir yatağa, bir kapıya yürüyüp her ikisini de öptüm uzunca.. Sonra sonrasında ne yapacağım konusunda fazla bir fikrim olmadığını fark ettim… Sordum;
– Nasıl yapacağız?
Cenk cevap verdi:
– Bu senin büyük günün… Sen nasıl istersen öyle yapacağız / yapacaksın…

Erdem’in yanına gittim ve elinden tutup onu da yatağa götürdüm… Cenk’in yanına oturdu ve geriye doğru uzandı… Eğilip Cenk’i uzun uzun öptüm, bu sırada bir elim de Erdem’in sikindeydi.. Okşadıkça daha da kalınlaşıyor gibi geldi ve o an önce Cenk’le yapmak istediğimi anladım; bu an acılar içinde geçmezdi ve Erdem’inki gerçekten acı verecek gibi duruyordu… Eğilip Erdem’in sikini ağzıma aldım.. Daha doğrusu almaya çalıştım ama gerçekten ağzıma bile zor giriyordu başı… bu sırada popom Cenk’e dönük olduğundan önce parmaklarıyla oynamaya başladı benle.. Çok ıslaktım; açıkçası o an Cenk şak diye girse sorun çözülüverecekti.. Ama o kalkıp arkama çömeldi ve beni yemeye başladı… Resmen yiyordu, dudaklarımı, kiltorisimi öyle kibar falan davranmadan dişleriyle acıta acıta ısırıyordu.. Acının nasıl zevke dönüştüğünü önceden bildiğim için hiç ses etmedim ben de.. Edem’i daha bir hırsla ağzıma sokup çıkartmaya başladım… Bu sırada yenden bir elimle de Cenk’in sikine uzandım; zorlukla da olsa başından tutabildim… Ben bunu yapınca da Cenk bu defa götümün yanaklarını hatta amımla anüsüm arasındaki yeri ısırmaya başladı… Alla’m ölüyordum zevkten… Plan falan kalmamıştı kafamda; kendimden geçmek üzereydim; zorlukla doğrulmaya çalıştım; yatağın hemen bitimindeki direğe tutundum ama Cenk de peşimden avcı gibi geliyor, kafasını kıçımdan bir an olsun çıkartmıyordu… Erdem de doğruldu; ikisi de dizlerinin üzerindeydiler, ikisi de demir gibi serttiler; farklı tarzlarda olsalar da ikisi de çok güzel siklerini bana doğrultmuştular.. Ben de direğin dibine doğru geri geri gidip soğuk metale yapıştırdım amımı; sanki direği içime sokmak ister gibi dömelmiştim.. sikleri tutup kendime çektim, birbirine olabildiğince yanaştırdım ve birini sokup diğerini çıkartmaya başladım ağzıma… Dudaklarım, çenem boynum sırılsıklam olmuştu tükürükten.. hırsla ağzıma sokarken Cenk bazen boğazıma kadar giriyordu ama durmaya öğürmeye kusmaya hiç niyetim yoktu, hiçbirşey o anı bok edemezdi açıkçası… Erdem ise artık ağzıma tamamen girebiliyor ama çıkarken dişlerime takılıyordu feci şekilde, artık canı yanıyor muydu bilmem; ben yapmadım sonuçta o ski, idare ediversindi artık :p

Bu arada Cenk beni ağzı dili ve dişleriyle bir defa boşaltmıştı ve ben de artık nasıl yapacağımızı düşünmeye başlamıştım.. Senin istediğin gibi olacak derken ciddilerdi çünkü hiç aksiyon almamışlardı o ana kadar; benim dediklerimi yapıp zevk almaya bakıyorlardı ikisi de…

Kararımı verdim; Erdem’i elinden tutup ayağa kaldırdım ve yatak dibindeki direğin öteki tarafından dolandırdım; ben dizlerimiz üzerindeydim, Erdem ayaktaydı ve yatak biraz yüksekte oldğundan aynı boyda gibiydik o an.. Yüzlerimiz birbirine dönük ve aramızda direk vardı.. bir memem direğe, bir memem Erdem’in göğsüne yapışmıştı… yanda tuvalet kapısı tam boy aynaydı ve arkamdaki Cenk’i de görüyordum oradan.. Elimi arkaya atıp Cenk’in sikini tuttum; çekerek onu da kendime yapıştırdım; sikini popomun arasından soktum ve amımın bütün suları üzerine akacak şekilde ön taraftan çıktı; bir elim Cenk’in sikini amıma bastırır, bir elim Edem’in sikini sıvazlar şekilde; gözüm hem Erdemde hem de aynadan Cenk’i keserek bir müddet tempo tutturduk bu şekilde… Cenk gitgide daha hoyratça gidip gelmeye başladı; bu pozisyonda içime girmek ister gibiydi ki ben de aslında öyle istiyordum… Cenk’in sırılsıklam olmuş sikini; yine sırılsıklam olmuş elimle sırılsıklam olmuş amımın girişine getirdim… orta parmağımla ucunu içeri doğru ittim, Cenk’de kendini ileri itince başı ve bir kısım gövdesi bir yere dayanana kadar ilerledi amımın derinliklerine doğru… O sırada Erdem de dilini boğazıma sokarak hırsla öpmeye başladı beni… Zorlukla aynadan Cenk’le göz-göze geldik ve sanki benden işaret beklediğini hissettim, çok küçük hareketler yapıyordu tam girişimde… Gözümle haydi gibi bi hareket yaptığımda, belimden daha sıkı tutarak kendini kuvvetli şekilde içime itmeye başladı… Ben de aynı anda belimi kırabildiğim kadar kırdım geriye doğru… Çatır… Çatır… çatır… içimde arka arkaya birşeyler parçalanıyordu sanki… tek bir hamlede, hiç durmadan, yavaşça ama kararlı şekilde sikinin tamamı içime girdi ve sanki bir değil beş bekaretim varmış gibi sürekli biryerleri paraçalayarak, kendi yolunu açarak dibimi buldu… Tiz bir çığlık atabildim ancak, Erdem’in dili ağzımın, ağzım da Erdem’in ağzının içinde olduğundan anca o kadar çıktı sesim ama itiraf edeyim sandığımdan çok daha fazla canım yandı.. Cenk geri çıkarken başım ve bedenim biraz aşağı düştü, belim biraz daha eğildi, resmen o ilk acıyı hazmetmeye çalışıyordum ama Cenk beklemediğim şekilde bir kez daha, daha sert ve yine bir seferde tüm sikini içime gömünce bu yeni açı nedeniyle ilkinde girmediği kadar ileri gitti ve ilkinde açamadığı bir kızlığım daha varmış gibi ikincide onu da aynı şekilde parçalayarak ciddi canımı yaktı… Daha fazla gidip gelmesinden korkup kendimi tamamen geriye itip yapıştırdım vücuduna ve ellerimle de kalçasına uzanıp tuttum.. gözümden hem acı hem de duygu dolu yaşlar dökülmeye başladı o an..

Yapmıştım… Artık bakire değildim… ama korkunçtu ya! İnsanların asıl korktuğu anal seksi iki defa yapmıştım ve toplamında bu anın çeyreği kadar canım yanmamıştı… Biliyordum gerçi, ilk sevişmede orgazm muhabbetinin bir yalan olduğunu, duruma göre ikinci hatta üçüncü seferde bile insanın ciddi canının yandığını biliyordum.. Cenk’in sikinin Erdem’inkinden daha az korkutucu olmasına rağmen yine de kocaman olması yüzünden canımın iyi yanacağını da biliyordum.. Ama yine de o an aldığım zevkten bir şey olmaz gibi gelmişti; bu muhteşem sevişme sırasında bekaret de arada kaynar diye beklemiştim sanırım ama acı gerçek… Gözlerimi yaşartacak kadar canım yanıyordu… yana devrildim… Cenk ön tarafıma geçerek yattı; Erdem de arkama geldi… ikisi birden sarıldılar bana.. küçük öpücükler kondurmaya başladılar saçlarıma, omzuma, yarım dakika kadar hafif hafif içimi çekerek ağladım…

Sonra kendime geldim… Tamam, düşündüğüm kadar kolay olmadı ama oldu yani; bunu bok etmemek de benim elimde… Karşımda biri için diğerinden vazgeçemediğim iki erkeğim var; sırf benim istediğim olsun diye belki de ilk defa aynı anda bir kızla yataktalar… Bunu tamamlamam lazım dedim kendi kendime ve Cenk’i yan döndürüp üzerine çıktım… arkadan kanlı ve kaygan sikine uzanıp üstüne getirdim kendimi; bu acı faslını çabucak geçebilmek için nişam aldım ve bir anda dibime kadar sokacak şekilde bırakıverdim bedenimi… Ufff… Eskisi kadar değil ama bu da epey acıdı… Hiç beklemeden hareket etmeye başladım.. Ellerimi Cenk’in göğsüne yaslayıp, ufak ufak kalçalarımı hareket ettirmeye başladım… kendimi aşağıya bastırdıkça Cenk içimde bir yere çarpıyordu ve gitgide daha az canım yanıyordu ama yanıyordu… o sırada bizi seyreden Erdem’e uzandım… Önce sikini sıvazlamaya başladım… Sonra Erdem yattığı yerden doğrulup sikini yüzümün hizasına getirdi ve poposundan tuttuğum gibi onu da çektim kendime… Ben acı çeksem de bari erkeklerim bunu muhteşem bir olay olarak hatırlasın istiyordum… bir ara gözüm amıma kaydı, o acıyı haklı çıkarır derecede sağlam kanamıştım açıkçası… Ben üzerinde hırsla zıpladıkça Cenk hafif hafif inlemeye başladı.. Aslında ben de nefes alırken burnumdan inliyordum o sırada… Yavaş yavaş acı artık arka planda kalmaya başladı… Ben de açıkçası şımardım ve hemen Erdem’i geriye iterek yatağa yatmasını sağladım… Cenk’in üzerinden neredeyse zıplayarak bu defa erdem’in üstüne geçtim; kalın sikinin üzeine oturdum, bir iki git-gel yapıp kendi kayganlığımı, sıvıyla karışık kanımı üzerine yaydıktan sonra hiç tereddüt etmeden alıverdim içime.. daha doğrusu almaya çalıştım ama başını sokana kadar ter içinde kaldım… ama sonrası kolaylaştı.. Erdem içimde Cenk’in dayandığı yere dayanmıyordu ve sanırım Cenkte canımı acıtan da oydu… Amım zaten sımsıkıydı; Erdem alabildiğince kalındı; kanım gitgide pembeleşti ve bir süre sonra beyaz sıvılarım akmaya başladı Erdem’in üzerine… rahatladım… henüz öyle aman aman bir zevk almıyordum ama en azından acı da hissetmiyordum… sonra hızlanmaya başladım.. hızlandıkça Erdem’in sikinin başı ara ara geri çıkma noktasına gelmeye başladı ki o an gerçekten zevk, hem de inanılmaz bir hızla gelmeye başladı.. amımın çevresi uyuşur gibi, karıncalanır gibi, aynı anda çişim varmış gibi sinyalleri ardı ardına vermeye başladı… ağzımdan kesik kesik çığlıklar istemsiz çıkmaya, her defasında ben kendimi kasmaya ve kastıkça Erdem’i içimde daha net hissetmeye başladım… bir elim Cenk’in sikindeydi ama seks için değil, kendimi kaybetmemek, yana düşmemek için tutuyordum resmen o uzun ve benim de 5dk önce resmen ağzıma sıçan siki…

Zevk dalgası biraz yükselince hareketlerim artıyor ve o zaman da canım acıyordu.. Yok sanırım olmayacaktı, ilk seferde orgazm olmaz lafı doğruydu.. O sırada aklıma geldi; bir Cenk’in bir Erdem’in altındaydım (üstünde).. Elimde iki güzel sik vardı.. Benim de iki deliğim vardı.. Neden ikisini birden kullanmayayım ki?? Çok kısa zamanda çok şey düşünüp bir karar verdim; Erdem’i götüme mümkün değil sokamazdım… Belki çok sonra ve hatta birebir yaparsak.. Ama Cenk’en uzununu daha önce almışlığım vardı.. Şu halde tek yapmam gereken olduğum yerde Cenk’i denkleme katmaktı… Bu defa Cnk’i artık yumuşamaya başlamış sikinden tutup doğrulttum.. Bir yandan Erdem’in üzerinde zıplarken diğer taraftan Cenk2i ağzıma aldım ve kısa sürede yeniden demir gibi oldu.. Sonra dönüp “sen de arkama gelsene!” dedim kısık bir sesle.. Cenk önce inanmadı, daha doğrusu doğru duyduğuna inanamadı.. ama sonra elini tutup kendi götümün üzerine getirdiğimde söylediğimi sandığı şeyi gerçekten söylemiş olduğumu anladı ve bunu hep yaparmış gibi hiç tereddür etmeden geçti arkama.. Erdem’in üzerine iyice eğildim; Erdem’in ski içimden çıkmayacak kadar popomu kaldırdım ve Cenk’i beklemeye başladım.. Bu sırada yatağın baş duvarında da enlemesine yerleştirilmiş olan aynadan Cenk’i kesiyordum… Cenk önce yerini aldı; ortada Erdem’in iki bacağı, hemen dışında benim iki bacağım ve en dışta Cenk’in bacakları olacak şekilde yerleşti.. Bir eliyle kıçımı ikiye ayırdı ve o sırada sanırım oldukça soğuk olan götüme yakacak sıcaklıktaki sikinin başı temas etti… Arada gözüm aşağı kaydığında Erdem’le gözgöze geliyorduk, çok eğleniyordu o da… Cenk önce kendinden beklenecek kibarlıkla sikinin başını ufak ufak ittirerek içeri kaydırdı.. Götüm bu konuda daha davetkârdı açıkçası.. Ama sonra tıpkı amıma yaptığı gibi o koca skini tek hamlede değilse de hiç durmadan dibine kadar sokuverdi… Aynı anda Erdem de popomun Cenk’in tutmadığı yerinden tutarak kendi hareketine başladı… İnledim.. Ne zevkten ne acıdan; sanırım içimde aynı anda iki alet olmasının coşkusundan inledim… Götüm acıyordu, amım da belli belirsiz acıyordu.. Ama hepsi birlikte bu olay çok güzel ve çok doğal geliyordu bana.. Sanki seksin doğru şekli buydu da bir yarım saattir bunu bulana kadr saçmalamışız gibi bir histi… Bir süre tempoyu tutturamadıkları için kopmalar oldu hatta kısa bir gülme krizine de girdik hep birlikte… Neden sonra ikisi de durup tempoyu belirlemeyi bana bıraktılar, ben de Cenk’e… Cenk kendini ileri ittiriğinde dibime kadar giriyor, o sırada ben de ileri gittiğim için Erdem çıkıyordu; geri dönerken de Cenk çıkıyor ve Erdem giriyordu.. arada bir noktada ikisi de birbirlerine çarpıyorlardı ve o an inanılmaz kısa kısa zevk kaplıyordu her yanımı, çişimi tutamayacağım gibi hissediyordum o an.. yüzümü Erdem’e çevirdim ve bir an göz göze gelip çılgın gibi öpüşmeye başladık.. O sırada Cenk de hızlanmaya başladı… zaten yavaş yapmayı seven biri değildi sanırım ama doğruı ritmi tutturunca makine gibi sokup çıkartmaya başladı kısa zamanda… Çok sürmeden kasıklarımda bir yanma başladı… canımın yanması gibi değil, alev alev yanmaktan bahsediyorum… Orgazm dğildi ama çok güzeldi o an yaşadığım şey… bundan az sonra da Cenk “ben geliyorum” diye mırıldandı ve bir anda benim tamamen kendine yapıştırıp kalçalarımı koparırcasına sıkarak içime fışkırmaya başladı ahlar ohlar içinde… Boşalması bitince inleyerek yana devrildi… O an Edem’le gözgöze geldik yeniden… Bana bakıp “ben de içine boşalmasam iyi olur” diye gülümseyerek bir anda altımdan sıyrılıverdi ve hop diye arkama geçti nasıl yaptıysa… hiç beklemeden o kalın sikini götüme dayadı ve flop diye içime kayıverdi tek hamlede… Erdeminki acır mı diye düşünmeye bile zamanım olmadı, hepsini o kadar kısa zamanda yaptı ki… Ama acımadı da… Hatta Erdemin sikinin kıvrımından mıdır nedir Murat’ın yaptığında olduğu gibi beklenmedik bir zevk almaya başladım… Ben yine kesik çığlıklar atarken bir an amımda bir el hissettim; baktığımda Cenk yattığı yerden uzun koluyla alttan amıma ulaşmış ve hem klitorisimi sıkıştırıyor hem de iki veya üç parmağını içime sokup çıkartıyordu… Bu daha fazla zevk almam ve artık kesik kesik değil, durmaksızın çığlıklar atmama sebep oldu.. Her tarafım kasılmaya ve nefes almakta zorlanmaya başlamıştım ki bu defa Erdem dibime kadar girip kalçalarımı sıkarak içime boşalmaya başladı… aynı anda ben de belki gücü hayal ettiğimden biraz uzak ama en azından ilk sevişmede yaşandığı için varlığı bile ekstrem denebilecek bir orgazmla boşalmaya başladım…

Herkes sakinleştiğinde Erdem döndü ve “senin bakire olman o kadar büyük sürpriz oldu ki elim ayağıma dolaştı; ne yapacağımı bilemedim” diye gülümsedi… Ben de kendimi her ikisinin ortasına atıp ikisinin de her yerini öperek teşekkür ettim.. Bu arada Cenk kanlı çarşafı kaldırıp gösterdi; “bunu kesip bayrak olarak asalım; sex boat!!” diye bağırdı, ve gülmekten boğulduk üçümüz birlikte…

Böyleyken böyle… Üzerinden 20 yıldan fazla geçmesine rağmen hemen her ayrıntısını hatırlıyor olmak, yazarken tekrar tekrar yaşamak, hatta kucağımda laptop varken iki defa kendime dokunarak boşalmak da benim için güzeldi…

Stay tuned…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Benim Çocukluğum 6

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

Benim Çocukluğum 6
Son yaşanılan olayları düşünerek fırsat buldukça mastürbasyon yapıyordum.. Ne zaman gözlerimi kapatsam ya Fatma teyzeyi sikerken ki görüntüsü geliyordu gözümün önüne ya da gizlice izlediğim gün yaşanan olaylar bunlar beni tarif edilemez bir hazza ulaştırıyordu.. Aradan bir hafta geçmişti haftasonu Ahmetle görüştük fakat Fatma teyzenin akrabaları o gün onlara gelmiş o yüzden evlerine gidemedik o gün dışarıda dolaşarak zaman geçirdik.. Haftaiçi bir bahane uydurup ben okuldan çıktıktan sonra yani Ahmet okulda Fatma teyze de evde yalnızken defalarca gitmek istedim ama gittiğim zaman ne diyeceğimi bilemediğim için sürekli vazgeçiyordum.. Ne diyebilirdim ki ? Bu durum benim için hem avantaj hem de dezavantaj doğuruyordu.. Evde yalnız olması onunla yatmama olanak tanıyordu ama Ahmet evde olmadığı için eve girmek benim için zorlaşıyordu.. Sonraki haftasonu başka nedenler ortaya çıktı yine görüşemedik sadece pazar günü Ahmetle biraz görüştük ve biraz havadan sudan muhabbetten sonra ”sizinkiler nasıl” diye sordum ve amacım o birşeyler anlatırken aradan kendim için malzeme çıkarmaktı.. Ahmette amacıma kısmen uygun bir şekilde anlatmaya başladı.. ”Abim iki haftadır gelmiyor, annem de onun gelmesini çok istedi en azından haftasonları gel diye sürekli telefon edip abimi çağırıyor ama abim iki haftadır gelmiyor ne zaman geleceği de belli değil.. Annemde yine her zamanki gibi bana çok sinirli davranıyo hatta bu aralar daha da sinirli, babamı da biliyosun zaten aynen bildiğin gibi” dedi.. Ben durumu biraz düşünüp tamamen kavrayabilmiştim.. Oğlu gelmediği için normalden de agresif davranıyordu.. Sağlık durumları nasıl annenin diye sordum.. Dün ilacını içmedi ama yine kanepede öyle yatıyordu sanırım pek iyi değil dedi.. Ben de ilacı içmedğini nerden anladın diye sordum o da annem içeceği ilaçları bir gün önce akşamdan küçük bir kutuya koyuyor sonraki gün de onları içiyor dün kutu doluydu normalde hep akşamdan akşama doldurur dedi.. O an aklıma ben bir önceki gün geldi.. Ben bizimkilerle anneannemlere gitmiştim ve normalde Cumartesi günleri çoğunlukla Ahmetle zaman geçirir onlarda atari oynardık.. Aklıma bir an acaba benim onlarda olduğum zaman uyanık mı olmak istiyordu ? Sorusu takılmıştı.. ve soruyla beraber de iki neden.. Uyanık olup bunlara müsade etmemek miydi amacı yoksa uyur gibi yapıp benim ona yaptıklarımı hissetmek istemesi miydi bilmiyorum.. Bugün içti mi peki ilacını diye sordum.. Evet bugün içti her zaman ki gibi dedi.. Bu benim tezimi doğrular nitelikteydi ama içinde bulunduğum ikilem devam ediyordu.. Ahmet birdenbire yaa geçen gün bize gittiğinde annemler evdeymiş dedi.. Bir an çok korktum ama panik yapmadan hadi yaa ben kapıya birkaç kez tıklattım ama açan olmamıştı dedim.. Ahmette ben de evde yoklar diye biliyodum kapıyı direk anahtarla açtım karşıma hemen annem çıktı ben de sen evde miydin anne diye sordum o da evdeyim oğlum neden şaşırdın ki dedi ben de arkadaşım eve gelip atari kasetlerini aldı da siz evde yokmuşssunuz dedim o da duymamışızdır oğlum ben bir ara banyoya girdim abinde uyuyorsa o da duymamıştır dedi.. Çok da üzerine varmadan olayları akışına bıraktım fakat onlar tam iş üzerindeyken benim olayları gördüğümü anlamış mıydı? Bunu Fatma teyzeyi görene kadar anlayamıycaktım.. O gün de öylesine geçti ama ben artık içten içe sabırsızlanıyor bir bahaneyle Fatma teyzeye gitmek istiyordum.. Hatta annem pasta börek birşeyler yapsa da bahaneyle onlara da bir tabak götürsem diye dibim düştü ama anneminde birşey yapmayacağı tuttu..
Salı günü okuldan çıkıp eve giderken tam binanın önünden geçiyordum ki Fatma teyze nin sesini duydum ”Oğlum bir baksana” diye balkondan seslendi ve el işaretiyle de bunu destekledi, balkona yaklaşmamı istiyordu.. Efendim Fatma teyze dedim.. Oğlum bana bir tane ekmek alabilir misin ? Tabii Fatma teyze ama çok acelesi yoksa şu okul çantamı filan eve bırakayım.. Tamam oğlum bi acelesi yok yemek hazırladım açsan gel beraber yiyelim.. Tamam Fatma teyze birazdan gelirim.. O kadar heyecanlanmıştım ki Fatma teyze kendi isteğiyle yanında olmamı istiyordu bu benim için tarif edilemez bir duyguydu ama ben yine de ağırbaşlı çocuğu oynuyordum öyle hemen şımarmıyordum.. Eve gidip çantamı çıkardım üzerimi değiştirdim ve evden çıktım ve koşar adımlarla fırına gidip ekmeği aldım ve Fatma teyzenin zilini çaldım aşırı derecede heyecanlanmıştım ve koşar adımlarla gidip geldiğim için nefes nefese kalmıştım.. Fatma Teyze kapıyı açtı ama mükemmel bir değişiklik vardı, bana balkondan seslenirken üzerinde beyaz bir gömlek vardı kapıyı açtığında ise üzerinde daracık siyah bir tshirt altında da çok dar bir tayt vardı ve Fatma teyzeyi o zamana kadar ilk kez taytla görüyordum.. Üzerinde bol etek varken bile vücut hatları oldukça dikkat çekmesine rağmen o tayt bütün o vücut hatlarını tamamen gözler önüne seriyordu.. Kendimi onu incelemekten alıkoyamadım ve yutkundum(heyecanıma yenik düşüp aslında çuvallamıştım ve ona açık açık ilk kez bu şekilde bakmıştım.) Fatma teyze hiç bozuntuya vermeden ”hoşgeldin oğlummm” dedi.. (Onu öyle görmek ve gizlice izlediğimde oğluyla arasındaki konuşması ve bana oğlummm diye üzerine bastıra bastıra söylemesi hepsi birleşince çıldıracak gibi oldum resmen..) Hoşbuldum Fatma teyze diyerek aldığım ekmeği uzattım o da alıp vestiyere koydu ekmeği ve bana sarılıp öptü ne zamandır yoktun yaramaz özlettin kendini dedi.. Okula gidip geliyordum Fatma teyze buralardaydım dedim.. Buralardasında neden hiç gelmiyorsun oğlum dedi.. Fatma teyze Ahmet evde olmayınca gelmeye çekindim biraz dedim.. AAA oğlum işte şimdi ayıp ettin ne zaman istersen gelebilirsin eğer geldiğinde uygun olmazsam söylerim onun haricinde ne zaman istersen gel istersen hergün gel bana da arkadaşlık etmiş olursun hem ahmet atarinin başından kalkmıyo biz geçer yemeğimizi yeriz kahvemizi sigaramızı içeriz bizbize takılırız işte olmaz mı? Olur Fatma teyze sen öyle diyorsan dedim.. Kusura bakma oğlum benim salaklığım seni kapıda bıraktım sen geç içeri ben de lavaboya gidip geliyorum hemen.. Terliklerimi çıkarıp içeri girdim ve vestiyerdeki ekmeği alıp mutfağa bıraktım ama bırakırken birşey gözüme takılmıştı (orada iki ekmek daha vardı) ve anladığım kadarıyla ekmek tamamen bahaneydi.. Ayrıca masayı yine donatmıştı ve yine benim sevdiğim kızartmalardan da yapmıştı.. Ben öyle ayakta beklerken Fatma teyze geldi mutfağa oğlum geç otur ben de oturucam şimdi dedi.. Peki Fatma teyze dedim ve oturdum aldığım ekmeği masaya koymuştum onu çıkarıp kesmeye başladım bu sırada Fatma teyze de tezgahın üzerinde duran iki ekmeği alıp dolaba koydu ve bana baktı(anladığım kadarıyla yine iki ihtimal vardı.. Ya o ekmekleri görmediğimi umarak ekmekleri kaldırmıştı ya da o ekmeklerin bahane olduğunu anlamamı istiyordu.) Kestiğim ekmekten birkaç dilim Fatma teyzeye uzattım ve yemeğe başladık ama benim aklım Fatma teyzedeydi aradan 3 hafta geçmişti ve ben sadece onun o tatlı kadınlığını düşünüyordum.. Yemek yerken tam karşıma oturmuştu o da ne tanrım çıldıracak gibiydim göğüs uçları o daracık tshirtünü zorluyordu resmen sütyen giymemişti ve bir ara tuz almak için ayağa kalktığında kadınlığına da gözüm ilişti tayt o kadar dardı ki kadınlığının şişkinliğini görmem bir yana dudaklarını bile rahatça seçebiliyordum.. Resmen tecevüz etme kıvamına gelmiştim ama sakin ve sabırlı olup beklemeliydim.. Yemeklerimizi yerken biraz havadan sudan muhabbet ettik bizimkileri filan sordu sonra yemekten kalktık Fatma teyze sen bunlara hiç dokunma gel seninle balkonda birer kahve içelim dedi ve ben balkona çıktım o da kahveyi yapıp yanıma geldi ve yine sigara ikram etti ben de artık çekinmeden sigarayı alıp yaktım.. Ne iyi ettin de geldin oğlum bugün beni yalnız bırakmadın beni çok sevindirdin dedi.. Ne demek Fatma teyze ne zaman istersen gelirim dedim.. Biraz daha muhabbet ettik kahve ve sigaralar bitti.. Oğlum benim başım da sırtımda çok fena oldu yine azıcık ovuversen dedi.. (Beklediğim anın yaklaştığını hissediyordum.) Tabii Fatma teyze dedim ve ona doğru yöneldim balkonda sedir modunda birşey vardı ve yan yana oturuyorduk, bana yaklaşarak sırtını döndü ben de dizlerimin üzerinde durarak başından ovmaya başladım bir süre sonra boynuna doğru indim ve boynunu okşar gibi ama daha sert bir şekilde masaj yaptım sonra omzuna masaj yapmaya başladım bir süre de omzuna masaj yaptıktan sonra ”oğlum rahatça otur istersen böyle yorulacaksın” dedi.. Oturursam rahat yetişemem ki Fatma teyze dedim.. Eee ben de biraz yaklaşırım o zaman hadi rahatça otur dedi sedirin sırt bölgesini göstererek, yani arkama yaslanmamı istiyordu ve öyle yaptım o da biraz daha yaklaştı ama ben gerizekalı gibi bacaklarımı kapalı tutmuştum o da böyle yetişemezsin oğlum diyerek ayaklarımdan tutup resmen kasıklarıma kadar gelip oturdu.. Kalbim deli gibi çarpıyordu.. Omzuna masaj yapmaya devam ederken gözüm aşağı doğru kaydı ve olağanüstü bir manzarayla karşılaştım Fatma teyze belini öne doğru eğmişti ve o koskoca poposu hemen önümde yayılmıştı giydiği tayttan dolayı poposunun arasına kadar oldukça net görebiliyordum hatlarını ve tshirtü biraz açılmış bel kısmı da açıkta kalmıştı, ayrıca benimki hareketlenmiş tam poposunun hizasında duruyordu 1-2 cm daha hareket edebilsem erkekliğim o koskocaman kalçalarıyla buluşacaktı.. Bu şekilde masaja biraz daha devam ettim ve kendisi yavaş yavaş bana doğru geldi ve erkekliğimi hissettiği an biraz irkilerek kendisini çok az öne çekti ben herşeyi akışına bırakmış onu okşar gibi masaj yapmaya devam ediyordum.. Sonra poposuyla hafif hafif temasları sürdürdü ve birden elleriyle iki dizimi de kavrayarak (sanki daha rahat bir pozisyona geçiyormuş gibi yaparak) o koskoca kalçasını tamamen erkekliğimle buluşturdu.. Hatta tam araya denk gelmemişti ben bir elimle hemen düzelttim ve araya denk getirdim o da kendini bana doğru bastırıyordu.. Tanrım inanamıyordum Fatma teyze resmen erkekliğimi hissetmek için kalçasını sımsıkı bir şekilde bana bastırıyor ve bundan zevk alıyordu.. Birkaç dakikada böyle devam ettikten sonra ben sırtına masaj yapmaya başladım, daha doğrusu birkaç kez dokundum ki ; Fatma teyze oğlum kalk hadi içeri geçelim de rahatça yap böyle ayaküstü olmuyo dedi.. Tamam Fatma teyze nasıl istersen dedim (Heyecandan ölmek üzereydim.)
Fatma teyze ayağa kalktı ve içeri doğru gitti, giderken Fatma teyze ben bi lavaboya gidip geleyim dedim.. Tamam oğlum ben içeri geçiyorum dedi.. Aşırı derecekde sıkışmıştım ve bu yeterince zevk almamı engelliyordu.. Lavaboya girip çıktım su içmek için mutfağa geçtim ve suyumu içerken rafta duran ve ahmetin bahsettiği küçük ilaç kutusuna gözüm ilişti ve baktığımda içinde ilaç dolu olduğunu gördüm.. (Yani eğer uyuyor gibi yaparsa bunu uyuyor olduğunu sanmam için ve işimi rahat görebilmem için yapıyor olacaktı..) Suyumu içtikten sonra salona geçtim ama salonda yoktu Fatma teyze diye seslendim ve içerden ”buradayım oğlum” diye seslendi sesin geldiği yere doğru yürüdüm ve Fatma teyze yatak odasında yatağın kenarına oturmuş beni bekliyordu ve 2 hafta önce olanlar geldi aklıma aynı yatak odasında Fatma teyzenin oğluna yaptığı oral seks, inlemeleri vs.. hepsi birden aklıma geldi ve yine tamamen sertleştim.. Fatma teyze gel oğlum burda rahatça yaparız içerde ayaküstü olmuyor dedi.. Onun anlatmak istediği masajdı ama ben bunu direk seks olarak alıgılıyordum.. Ben ona yaklaşınca yatağı ortalayarak yüzüstü uzandı başını da diğer tarafa doğru çevirdi.. Ben de yatağa çıkarak Fatma teyzenin yanından sırtına masaj yapmaya devam ettim.. Fatma teyze daha sert yap dedi.. Ben de güç alamıyorum ki böyle çok rahat yapamıyorum dedim.. Nasıl rahat yapacaksan öyle yap dedi ama ben birdenbire kalçasına sikimi dayayarak oturmaya korktum.. Bilemiyorum nasıl daha rahat yapabilirim ki dedim (saf ayağına yatarak) o da bacaklarıma otur öyle daha rahat yaparsın dedi.. bacaklarımı aralayarak tam üzerine oturmadan önce kalçasına doyasıya baktım harika görünüyordu ve ona dokunabilmek onu okşayabikmek ona bu kadar yakın olabilmek tanrım çıldırmak üzereydim.. Ben yine ürkek davranarak gerçekten bacaklarına oturdum yani erkekliğimle kalçası arasında 5-6 cm kadar bir mesafe vardı ve masaja o şekilde devam ettim arada bir aşağı doğru iniyordum tshirtü biraz açıldığı için açıkta kalan beline arada hiçbirşey olmadan temas ediyordum ve elimi biraz tshirtün içine sokarak belinin üst kısımlarına da masaj yapıyordum.. O sırada biraz daha üstleri ovsana oğlum buralar çok acıyo diyerek elini arkaya doğru atıp omuz kısmını gösterdi, ben de oraya yetişemiycem için yavaşça ellerimle belini okşaya okşaya yukarı doğru çıktım alttan da erkekliğimi yavaş yavaş yaklaştırıyordum ve en sonunda birkaç dakikanın ardından sikim kalçasıyla belli belirsiz temasa başlamıştı o sırada fatma teyze şuraları da iyice ov dedi ve daha yukarıyı gösterdi ve artık dayanacak gücüm de kalmamıştı az daha yukarı doğru çıkınca sikim tamamen kalçasının arasında kayboldu.. Tanrımmmm bu müthiş birşeydi Fatma teyze uyanıktı ve ona bunu yapmamı resmen kendisi istiyordu.. O sırada offfff diye bir iç geçirdi ve kalçasını bana doğru iyice bastırdı.. Artık emindim o da bunu tamamen bilinçli olarak yapıyor ve bundan zevk alıyordu ama offf derken sözde erkekliğime değil masaja diyordu.. Sikim tamamen kalçasının arasına gömülmüş vaziyette belini okşamaya başladım hatta resmen belinden tutarak ve tam olarak sikiyormuşçasına ona sürtünmeye başladım ama herşeye rağmen bunları yavaş yavaş yapıyordum öyle öküz gibi birdenbire tepesine çullanmak istemiyordum.. O sırada bütün kilidin çözüleceği konuşmayı yaptı Fatma teyze.. Oğlum böyle rahat masaj yapamıyosun herhalde dur surdan krem vereyim dedi ve yatağın hemen yanında duran kremi bana uzattı ve tshirtünü çıkarttı ama altındaki tayt duruyordu ve ben onun sadece sırtını görebiliyordum arkası bana dönük olduğu için göğüslerini göremiyordum.. Tekrar tamamen yatağa bıraktı kendini ve Oğlum geçen gün bize gelmişsin Ahmet söyledi.. (Ben çok korkmuş ve çok utanmıştım) Salağa yatıp ne zaman Fatma teyze dedim.. Ahmet sizde oyun oynarken atari kasedi almak için gelmişsin o zaman bizi gördün mü ? Vereceğim cevap çok önemliydi ama ne cevap versem ne gibi sorunlar olurdu tam kestiremedim o anda ben de biraz kıvırmaya başladım.. Kapıyı birkaç kez çaldım Fatma teyze ben de kimse yok sandım ondan girdim dedim.. Bizi gördün mü diye tekrar sordu.. Ben de girdikten sonra bazı sesler duydum ama bu sefer de ben geldim demeye utandım özür dilerim dedim.. Peki sesleri duyunca gelip baktın mı dedi.. Hayır ama biraz yaklaştım sesin bu evden geldiğine emin olmak için dedim (ama heyecandan kalbim duracaktı resmen) tamam tamam korkmana gerek yok anlaşılan herşeyi biliyosun ne yapacaksak artık dedi ve bunları çok kısık seste ve iç geçirerek söyledi.. Ben de anlamamışım gibi efendim Fatma teyze dedim.. O da hiiiç yok birşey boşver sen dedi.. Sonra birdenbire başını bana doğru çevirdi Oğlum bak bütün bunlar aramızda kalacak söz mü ? Tabii ki Fatma teyze dedim… Nasıl güvenicem dedi.. Fatma teyze biliyosun seninle sigara içmem bizim sırrımızdı şimdi birsürü sırrımız olur yemin ederim hiç kimseye hiçbirşey söylemem dedim.. Söz veriyor musun bana dedi.. Ben de söz dedim.. Pekii neler duydun dedi.. ben de tam olarak anlayamadım duyduklarımı dedim.. Bak artık birbirimize yalan söylemek falan yok bunların hepsi aramızda sır öyle değil mi, şimdi söyle bakalım neler konuştuk dedi.. Ben de oğlunun anneciğim filan dediğini söyledim.. Peki nasıl söylüyordu dedi.. Anladım ki onu taklit etmemi istiyordu ve ben de onun gibi anneciğimmm çok tatlısınn dedim (çok abartmadan) offff harikasın oğlum dedi.. Anladım ki ensest Fatma teyzenin fantazisiydi.. ve birdenbire oğlum masajın çok iyi geldi eğer yorulmadıysan ne olur biraz daha devam et ben zaten şimdi uyumak üzereyim ilaçlarımı da içtim birazdan uyurum ve uykum çok derin öyle kolay kolay uyanmam ama birşey olursa beni uyandırmak için iyice sars ve bana bağırarak seslen dedi..
Kuralları Fatma teyze koymuştu ama benim için de gayet idealdı.. Anlaşılan onu istediğim şekilde öpüp okşamama yalamama hatta sikmeme bile izin verecekti ama onun uyuduğunu farzedecektim ben de.. Tamam Fatma teyze daha akşama çok var sen rahat rahat uyu dedim.. Canım oğlum benim dedi ve başını çevirdi.. Ben o koskoca kalçasına sürtünerek masaj yapmaya devam ediyordum.. Bir kaç dakika sonra yavaşça seslendim Fatma teyze !! Efendim oğlum.. Sanırım hazırlıksız yakalanmıştı hiiiç uyudun mu diye merak ettim dedim.. O da birdenbire uykulu gibi bir ses tonuna bürünerek ”şimdi uyurum oğlum ama sen masaja devam et ne olur bu bana çok iyi geliyo” dedi.. ve birkaç dakika daha devam ettim ve tekrar seslendim.. Fatma teyze !!! Fatma teyze !!! şifremiz burada anlaşılmıştı o ses vermediği zaman ben başlayabilirdim.. Önce üzerine uzanarak daha rahat dayandım ona ve yanlardan taşan göğüslerini okşadım bir süre sonra doğrularak taytını çıkarmaya çalıştım birkaç cm çıkardıktan sonra rahatça çıkarabilmem için kalçasını iyice kaldırdı.. Bu hareketiyle de kesin bir şekilde emin olmuştum evet Fatma teyze bilerek ve isteyerek kendini bana siktirecekti uyku, ilaç, ekmek vs.. hepsi bahaneydi.. taytını dizlerine kadar indirdim ve omzundan tutarak onu sırtüstü çevirmeye başladım ki kendisi sırtüstü döndü.. Altındaki taytı tamamen çıkarıp ben de tamamen soyunup üzerine doğru uzandım ve her yerini öpüyordum.. Göbeğini göğüslerini boynunu yanaklarını ve o sırada onunla sevişmek istedim ama bunu hiç yapmadığım için ne tepki alacağımı bilmiyordum o yüzden denemeye karar verdim.. Sonuçta uyanıktı ve sikmeme bile müsade ediyordu.. Sikim göbeğinin hizasında tamamen ona temas ediyordu.. Yanaklarını ıslak ıslak öpmeye başladım boynunu da bir süre öpüp ıslak ıslak dudaklarımı gezdirdim sonra dudaklarına yaklaşarak çok kısa bir şekilde öpüp geri çekildim hiçbir tepki vermemişti.. Biraz daha uzun biraz daha uzun derken artık onunla sevişmeye başlamıştım ilk başlarda hareketsiz kalsa da sonradan o da karşılık vermeye başladı.. Bu inanılmaz birşeydi benim için resmen bir kadınla sevişiyordum hem de hayallerimi ve fantazilerimi süsleyen kadınla bir süre daha seviştikten sonra tekrar göğüslerine indim bu sırada parmağımı dudaklarında gezdiriyordum ve dudaklarını hafif araladı ben de parmağımı içeri soktum.. Sözde uyumaya devam ediyordu ama parmağımı resmen kıracakmış gibi emip yalıyordu.. Göğüslerini de bir süre daha öpüp yaladım ve göğüs ucunu dudaklarımın arasına alarak sertçe emdim koskocaman olmuşlardı.. Öperek aşağı doğru devam ettim ve bacaklarının arasında yerimi aldım.. Önce küçük küçük öperek kadınlığına doğru yanaştım sonra o tatlı kadınlığının dudaklarına küçücük öpücükler kondurdum ve nefes alışverişi acayip hızlanmıştı.. Sonra klitorisini ve o tatlı dudaklarını ağzıma alayark emmeye ve dilimle oynamaya başladım Fatma teyze uyanıktı ve resmen onun o tatlı ıslak ve sıcak amcığıyla sevişiyordum.. O kadar zevk alıyordu ki sürekli kasılıyordu ve bacaklarıyla kafamı sıkıştırıyordu.. Hatta bir ara elini başıma atarak ve kasığını yukarı doğru kaldırarak daha iyi yalamamı sağladı fakat başımı kaldırıp baktığımda elini hemen geri çekti ve yine uyuyor gibi yaptı.. Yalamaya devam ediyordum ki o kadar şiddetle boşaldı ki anlatamam hatta kadınların o şekilde boşalabildiğini ilk o zaman anlamıştım.. Resmen işiyor sandım ve yutabildiğim kadarını yuttum tadı hiçte kötü değildi ve Fatma teyze aşırı derecede bakımlı ve temiz bir kadındı yani hiçbir şekilde bir iğrenme olmamıştı bende.. Ben hala boşalmamıştım ve Fatma teyzenin yanına uzandım bir iki dakika sonra tekrar Fatma teyzenin dudaklarından öpmeye başladım ama bu kez anında karşılık vermişti.. Dudaklarımız buluştuğu an o benden çok daha ateşli bir şekilde karşılık veriyor hatta dilini ağzıma sokuyordu bir süre dilini emdikten sonra ben de dilimi ona verdim ve o da aynı şekilde dilimi yalayıp emmeye başladı o arada o tatlı amcığını okşamaya başladım parmaklarımı yavaş yavaş içine sokup çıkarıyordum ben bunları yaparken o beni daha da ateşli öpüyordu.. Sonra doğruldum ve sikimi dudaklarına dayadım.. Geçen gün oğluna yaptığı sakso geldi aklıma yine çıldıracak gibi oldum ve aynısını bana da yapmasını istiyordum.. Ama dişlerini aralamıyordu yani sadece dudaklarına sikimi sürtebiliyordum.. İstediğim pozisyona girdiğini bildiğim için yanına yarı uzanır vaziyette sırtıma birkaç yastık koyarak uzandım ve bir elimle başından bir elimle de omzundan tutarak kendime doğru çektim.. Sırtüstü yattığı için normalde bunu oldukça zor yapabilirdim ama Fatma teyze yine yardımcı oldu istediğim pozisyona geldi ama hala ağzına almıyordu.. Ben de içine hemen girmek istemiyordum ben onu yalarken o boşalmıştı ben de aynısını istiyordum ilk ağzına boşalıp daha sonra o tatlı amcığına girmeyi istiyordum.. parmaklarımı ağzına götürdüm yine dişlerini hafif araladı ve sikimi araya koyarak emmesini istedim ama yine ağzına almadı ben de bir süre dudaklarına sürttükten sonra tekrar parmağımı ağzına soktum ve yalayıp emmeye başladı sonra iki parmağımı birden soktum ve parmaklarımı deli gibi yalıyordu parmaklarımı çekip sikimi tekrar dayadım ama yine almıyordu ve o anda ensestin onu ne kadar tahrik ettiğini hatırladım ona anneciğimmm dediğim zaman ne kadar etkilendiğini hatırladım.. ve başını elimle tutup diğer elimle de sikimi ağzına vermeye çalışırken fısıldadımm ; Anneciğimmm.. Oğlunun o koskoca sikini ağzına al lütfen oğlunu mutlu et nolursun Anneciğimmmmm dememle sikimi resmen boğazına kadar soktu ve dudaklarıyla sikimi kökünden sıkıca kavrayıp bir süre öyle kaldı sikimi hem emiyordu hem de ağzındayken diliyle sikimin her yerini okşuyordu.. Onu nasıl tahrik edeceğimi çok çok iyi anlamıştım.. Harikasın anneciğimmmm offff sikimi o kadar güzel yalıyorsun ki.. O kadar sıcacık bir ağzın var ki.. Offf o dilinle yaptığın şeylere bayıldım anneciğimmm.. Yala oğlunun o koskoca sikini.. Boğazına kadar sok anneciğimmm bunlar aramızda kalacak hadi oğlunu boşalt anneciğimm.. Bak birazdan o tatlı amcığını da sikicem hatta belki arkana bile girebilirim bunu ister misin anne ?
Ben bunları söylerken o çıldırmış gibi sikimi yalamaya devam etti o kadar güzel yapıyordu ki bunu.. ağzından çıkarırken dudaklarını sımsıkı sikime kenetleyerek ve diliyle sikimin heryerini gezerek aynı zamanda da çok sert bir şekilde emerek milim milim ağzına sokup çıkarıyordu ki çok geçmeden boşalacağım zaman tiksinmeyip yutması için tekrar tahriklere başladımm.. Offf ne kadar güzel yalıyosun oğlunun sikini, ağzına boşalıcam anneciğim hepsini ağzına boşalıcammm.. Offf harikasın anneciğimmmm derken o kadar şiddetli boşalmıştım ki anlatamam tabii ki göremedim boşaldığımı ama o kadar şiddetli boşalmıştım ki 5-6 sefer tazyikli çıkışını hissetmiştim.. Anneciğimmm harikasın ne güzel boşalttın oğlunu diyerek yanına uzandım ama devam edeceğimi de anlaması için onu okşamaya devam ettim.. Bir yandan da tahriklere devam ediyordumm.. Birazdan bu tatlı ıslak ve sıcacık amcığına oğlun mu girecek ? Kendini ona siktirmeyi çok mu seviyosun ? Peki arkadan da yapayım mı anneciğimmm.. Hıı ? Oğluna götünü de siktirecek misin ? Bu şekilde onu çıldırtırken bacaklarını aralayarak yerimi aldım ve zevkten iyice şişmiş o tatlı amcığının dudaklarına defalarca sikimi sertçe sürttüm ve yavaş yavaş içine girmeye başladım ama onu çıldırtmak için milim milim giriyordum resmen o kendini bana doğru veriyor ben kendimi geri çekiyordum.. Sabret anneciğimmm birazdan hepsi girecek dedim.. O da çoktan anlamıştı fantazisini çözdüğümü ve bunun zevkini yaşıyordu.. içine tamamen girdikten sonra bir süre öylece bekledim sonra yavaşça çıkarıp birdenbire hepsini soktum ki (aaaaaaaahhhhhhh) diye o kadar derinden inledi ki anlatamam.. ve onu sikmeye devam ettim yavaş yavaş hızlanıyordum sonra pozisyon değiştirmek istedim ve omzundan tuttuğum anda kendisi dönüp yüzüstü yatmaya başladı ve bacaklarını kendisi araladı ben yine yerimi aldım ama kadınlığı hem aşağıda kalıyor hem de kalçası çok büyük olduğu için bırakın içine girebilmeyi ancak kadınlığının dudaklarına sürtebiliyordum.. O sırada kendini sürekli kasarak sikimi arkasına denk getiriyordu.. Ben de denemek istedim gerçi öyle kolayca girmeyeceğini biliyordum ama yine de denedim ve tabii ki girmedi ben yine ön tarafa yöneliyordum ama o ısrarla arka tarafına girmem için pozisyon alıyordu.. Sonra kulağına eğilip Anneciğim lütfen birazcık daha o tatlı amcığından sikmeme izin ver sonra arkaya da giricem dedim.. O zaman kalçasını daha yukarı kaldırdı ve sikimin başı içine girdi ama yeterince iyi girip çıkamıyordum.. Anneciğimmm o tatlı amcığını iyice oğluna ver hadi dedim ve kasıkları kasıklarıma yapıştı o anda ve belinden tutarak içine girip çıkıyordum o kadar büyük bir kalçası vardı ki anlatamam ve bu pozisyonda sanki daha da büyümüştü ve resmen önümde domalmıştı başı ve elleri yatakta kalçası havadaydı.. Aynen oğluyla gördüğüm pozisyonda.. Böyle siktirmeyi çok mu seviyorsun anneciğim? Oğlun iyi sikebiliyor mu seni ? diyerek sikmeye devam ettim ve iyice hızlandım artık girip çıkarken şak şak sesler geliyordu en sonunda tam geleceğim zaman çıkarıp üzerine boşaldım ve tekrar yanına uzandım.. İki kez boşalmıştım ama doymak bilmiyordum.. Fatma teyzenin arkasından çekildiğim zaman kendini gelişigüzel yatağa bıaktı sonra da yan dönüp yatmıştı ve ben onun arkasında kaldım ayrıca anladığım kadarıyla tekrar boşaldığım için devam edemeyeceğimi düşünmüştü.. Kulağına yaklaşarak anneciğimmm harikasın oğlunu çok mutlu ediyosun birazdan o daracık götüne giricem dedim.. O tabii ki oyunu sürdürüyor ve hala sözde uyumaya devam ediyordu o yüzden de hiç cevap vermiyordu.. Biraz dinlendikten sonra Fatma teyzeyi okşarken tekrar sertleşmeye başladım ve elimle kadınlığını okşuyordum parmaklarım yeterince ıslandığı zaman da arkasına yavaş yavaş zorluyordum..İki parmağımı soktuktan sonra sikimi ön tarafa birkaç sefer sokup çıkardım ve iyice ıslanmasını sağladım sonra sikimi hizalayıp arkasına sokmaya çalıştım başı girmişti sadece ama yeterince kaygan değildi.. Birkaç sefer daha öne girip çıktıktan sonra tekrar arkaya girdim ve yarısına kadar girebildim bu sefer ve yavaş yavaş sokup çıkarmaya başladım ve inanılmaz derecede dardı milim milim ilerleyebiliyordum içerde.. Sonra üzerine çıkmak istedim.. kalçasıyla beli arasında bi yerden tutarak yatağa doğru bastırdım ve ben de içinden çıkmadan onunla birlikte döndüm.. Birkaç gitgelden sonra artık sikimin tamamı girmişti ve o koskoca kalçası kasıklarıma tamamen kenetleniyordu bu da bana ayrıca bir zevk veriyordu.. Boşalacağım sırada yavaşlayarak boşalmamı geciktiriyordum.. Bu şekilde bir süre daha devam ettikten sonra hızlanarak sikmeye başladım ve yine kulağına fısıldıyordum.. Nasıl anneciğimmm oğlun seni güzel sikebiliyor mu ? Offfff o daracık götüne nasıl giriyor koskocaman sikim anneciğimmm görüyor musun ? Oğluna götünü siktirmeyi çok mu seviyorsun anneciğimmm ? O kadar dar ki hiç çıkmak istemiyorummm offff harikasın anneciğimmm senin her yerini sikmek istiyorumm.. Oğlun şimdi götüne boşalacak anneciğimmm hazır mısın ? Hadi iyice götünü ver bana anneciğimmm beraber boşalalımmm.. Derken kalçasını tamamen bana kenetledi ve inanılmaz bir şekilde içine boşaldım ve boşaldıktan sonra bir süre daha içinde kaldım tam çıkmayı düşünürken içine boşaldığım için daha da kayganlaştığını hissettim ve birkaç kez daha girip çıktıktan sonra tamamen sertleştim yalnız bu kez hem benim defalarca boşaldığım için boşalmaya niyetim yoktu hem de iyice kayganlaştığı için çok rahat girip çıkıyordu.. Fakat hep üzerine uzanmış vaziyette yaptığım için biraz da görerek yapmak istedim ve dizlerimin üzerinde doğruldum, belinden kavrayarak kendime doğru çektim ama istediğim pozisyonu sanırım anlamamıştı ki kalçasını havaya kaldırmadı.. Yine kulağına eğildim ve anneciğim hadi önümde domalsana seni öyle sikmek istiyorum dedim ve ardından tekrar belinden kavradım ve bu kez tam olarak istediğim pozisyona girmişti.. Bu pozisyonda tekrar içine girdim ve nasıl girip çıktığını izleyerek sikmeye devam ettim ve boşalmama yakın ”anneciğim harikasın sana bayılıyorum, artık bunların hepsi benim seni hep sikicem anneciğim artık” dedim ve çok çok az zevk suyu modunda birşey geldi ve ben artık bitmiştim.. Yataktan kalkıp banyoya girdim birkaç dakika duş aldım sonra üzerimi giyindim ve Fatma teyzeyi de giydirdim, giydirirken bana bayaa yardımcı oldu ama sözde hala uyuyordu ve bende oyunu hiç bozmadım.. Tamamen giyindirdikten sonra birkaç kez Fatma teyze diye seslendim ama kalkmıyordu.. Saatlerdir sikiyordum resmen doymamış olmasına da pek ihtimal veremedim.. Sonra söylediği gibi yapıp omuzlarından tuttum ve resmen bağırarak Fatma teyze hadi uyan artık dedim ve uyandı saat kaç oldu dedi saati söyledim ben bi duşa girip çıkayım iki dakika senin de acelen yoksa bir kahve daha içelim dedi ve duşa girdi.. Anladım ki bu oyuna ciddi bir kararlılıkla devam etmek istiyordu tabii ki bu bana da uyuyordu sonuçta onunla olabileyim de nasıl olursa olsun diye düşünüyordum.. Balkona çıkıp sigara yaktım sonra Fatma teyze elinde kahvelerle geldi.. Oğlum iyi ki geldin bugün beni çok mutlu ettin artık ne zaman istersen gelebilirsin dedi.. Tamam Fatma teyze yine gelirim dedim.. İki farklı kişilik oluşturmuştu resmen birisi sevecen komşu kadın Fatma teyze.. Diğeri yatakta uyku rolüne bürünüp kendini siktirmeye bayılan Fatma teyze.. Birini istiyorsam arada sırada diğer kişiliği de çekmek zorundaydım.. Kahveler bittikten sonra müsade istedim.. Yine gel oğlum özletme kendini dedi ve o gün de öylece bitti..
Hikayenin beğenilmesine çok sevindim. Destek ve beğenileriniz için çok teşekkür ederim.
Az da olsa devamı var. Görüşmek üzere…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Öfke ile kalkan sert siker 2-3 birarada

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ass

Öfke ile kalkan sert siker 2-3 birarada
— sadece ilk bölümü bu isim ve sinirli enişte diye yayınlanan hikayenin kalan tamamıdır– ALINTIDIR

Üç dört gün bir seyahat uydurdum eve gitsem karımın yüzüne bakmaktan onu koynuma almaktan korkuyorum. Bir hafta sonra Menekşe salağı aradı. “Abi Paris’e biz de gideceğiz onları sen ödersin zaten ama orada harcamak için Aras elini cebine atmaz ben annemden aldım diyerek bir kaç bin euro harcarım. Onu da sen verirsin bana bir şekilde. Bir de beğendiğim bir saat var sana mesaj atsam alır mısın?” “Ne bu rahatlık kızım dedim. Yüzsüzlüğün de bir sınırı olsun.” Duraksadı sonra çat diye “tecavüzünü ablama söylersem kaybedeceklerini düşündün mü dedi”, orospu. “Atak yapıp senin de kaybedeceklerin var” dedim. “Ben düşündüm onları da”dedi. Gerçekten düşünmüş alık karı. Kafasının tek çalıştığı yer para olunca çabucak sıraladı. Sen ablamı ve çocukları kaybeder, belki hapse bile girer bana bir sürü tazminat ödersin. Beni bir ihtimal boşar Aras, mağdur olduğumdan evlerin ikisini alırım hayat boyu da nafakamı öder. Haklı ve güçlü idi. Şantaj mı yapıyorsun diyerek atak yapmaya çalıştım ama suratıma kapattı telefonu kaltak.
O sinirle gece yine uyuyamadım. Karım da kıllandı. Evlendiğimizden beri ilk defa on gündür sikişimiz yok. Piyasa kötü çok para battı gibi laflar geveledim. Sabaha karşı Menekşe’nin tabak gibi kocaman amını yalama rüyası ile kalktım. Sikim taşlaşmış. Çocukları yeni okula götürmüş karımı salonda yakalayıp ufacık tomurcuk amını on dakika yalayarak boşalttım. İyi ki de öyle yapmışım amına girer girmez günlerin birikimi iki dakikada patladı hemen içine.
Ertesi gün çoluk çocuk baldız bacanak uçtuk Paris’e. Menekşe hiç bir şey olmamış gibi davrandı. Yolda onlar abla kardeş oturunca ben de bir viski atıp uyuma numarası yaparak mıymıntı bacanağın muhabbetini çekmedim. Bu işten sıyırmak için bir yol haritası oluşturmam lazım. Bunca krizden kurtulmuş Eminönü esnafıyım ben. Ama bu sefer sikimin doğrultusunda giderek tam boka battım. Yine de oyunu kaybeceksem, savaşarak çekilirim.
Pasaport kuyruğunda yanıma sokuldu. Yarın alışverişe çıkarız, Aras’a annem 2000 euro verdi dedim dedi. Orospu. Uluorta çıkarıp eline para mı sayacağım. Akşam yemeğine yarım saat erken in aşağıya dedim. Otele yerleşelim akşam yedide lobide buluşuruz diye tembihledim takside herkesi.
Altıbuçuk olmadan indim aşağıya. O da gelmiş bekliyor. “Özür dilemeyecek misin diye atıldı hemen”. “Özür dilerim” dedim “ikinci postayı da gitmeliydim”. “Küstah herif bütün hafta ağladım senin yüzünden her yerim morarmış”. “Tamam otur şuraya” dedim. Bir tomar parayı uzattım aldı, çantasına sıkıştırdı. “Sonrasında yaptınız mı hiç kocanla.” “Senin ilgilendirmez” diye atar yaptı. Almıştım cevabı mı, tıkları yoktu yani. “Belki burada yapar kız üzülme”. Cevap vermedi. “Korkma dedim aylardır yapmayan adam seni bollaştırdığımı fark etmez”. “Sus hayvan” dedi. Kulağına eğildim. “Sussam bile kocan üstündeyken benim kalın sikimi isteyeceksin kaç kere boşaldığını kafamı nasıl memelerine bastırdığını düşüneceksin artık, nasıl titrediğin çıkmayacak aklından.” “Al paranı istemiyorum ablama söyleyeceğim” diye karşı atak yaptı. Ben istediklerimi söylemiştim. “Yok dedim rahat ol dediğinden fazla para verdim. Kapatalım bu konuyu.”
Paris dönüşü yolda karım ile sarmaş dolaş otururken çocuklar ile aynı odada olmak kötü oldu seni özledim dedim. Bu akşam özlem gideririz dedi. Çok ilgiliymiş gibi, “sizinkiler çözmüşler mi problemi Aras’ı bir yoklayım istersen”. “Yok dedi sen karışma, sabah sordum. Paris’te gaza gelmişler ama Menekşe pek umduğunu bulaşamamış gibi.” İlgilenmiyormuş gibi konuyu değiştirdim.
Çok sağlam siktim o gece karımı yan odadakilere duyurtmak için. İki dolu dolu posta. İkinci postada sikim boşalmak bilmeyince kendi isteğiyle soktu minik göt deliğine. Bağırmamak için ağzını kapattığında ellerini kenara çektim, bağırta bağırta küçücük götünde iken boşaldık ikimizde.
Ertesi sabah Aras kahvaltıda abi malzeme alacam ben de seninle geleyim mi dedi. Siktir git diyeceğim salağa. Sonra oyun oynama planım aklıma geldi vazgeçtim. Dur ben de gezeyim seninle destek olurum. Bütün gün dolaştık akşam da güzel bir lokantaya soktum hıyarı. Aman ben içmem anam kızar babam söver lafları ile koydum önüne rakıyı. İki kadehte gözleri kızarınca da çaktım lafı. Bak senin abinim ama benim hanım dedi ki doğumdan sonra uzaklaşmışsın karından, çok mutsuzmuş onu sevmediğini düşünüyormuş. Yok abi öyle bir şey dedi utanarak. Tamam dedim abi kardeş muhabbeti aramızdaki. Bir kadeh daha dayadım lavuğa. Utana sıkala yarım saatte çözüldü salak. Beyimizin en iyi boşalma süresi beş on saniye imiş. O yüzden kaçıyormuş karıdan. Gülecem gülemiyorum. Karı bundan ayrılmayı o yüzden pek iplemiyor demek ki. Olur mu öyle şey dedim sen onun erkeğisin bırak milletin boş sürelerini laflarını önemli olan senin mutluluğun o kadınlık vazifesini yapacak. Gerekirse zorla alacaksın yatağa. Sen de bir anormallik yok, yapa yapa alışırsınız. Bu gece herif üstünde Menekşe Hanım, kısa sürse bile.
Sekreter kızı çağırdım. Ben geçen bir delilik yaptım. Baldız depodan mal çalmış görünce bir iki tokat çaktım. Bu aramızda kalsın dedim. Ben demiştim ya size sonra tokat sesi duyunca aşağıya kaçtım dedi. Duyarsa yengen üzülür, ha müdüre söyledim sana ufak bir zam yapacak. Şahit işi de tamam.
Bir buçuk ay sonra filan tekrar aradı Menekşe. İki bilezik beğenmiş. Orospu, kocasından gizli para, altın biriktiriyor kesin. Bir tane alırım ama söz dinlersen üç olur dedim kapattım telefonu. İki kere aradı açmadım. Niye açmıyorsun telefonunu diye mesajlar yağdırdı. Ertesi sabah geri aradım. Verdin mi kararını dedim. Ne kararı diye şaşırdı. Senden özür dilemek için bana fırsat verirsen ben sana ne istersen alırım sorun değil. Sadece altımda inim inim kıvranacaksın o zaman iki istersen üç bilezik daha. Küfürler kalaylar. Sen daha karlısın dedim. Bir kereliğine hem hayatının sikişini yaşayacaksın hem de para kazanacaksın. Düşün evlendiğiniz günden beri kaç kere mutlu edebildi kocan seni yatakta. Açsın sen yarağa. Ulan zorla siktiğimde defalarca boşaldın normal siktiğimde yataktan kalkamazsın. Düşün o yarakla neler yaşatırım sana. Küfür edip kapattı. Ben de göndermedim bilezik parası. İşte bu risk dedim kendi kendime.
Karıma haftasonu sürprizi yapıp hep istediği bir saati aldım. Oldukça pahalı. Bir resmini de Menekşe’ye gönderdim. Boşver bileziği buna ne dersin. Bir sonraki akşam beraberiz yemekte. Karım da şaştı hiç sevmediğim kayınvalidede kalmanın nereden çıktığına. İşim var dedim onların o tarafta bir de Aras bir malzeme arıyordu onu buldum galiba. Benden köşe bucak kaçarak yedi yemeğini. Ablasının saatine gıpta ile bakıyor salak. Aras’a aradığın malzemeyi Küçükçekmece’de buldum, yüzde on ucuza bırakacaklar ama yarın depodan çıksın istiyorlar dedim. Sabah erkenden git hallet bence. Atladı hemen üstüne, malı Eminönünden Çekmeceye göndermek ve farkını ödemek beşbine patladı bana. Menekşe kuytu köşe kaçıyor hala. Çocuğa yemek yedirirken mutfakta yakaladım. Kocan gidince, çocuğu annene bırak beni ara, sizde buluşuruz, saati beğendin mi?. Kızardı, yutkundu sadece.
Sağlam bir kahvaltı yapıp işler var diye kaynananın evinden çıktım. Bir büfeden bira alıp evlerine yakın bir yerde araba içinde içmeye başladım. Bir saat geçti arayan soran yok. Boş yere geldim amk diye bir bira daha aldım. İkinci biranın yarısında whatsapp üzerindeki 1 sayısını gördüm. Kafamı sikeyim. Aramamış mesaj atmış onbeş dakika önce.
Saat ona çeyrek var. Aras’ın Çekmece’ye gidip malı yüklemesi alması gelmesi, en erken akşam beş. En iyisi ilk eczaneye dalmak. Bir cialis güzel gider.
Kapı çalmadan açıldı. Gizlice içeri alıyor beni. Belli öncesinde sözler hazırlamış rahatlasın diye dinliyorum. Karşılıklı koltuklardayız. Bak kafandaki bu takıntı gitsin diye çağırdım, ben kocam ile mutluyum, senden bir şey istemeyeceğim artık. Sen istemeyeceksin ama ben bir sürü para harcadım bu plan için demek geçiyor içimden. Sessizce dinlerken inceliyorum. Geniş suratındaki iri gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj, kısa kollu tek parça biraz diz üstü bir elbise, hayatta dışarı böyle bir kıyafet ile çıkmaz. Kalın beyaz bacaklarında ten rengi bir çorap var. Eve gelip kıyafet değiştirmiş. Çocuk nerede dedim. Annemde dedi. Benimle sadece konuşmak için mi çocuğu bırakıp sonra üstünü değiştirdin dedim. Cevap veremeden kaldı salak. Sessizce bakıştık, koca göğüsleri heyecandan inp kalkıyor. Dikilmiş sikimi düzelttim pantolon üstünden.
Ev sıcaktı hafif giyineyim dedim gibi laflar geveledi. Ayağa kalktım. Suratına kadar eğildim. Kaç gün oturamadın dayaktan kızarmış götünün üstüne, aynısını ister misin? Yoksa sakin sakin mi girersin koynuma. Vurma lütfen abi dedi. Ayağa kalk dedim. Kalktı. Ters çevirip elbisesinin sırtındaki fermuarı beline kadar indirdim. Yapma abi dur dedi. Sikimeydi sanki. Hazırlıklı orospu bu sefer altında sadece sütyeni var, saten beyaz. Arkası hala bana dönükken elbisesini kafasından yukarıya doğru çıkarttım. Koca götünde de aynı renk saten bir tanga var. Benim için hazırlanmışsın. Sırtını öperek, göğüslerini okşayarak koca götüne kadar indim. Domal şu koltuğa doğru. Abi yavaş gir çok acıdı. Hiç ön sevişmemiş mi bu karı ne girmesi?
Önümdeki karıya gündüz sakin kafa ile bakınca genç irisi, güzelce bir karı işte. Peşinde koşacak bir tip değil. Bacaklar kalın, göt güzel, bel yağlanmaya başlamış. Öne doğru domalınca tombul amı saten donda kabarıyor. Yaklaşıp donu aşağıya kadar indirdim. Böyle ne olacağını bekler şekilde çaresiz durması çok güzel. Am çevresi tertemiz. Gömleğimi pantolonumu çıkartıp sokuldum arkadan. Sevişirken konuş benimle ikimiz de daha çok zevk alırız dedim. Elimi amına attım irkildi. Hafif ıslanmış bile kaltak. Sevişirken konuş benimle daha güzel sikerim seni o zaman. Arkasına diz çöktüm. Geniş sert kalçalarını avuçlayıp etli kocaman amcığını çıkardım ortaya. Dışa çıkmış dudaklarına yapıştırdım dudaklarına. Abi ne yapıyorsun diye öne atıldı. Çok güzel bir amcığın ver yalayacağım diyerek ters çevirdim. Aras hıyarı yalamıyor mu bu tatlı amcığı yoksa diye tekrar gömüldüm amına. Bacaklarını iyice araladım. Göt deliğine kadar inip çevresini hafif hafif dişledim. Kocaman etli etli gencecik bir amcık. Dış dudakları uzadı dudaklarımın arasında. Nefesini tutmaya çalışıyor salak karı. Bırak kendini rahat rahat inle dedim. Göt deliği ise amcığını tam tersine pembe bir nokta. İki elim ile açtım am dudaklarını dilimi sokabildiğim kadar soktum içine. Ah güzeller güzeli karımın amcığından bile daha tatlı bu amın tadı. Suları dudaklarıma çeneme yapıştı. Ne güzel inliyor altımda. Ağzıma boşalmasını istiyorum bu karının. İyice gömüldüm amcığına koca kalçaları sağa sola çırpınmaya başladı altımda. Bızırını o büyük pembe bızırını dilledim ara vermeden. İki parmağım ile git geller yapıyordum içinde. Dilimi o minik göte sokmamak için kendimi zor tutuyordum. Yine de bir iki dil vurdum dışardan göt deliğine.
Abi yeter dur artık. Sıkıca yapıştım öne doğru kaçmasını engelledim. Am sularının tadı değişmeye başladı. Kalın bacakları kafamı o kadar bastırdı ki nefessiz kaldım amının içinde. Yine de çıkarmadım dilimi içinden. Aman aman ohh öldürdün diye çığlıklar ile boşaldı köylü karı. Biraz durup boşalan koca amcığını ve titreyen göt deliğini seyrettim.
L şeklindeki büyük koltuğun ortasına doğru çektim salağı. Baş hizasına yanına oturdum. Hadi sen de sıra dedim. Salak salak baktı suratıma. Dikilmiş koca sikimi sıvazladım. Boşalt sen de aynı şekilde. Biz pek yapmıyoruz dedi. Niye dedim. Aras pek dayanamıyor dedi. Gel diye çektim kolundan. Boşalırken haber ver ama dedi. Tamam dedim. Başını dilleyip biraz öptü. Yumuşak etli dudakları gövdesinde öperek gezindi. Bu tempo ile altı ay boşalmam ben. Baş kısmını em dedim. Acemice emmeye başladı. Depoda sikimi ememedin diye aklın kaldı değil mi dedim. Şaşkınca gözlerime baktı. Bir elini taşaklarıma götürdüm. Hafif hafif okşadı. Sikimi emmek için geldin değil mi depoya? Evet dedi ağzındaki siki çıkararak. Daha hızlı em yine yalvartacağım seni sik beni enişte diye. Sadece başını sokabiliyordu ağzına bir iki dakika sonra dilini kullanmayı da öğrendi. Dondurma yalar gibi kökünden başına doğru dilledi. Ağzına patlamayım şimdi. Çıktım ağzından yatırıp sütyenin altından memelerinin arasına soktum. Sütyenin lastiği sikimin kökünü sıkıyordu koca sütlü memeleri de gövdesini. Şaşkınlıkla bana bakıyordu. Belli hiç sikilmemiş memeleri. Bir iki git gel ile patladım memelerinin arasına.
Kalktı banyoya yürüdü koca beyaz götünü sallayarak. Peşinden toparlanıp yürüdüm. Mutfakta bir bardak su ile cialisi attım ağzıma. Odalarındaki banyoda göğüslerindeki döllerimi yıkamış bacakarasına su tutuyordu. Ben içeri girince arkasını döndü. Ben de sikimde kalan dölleri yıkadım. Sert sevişirim bir de benimle konuşursan seni daha çok uçururum gibi laflar söyledim elime aldığım havlu ile memelerini kurularken. Hiç mi sevişmiyorsun dedim beraber yataklarına uzanırken. Sevişiyoruz ama anlamadan bitiyor dedi.
Etli dudaklarına yapıştım. Sikimi yediğinden beri beni düşünüyorsun değil mi dedim? Yine şaşkınlıkla baktı sonra evet dedi söylediklerimi hatırladı galiba. Dudaklarından boynuna oradan sütlü koca memelerine indim. Evet kocacığım yala memelerimi diye kıvranmaya başladı. Ne lan bu kötü yerli porno seyrediyor gibi kocacığım ne? Bir parmağımı amcığına attım hala ıslak. Depoya kendini siktirmeye geldin di mi, yarak görmeyen amın yarak görsün istedin. Evet dedi. Sadece evet deme, enişten siksin diye koca götünü salladığını da anlat. Büyük sikini istedim. Kim söyledi sikim büyük diye. Ablam anlatmıştı zor alıyorum diye. Sen de mi istedin büyük sikli enişteni azdırıp sikilmek mi istedin. Bir parmağım iyice hızlandı içinde. Evet azdırdım onu sonra bacaklarımı iyice açtım girsin diye koca sik. Aferin orospuya iyi gidiyor. Açılmış bacakları arasında yerimi aldım sakince itekledim sikimi içine. Dışı büyük içi dar amcığının dibine kadar değdiğimde durdum. Depodaki gibi bağır şimdi. Enişte daha çok istiyorum daha hızlı sik beni. Bağırmaya başladı, yine sik beni, yarağını özledim. Gündüz vakti sessiz odanın içinde çığılıkları yankılanarak. Kafamı beyaz büyük sütlü memelerine gömdüm. Sabunlanmış uçlarını eme eme büyüttüm bu sefer süt çok geç ve az geldi. Bitiyor sütü galiba. Yine de iki meme arasında dilimi dolaştırarak sert sert sikmeyi sürdürdüm. Çok sıcak karının içi. Dakikalardır sikiyorum ve hiç çıkmak istemiyorum. Tam damızlık karı, döne döne üç kişi sikse yeridir. Biraz zıplayan göğüs seyretmek için çıktım içinden gel kucağıma otur dedim. Yine salakça baktı. Sikilmekten dağılmış suratı daha bir salak gözüküyordu. Bunlar pozisyonda mı bilmiyor? Yavaş yavaş yerleştirdim sikimin üstüne. Çok güzel alıyorsun kocaman sikimi dedim. Canım yandı ama ilk aldığımda dedi. Sik beni sik beni içime patla diye yalvarıyordun ama dedim. Evey yaldırdım sikin için ahhh. Salak suratının en iyi yeri olan etli dudaklarına yapışıp kalçalarına parmaklarımı geçirdim. Boynum ağrımaya başlayınca kendimi geri attım ve kucağımda zıplattığım karıyı seyretmeye daldım. Büyük memeleri sağa sola savrulurken kalçalarını hafif şaplaklar atmak için uzandım. Ben şaplağı vurdukça inlemeleri arttı. İçime boşalma sakın diye inledi. Şaplakları tokata çevirdim ve alttan sikimi daha hızlı vurmaya başladım. Hep isteyeceksin değil mi koca siki. Evet abi dedi koca sikin çok güzel. Tokatlarım iyice sertleşti. Kocaman gözleri kızardı. Yetti abi ben bittim demesi güldürdü salak karının. Boşalan vücudu karnı titreyerek yana devrildi. İçinden çıkan sikimi tekrar amına batırdım. Abi lütfen acıyor dedi. Üst üste orgazm kadınlarından değil yani. Benim de sikime değil.
Aylardır benim sikimin peşinde koşuyorsun değil mi al sana koca bir yarak diyerek boynundan yatağa gömdüm. Katlayıp bacaklarını göğüslerine bastırdım. İkinci postam zaten geç gelir. Kısa kısa sert sert vurarak dakikalarca siktim baldızı. Amcığından gelen su ve dolgun kalçalarındaki et seslerinden başka ses kalmadı odada. Başlardaki inlemeleri sadece kesik nefes alışlarına ve dur yavaş seslerine acı ile inlemeye bıraktı kendini. Dur dedikçe suratına küçük tokatlar attım. İçinden çıkıp iki elimle sikimi göbeğine doğru okşadım. Göbeğine ve memelerine fışkırıp kendimi yatağa attım. O bir on dakika sonra toparlanıp banyoya yürürken kızarmış koca kalçalarını seyrettim. Baş ucumdaki telefonun kayıt tuşunu durdurdum. Şimdi elimde sik beni diye yalvaran ve depoya da kendini siktirmek için geldiğini itiraf eden baldızın kayıtları ile mutluydum. Piç Eminönü esnafının avukatı da piç olur güzel fikir verdi şerefsiz. Kafamdaki tek soru üçüncü postayı boğazına mı yoksa ağlata ağlata tomurcuk götüne mi attırmak mıydı?

Karı ciddi ciddi içeride yıkanmaya başladı. Bekledim ben de dinlenmiş oldum. Bornoz kafasında havlu sarılı çıktı dışarı. Sen girebilirsin dedi. Sen niye girdin ki daha bitmemişti. Elimle sıvazladığım sikimi gösterdim salağa. Irın kırın etti gitmem için Aras birazdan gelir filan. Aradım Aras’ı, oğlum adamlar sana çok indirim yaptı bir yemek ısmarla ayıp olur hem köprü trafiğine de kalmazsın. Salak suratı daha da salaklaşan Menekşe’ye git bir kahve yap bari üzerine de götünü göğsünü açık bırakacak şeyler giy. Taşaklarımı yıkayıp çıktım. dev memelerini ortada bırakacak önü açık bir bluz ve mini etek giymiş. Aferin sana dedim. O yatağın kenarında otururken ben ayakta iki yudum içtim kahveden önüne dikilip suratına iki üç kere sikimle vurdum. İtirazsız sikilecek tam bir mal. Sen yeni boalmadın mı diye sordu salak. Hap demedim, çok azdırdı memelerin dedim. Başını ağzına soktum, kahvenin ısıttığı sıcak ağzı dimdik yaptı sikimi bir anda. O an karar verdim bakire götünü sikmeli bu karının. Yatağa yanına oturdum. Dev göğsünü bluzunden çıkarıp ucunu dilledim. Hassas memeli karı, avuçladığım diğer meme ucu da uzadı büyüdü hemen. Sütün azalmış dedim Aras mı emiyor her gece. Çocuğu sütten kesiyorum dedi zorla inleyerek. Üstünü çıkardım, sıra ile iki memeye giriştim. Sağdaki memeden istediğimi aldım. Hafif hafif süt damlalarını emdim.
İki elim ile iki memeyi kavrayıp parmaklarımı batırdım, ellerimin izi çıktı üzerlerinde. Ben sertleştikçe inlemesi nefesinin düzensizleşmesi arttı. Sol elimi bacakarasına attım. Islak amını saran donunu araladım ve dikilmiş yarağımı içine itekledim. Kucağıma kendisi yerleşince köküne kadar girdi. Gözlerini gözüme dikip dudaklarıma saldırdı. Eme ısıra. İz yapmasa bari. Kontrolden çıkan iri karıyı zor tuttum üzerimde, kendini kaybederek bağırdı. Sol memesine giriştim şimdi. Sikim dibine kadar içinde sadece kalça hareketleri ile sikmeme, artık alıştığım, sik beni sik karını abi inlemeleri ile karşılık veriyordu. İnsanı sikişten soğutur bu laflar. İki dev memenin arasına gömüldüğümde nefes bile alamıyordum. Kocaman, sert, sütlü. Uçlarına bastırdıkça parmaklarıma beyaz beyaz sütleri damlıyordu. Ölüyorum ben demeye iki üç dakika içinde başladı salak. Kendimi fazla kaptırmadan plana uygun gitmeliyim. İçinden çıkmadan kalın bacaklarını havaya diktim üstüne geçip hızlı hızlı vurmaya başladım amına. Nasıl bir ıslaktır lan bu. Sular fışkırıyor etli amından. İki memesine pençe gibi geçirdim ellerimi. İki göğüs ucu da ikişer parmağımın hapsinde. Nefesi kesilerek öldüm abi diye sayıklayarak boşaldı altımda. Sikim içinde kıpırdamadan şişmiş dudaklarını dişledim öptüm. Amcığı boğum boğum kasıldı.
Sert sikince daha çok hoşuna gidiyor değil mi dedim. Yeni boşalmış amı hala kıpır kıpır. Gözlerini açıp kapayıp onayladı. Üzerine iyice abanarak içinden çıktım. Göğüsleri ezildi yayıldı aramızda. Senin yaşında iken ablanı her gece böyle sikiyordum. Sen de her gece sikilmelik karısın ama seni sert sert bağırta bağırta sikmeli. Aras yalıyor mu tatlı amını memelerini saatlerce şanslı pezevenk. Bunu derken aşağıya kayıp memelerini dilledim. Yok abi dedi. Kulağına doğru eğildim. Nasıl sikiyor seni dedim. Dilleyerek göğüslerine indim. Kısa sürüyor abi üstüme çıkıyor hemen iniyor. Dilimi kaldırmadan koca amcığına indim. Bızırımı şişmiş dışarda dilimi değdirince titredi. Amını da mı yalamıyor salak herif. Dilim değdikçe kalçaları oynuyordu. Uzun bir ooo ile çok azzz dedi. Yapma abi oram acıyor biraz. Geniş dudakları dışarda tazecik amcığı uzun uzun dilledim. Tekrar başladı kıvranmaları. Bu son olmasın istediğin zaman gel sikeyim güzel amını dedim. Evet abi geleceğim ohhh. Kocaman amına soktuğum parmaklarım yapıştı birbirine.
Şimdi göreceksiniz Menekşe Hanım benden para çarpmanın bedelini. Yukarı tırmandım sikim ile amını fırçaladım. Dudaklarına yapışıp dilimi emdirdim. Etli etli ıslak. Götünü de sikmiyordur. İri gözleri açıldı. Ben sikeceğim şimdi bakire götünü. Suratındaki şehvet bir anda korkuya döndü yine. Olmaz abi. Sikimi sonuna kadar içine kaydırdım yavaşça ay diye irkildi. Olacak dedim. Bağırta bağırta da sikebilirim veya kendi isteğinle verirsin. Başucundaki telefona uzanıp, sesi açtım. Depoya senin sikini yemeğe geldim, istediğin gibi sik beni, koca yaraklım gibi kısımlarını dinlettim sikim içinde üzerine abanmış olarak. Tam bir salak olduğundan anlayamamışsındır dedim. Herşeyi kayda aldım ve bir kopyasını avukatıma gönderdim şimdi de istediğim zaman da gelir seni istediğim gibi sikerim.
Altımdan çırpınarak kaçmaya beni iteklemeye çalıştı. Sikimi çıkardım içimden omuzlarından yatağa bastırdım. Bak dedim aptal karı, döve döve sikerim her yerin morarır akşama da Aras’a anlatırsın eve eniştemi aldım o da beni evire çevire sikti diye. Ben de çıkartırım kaydı kocası sikemiyor diye bu karı cilveleşti beni tuzağa düşürdü buyrun kanıtı. Hayvanın birisisi sen oldu cevabı. Evet dedim hayvan gibi sikeceğim götünü üç gün otururken beni hatırlayacaksın. Tam götüm iyileşti derken gelip bir daha sikeceğim amını götünü. Aras’ın beş saniyelik sikini anlamayacaksın bile içinde. Hönküre hönküre ağlamaya başladı yine. Domal lan dedim. Tepki vermeyince bacaklarını çevirip kalçasına çaktım tokatı. Bağırdı. Sus lan dedim apartmanı toplayacaksın başımıza. Sonra vazgeçtim domaltıp sikmekten. Götüne girerken acı çeken suratını görmek istiyorum kaltağın. Çevirdim tekrar karşı koymadan sadece ağlıyordu. Yenilgisine, giden paralarına, birazdan gidecek götüne. Sağa sola krem var mı diye bakındım sonra siktir et ettim. Sanki sevdiğim biri. Bacaklarını havaya dik dedim. Talimatlarıma uydu. Abi canım yanmaz değil mi dedi. Yanmaz dedim ablan bile alıyor senin götün daha geniş. Ne alakası var amına koyayım demedim.
Am suları ile ıslanan sikimin ucuna tükürdüm. Tükürüklediğim bir parmağı göt deliğine bastırdım. Zor olacak Menekşe Hanım çok zor. Sikimi amı ile göt deliği arasında gezdirdim. Koca kalçalarına rağmen ufacık nokta. Başını batırmaya çalıştım yok girmedi. İyice elimi tükürükledim kendini rahat bırak bakalım dedim. Salakça bir laf. Karının götünü tecavüz ile sikiyorum rahatla diyerek. Mümkün mü? Baş kısmını elimin yardımı ile içine gömdüm. Bağırmamak için elini ısırdı. Ulan ben bile bağıracağım kremsiz ne zor imiş. Baş kısmı ufacık göt deliğinde hapis kaldı sanki. Manzaraya baktım benim kütük girişin kenarlarını patlatacak gibi germiş. Çıkardım başucunda boktan bir el kremi, bunlar götünü sonrasında daha çok yakar ama beni de içeri sokar. Acısı bitti artık dedim. Yarağımı bitti sen göreceksin şimdi acıyı. Kremi bir iki santim içine parmağımla yaydım sikimin ucuna da biraz sıktım. Başı kolay girdi bu sefer. Yatağın içindeki donunu ağzına bastırdım. Deminki acı hiç bir şeydi salak karı dedim. Korku doldu gözleri. Durmadan altımda çırpınan, bağırmamak için ağzına soktuğum donu ısıran karıya sokabildiğim kadar soktum. Benim bile sikim sızladı. İki elim ile omzuna bastırıp kalan bir iki santimi de dayadım kıçına.
Gözlerinden yaşlar akarak ağlıyor altımdan kaçmaya çalışıyordu. Kalın bacaklarını katlayıp tüm ağırlığımı üzerine verince kıpırdayamadı. Zaten iri yarı bir herifim, biraz daha çırpınabilse bu pozisyonda sikim kırılır içinde. Nefessiz kalınca durdu. İçine girdiğim delik sikimin kalınlığından küçük, sikimdeki kayganlaştırıcı yetersiz. Çok sıcak çok dar. Altımdaki karı ise sadece ağlıyor. Geri çekilip bacaklarını açtım. Tepkisi yok artık. Sikimi daha rahat bir açı ile götüne batırmaya başladım. Teslim olmuş beyaz iri vücudu memeleri ben vurdukça farklı yönlere yayılıyordu. İri kalçalarına çarptıkça geri zıplıyordu. Kuru kuruya daracık bir göt. Acıdan stressten alev alev içi. Üçüncü postamın bu kadar hızlı geleceği aklıma gelmezdi. Taşaklarım dayanamadı sikimi saran sıcaklığa. İmzamı atmak için içinden çıktım. Sikimi sıvazlayarak memelerine suratına fışkırdım. Bir sonrakinde de amını dölleyeceğim orospu. Cevap vermeyince boğazını sıktım. Amından döllerinin taşmasını istiyor musun? Evet abi git lütfen dedi. Gitmem için mi söylüyorsun dedim. Buraya kadar gelmişken tokat çakmamak olmaz bastım tokatı. Bir daha benden bir şey tırtıklamak da yok tamam mı amına koduklarım. Yok abi ama bana da baskı yapıyorlar. Kim yapıyorsa onu da sikerim. İyi olur o şıllığa dedi aklın sende zaten, erkek dediğin böyle olacak diye. Kim lan dedim. Kaynanam dedi. Aras’ın anası mı dedim. Yuh artık dedim.
Çıktım evlerinden. Bir hamam bulup yıkanırken sikim dikildi cialisten yine. Aras’ın uzun boylu, zayıf türbanlı anası ha siktir git be oğlum dedim.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ucak yolculugu 2

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

ucak yolculugu 2
Biri İzmir’den, diğeri Antalya’dan birer adama aitti. Sonra onların kime ait olduğunu düşünürken aklıma uçaktaki adlarını dahi bilmediğim adamlar gelince olanları zevkle hatırlayıp kendi kendime gülümserken üzerimden sanki hoş bir titreme aktı. Kartları buruşturup çöp sepetine attım. Masamdan kalkıp karşıdaki panodan gelecek haftaki iş gezilerinin programlarına bakarken, toplantılardan birinin gelecek hafta İzmir’de olduğunu ve en az 3 gün kalmam gerektiğini gördüm. Aklımdan bir sürü şey geçerken elimde olmadan, uçakta bacaklarımın arasında yaşadığım ürpermeyi hissedince, sevinçle birden yerime dönüp çöpleri kurcaladım ve bir an bile tereddüt etmeden telefona doğru uzanıp numarayı çevirirken hangisinin karşıma çıkacağı ve hala değişik bir şeyler yapmak için ne diyeceğinin sıkıntısını ve bilinmezliğini yaşıyordum. Telefona çıkan sekretere Danyal bey ile görüşmek istediğimde ,kendisinin şehir dışında olduğunu söyledi ve bana yardım etme teklifine – Ben Seyhan ,beni tam olarak hatırlayamaya bilir, birkaç ay evvel kendisi ile uçakta tanışmıştık .Gelecek hafta geldiğimde kendisini görmemin mümkün olup olamayacağını öğrenmek için arıyordum “cevabıma kız telefon numaramı isteyince sonra tekrar ararım diyerek konuşmayı sona erdirdim. Sonraki iki gün kendimle mücadele ile geçti. Evdekiler bendeki garipliği hissetmiş , neler olduğunu anlamak için uğraşıp duruyorlar ,olmadık zamanda sorular sorarak ağzımdan laf almaya çalışıyorlardı.Hafta sonu kocam biraz değişiklik olsun diye iki günlüğüne Kıbrıs’a götürdü . Çok iyi vakit geçirip oldukça eğlenmemize rağmen her uçağa binişimde elimde olmadan başımdan geçen o dakikaları hatırlıyordum . Kendime hakim olarak olayları tamamen unutmam gerektiğine karar verince ,çok rahatladım. Pazartesi masamda uçak biletimi bulunca , Salı gecesi otobüs ile gideceğimi söyleyip uçuşu iptal ettirdim .Sekreterim şaşırmasına rağmen ses çıkartmadı. Güzel bir yolculuk gecesinden sonra sabah indiğimde bana ayrılan otele yerleşip hazırlanıp çıktım. O gün anormal bir koşuşturma ile geçti. Otele geç vakit dönüp,yemek bile yemeden yattım. Sabah bayileri görmeğe gitmeden evvel İstanbuldaki büroyu aradığımda sekreterim ,dün İzmir’den Danyal beyin beni en az 10 sefer aradığını ama çok ısrarla istemesine rağmen cep numaramı kendisine vermediğini söylediğinde şaşırdım. İş telefon numaramı onlara bırakmamıştım . Bana nasıl ulaştıklarını da anlamadım . Öğle üzeri Kordon’da yemek yerken ,aklım hala telefon numaramın nasıl ele geçirildiğindeydi. İşimi erken bitirip otele dönüp adamı aramaya karar verdim. Telefona çıkan kız beni hemen Danyal beye aktardığında daha ben konuşmaya bile başlayamadan ,adam iki gündür beni aramaktan neredeyse baygın düştüğünü,ama her arayışın da çok heyecanlandığı bir çırpıda söylemeden edemedi. İçimden yükselen sevinci ve heyecanı inşallah anlamamıştır diye aklımdan geçirerek ,kısa bir hal hatır sormamın ardından ,beni tekrar görmek istediğini ,hiç olmazsa benim istediğim bir yerde beraberce bir şeyler içerek sohbet etmemizde o kadar ısrar ettiki Kaldığım otelden beni alarak yemeğe çıkma teklifini biraz da nazlanarak kabul ettim. Aslında hangisinin karşıma çıkacağını çok da merak ediyordum. Yaklaşık yarım saat sonra aşağıdan arayarak misafirim olduğunu söylediklerinde bu kadar çabuk geleceğini beklemiyordum ve daha banyodan yeni çıkmıştım. Az sonra aşağı ineceğimi misafirime biraz beklemesini rica ettiğimi söylemelerini isterken, istersem yukarı gönderebileceklerini söylediklerinde, bornozun içinde çıplak olmama rağmen bir an her kimse beraberce yaptıklarımızdan sonra beni bu halde görmesinin pek anormal olmadığına karar vererek odama çıkmasını kabul ettim. Kapı çalındığında ,açmadan evvel birkaç saniye heyecanımı bastırmak, normal görünmeğe çalışmak için ,derin birkaç nefes aldım ve karşımda,elindeki çiçekleri neredeyse belki benim kadar heyecanlı , şaşkınlıktan eli ayağı titreyen Danyal beyi buldum. Yanımdan süzülerek içeri girerken “Merhaba,” diyerek yanağımdan öptü. Geçip karşılıklı olarak koltuklara oturduğumuzda , çiçeği uzatırken eleri titriyordu. “Seyhan hanım, o günden sonra her uçağa binişimde hep sizi hayal edip durdum, ama nerede nasıl bulacağımı bilmediğimden ,sizden bir adres,tel istemediğim için kendime günlerce lanetler yağdırdım. Tamam belki orada başımıza gelen sadece küçük anormal bir maceraydı ,sonrasında herkes unutacak ve normal yaşantısına dönecekti ama tekrar karşılaşmak ,konuşmak inanın en çok hayal ettiğim şeylerdi.” “Bende sizleri sık sık düşündüm. Numaramı nasıl buldunuz en çok ona aklım takıldı ?” Ha,ha tamam ben orta yaşlı ,şişko bir kelim amma teknolojik aletleri de çok severim. Geçenlerde aldığımız yeni model şef sekreter telefon arayan her türlü numarayı gösteren ve kaydeden bir teknoloji harikası. Kim ararsa arasın üstteki küçük ekranda arayanın numarası gözüküyor. Sonrası malumunuz Sekreter bana ,bir bayan aradı kendisi uçak arkadaşınızmış dediğinde,heyecandan neredeyse oraya yığılacaktım.Sekreter beyazlaşan rengimden korkarak doktor bile çağırmaya çalıştı.Ama bilseydi ki Neyse bunları sonra da konuşuruz, Şimdi hazırlanın da tekrar karşılaşmamız şerefine şöyle güzel bir yemek yiyelim. “Giyinmek için kalkarken “Danyal bey,uçakta olanları tekrar yaşamak istediğimden hala emin değilim.Sizi arama nedenim ise o olayları hatırlamaktan ziyade otelde yalnız kalmamak istemememden kaynaklanıyor. Bu vesile ile sizi daha iyi tanıma fırsatını yakalarım diye düşünmüştüm. Üstümü giyinmek için rutubetli,kasvetli banyoya gitmek yerine, bu olanlardan sonra şurada kenarda değişmemin her halde sizce de bir sakıncası yoktur değil mi ?” diye sorduğumda sadece başıyla onayladı. Oda girişindeki elbise dolabının kapağını açarak kendime ,bir giyinme odası yaratıp bornozumu çıkartarak vücudumu çıplaklığını aradan uzanarak baktığı gözlerinin önüne serince dikkatle izlemeğe başladı. Beni izlemesinden etkilenmeğe başlayınca , çantamdan iç çamaşırlarımı alırken biraz oyalanıp,sağa,sola dönüp ,arada bir eğilip teşhirciliği sürdürürken ,onun beni dikkatlice seyretmesinden çok hoşlandım. Demek ki bir kadın olarak erkeklerin ilgisini çekecek fiziğimi hala korumaktaydım. Donumu giymeğe çalışırken ,birden kalkıp yanıma gelip beni durdurup, vücuduma değil de gözlerimin içine çekinerek bakarak “Seyhan hanım,bir dakika lütfen. Sizden bir şey rica edeceğim. Üzerinize bunları giyer misiniz ? “İç cebinden uçakta bulamadığım donumla çoraplarımı çıkarıp,bana uzatınca çok şaşırıp hayretle yüzüne bakınca “ Ama sonra onları yine geri istiyorum haberiniz olsun Bu gün neler olacağının hiç mi hiç önemi yok ,buraya koşarak gelirken ben de sizinle aynı fikirleri paylaşıyor ve sizinle bir yemek yiyip,karşılıklı sohbetten başka bir şey düşünmedim bile inanın lütfen ,ama sizden sonra bana , sizi, o enfes kokunuzu ve hatıranızı yaşatacak ,anılarımı canlı tutacak bu küçük fetişlere ihtiyacım olacak. Onları koklayıp,okşayarak o güzel anları tekrar hatırlayacağım. Lütfen “ Gülümseyip gözlerinin içine bakarak,önce donumu sonra da çorapları ağır hareketlerle giyerken ,birkaç saniye beni süzüp , dönüp yerine oturdu ve aradan dikizlemesini sürdürdü. 15-20 dakika sonra çok güzel bir restoranda yan yana oturmuş siparişleri verirken ,çok hoşsohbet ,kültürlü ve çok neşeli bir adam olduğunu görüp sevindim. Çok değişik şeylerden bahsediyor ,beni hem çok şaşırtıyor hem de çok eğlendiriyor, olayları anlatırken o kadar komik bir hale sokuyordu ki gülmekten kırılıyordum. Asla yaşadıklarımızdan söz etmeyişi beni daha da tahrik etmişti. Yanımda bu sefer çok uslu oturan Danyal’ı, fiziğinden ziyade kafa güzelliğinden ötürü cinsel olarak arzuladığımı fark ederek , onun tepkisini ve gecenin gidişatını görmek ,hazırlamak için ,uçakta onun bana yaptığını şimdi ben ona yaparak, bacağımı onun dizinin üstünden geçirerek apış aramın iyice ayrık kalmasını sağladım. Çok şaşırmasına rağmen ,eli yavaşça masa örtüsünün altına , aşağılara kaydığında derin bir haz duydum. Artık ellerimiz, bacaklarımız birbirine arzuyla sürtünmeğe başlamıştı. Yemek süresince , ikimizin aklından da aynı şeyler geçtiğinden neler yediğimizi pek hatırlamıyorum ama masadan kalkmaktan ikimizde tıpkı ilk randevularına giden aşıklar gibi çok heyecanlıydık .Dışarı çıkıp arabasına yürürken el ele tutuşmuş birbirimize sokulmuştuk. “Seyhan,devam etmek için ,senin oteline gidemeyiz, şehir dışında yazlığım var oraya gitmemizi istermisin ? Ne dersin ? “ “İçim o kadar kabarmış ve arzuluyum ki o zamana kadar beklemek istemiyorum sadece Peki dedi ve kaldığım yere yakın başka bir oteli önerdi. Biraz sonra ,bu çok lüks otelin asansöründe yukarı çıkarken ,Bellboy yanımızda olmasa orada sevişmeğe başlayacak haldeydik……..
(hikaye tamamen kurgusal, gerçekle bir alakası yoktur)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kayınpederimin Sayesinde Yediğim Yarraklar! (1. B&

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Kayınpederimin Sayesinde Yediğim Yarraklar! (1. B&

Slm, ben Ankara’dan Hümeyra. Ailemin maddi durumu fevkaledeydi. Sevdiğim genç, babamın tabiri ile, ipe sapa gelmez itin ta kendisiydi. Ama sevmiştim onu. Üniversiteyi kazanmama rağmen gitmedim. Bir gece ona kaçtım ve evlendik. Ailem beni birdaha kabul etmedi. Evleneli bir yıl olmuştu ve ben ozamanlar 19 yaşındaydım. Kocamın ailesiyle birlikte oturuyorduk. Gerçekten de maddi imkanlarımız çok ama çok kısıtlı idi. Bir yıl çok büyük maddi güçlüklerle geçti. Kocam girdiği işlerden bir haftada çıkan, çalışmak istemeyen tembel biriydi. Gün geçtikçe de kocama olan sevgim azalır olmuştu. Üzgündüm, sürekli ağlayarak geçiriyorum günlerimi. Sonunda kocam askere gitti, bense kayınpederlerin yanında kaldım.

Kayınpederim bir bakanlıktan emekli idi. Aynı bakanlıktan emekli olan arkadaşı Ali bey, bir inşaat firmasını kurmuş ve kendisine bir sekreter ve dışarıda işleri koşturacak birisini arıyormuş. Kayınpederim de ona, (Bizim gelin çalışsın, oğlan asker, zor durumdayız, bir sürü borç bırakıp gitti eşek sıpası!) diye dert yanmış. Ali bey de, (Tamam gelsin başlasın hemen!) demiş. Kayınpeder bana iş bulduğunu söylediğinde, en azından elime geçen parayla kendi ihtiyaçlarımı alırım, kocama para gönderirim, bir güvencem olur v.b gibi düşüncelerle hemen kabul ettim tabiki.

Kayınpeder beni aldı, Kızılay’da bir binaya gittik. Binada, ev olarak kullanılan normal dairelerin yanı sıra, bazı daireler büro olarak kullanılıyordu. Büronun kapısını 50 yaşlarında, biraz kel, bıyıklı, orta boylarda bir bey açtı. Evet bu Ali beydi. Çok sevecen bir şekilde karşıladı bizi. Oturduk konuştuk. Ben o zamanlar incecik narin yapılı biriydim, uzun saçlarım vardı. O gün güzel de giyinmiştim. Biraz oturup konuştuktan sonra, Ali bey kayınpederime, “Biz gelininle anlaşırız, sen merak etme üstad!” dedi ve kayınpederimi uğurladı. Ben o günden itibaren çalışmaya başladım. Ali bey ne derse harfiyen yerine getiriyordum. Öğlen yemeklerini bazen beraber, bazende odamda ben tek yiyordum. Güzel geçiyordu günlerim. Elim parasal yönden biraz düzelmiş, eve de yardım ediyordum. Kayınpeder halinden çok memnundu. Ben akşamları eve gelince bana hiç iş yaptırtmıyordu bile, evdeki görümceme yaptırıyordu tüm evişlerini işleri. Böyle aradan 4 ay geçmişti.

Ali beyin eşi birkaç yıl önce vefat etmişti. Hoş arada sırada bayan arkadaşının da geldiğini görmüştüm. Bayan arkadaşı gelince, Ali bey beni dışarıdaki işlere gönderirdi. Olayın farkına varmıştım, ama herkesin özel hayatı, beni ilgilendirmez diyordum, ama çokta merak ediyordum yalan yok. Ali beyin arada sırada da beni süzdüğünün farkındaydım, ama hiçbir şey söylemiyordu bana. Bir gün bana seslendi, “Hümeyra, bu gün arkadaşım Mustafa gelecek, şu parayı al da biraz çerez, kavun, beyaz peynir, meyva falan al. Haa, rakı da az, bir de soğuk rakı al!” dedi. “Peki!” dedim, dediklerini karşıdaki marketten aldım ve hemen geldim. Mutfağa gidip hazırladım, bürodaki masaya getirdim.

Ali bey akşam üstü arada bir demlenir, benle sohbet eder, ben de kola içerek ona eşlik ederdim. Yine öyle olacak zannettim. Neyse, aradan 10 dakika geçti geçmedi kapı çaldı. Mustafa bey geldi. Kendisi de aynı bakanlıktan emekli idi, o da hemen hemen aynı yaşlardaydı. Kapıyı açınca bana gülümsedi, yanağımı okşadı. Ben kapıyı kapatmak için arkamı döndüğümde eli kalçama dokundu. Yok yok, mutlaka eli yanlışlıkla çarptı, öyle birşey yapmaz dedim kendi kendime. Güldüm, içeri buyur ettim ve odama çekildim. Büro ile odam arasında da bir koridor vardı. Bir ara benden bahsettiklerini duydum. Kapıların açık olmasına rağmen tam anlaşılmıyordu konuştukları, ama benden bahsediyordu Mustafa bey. Ne diyordu diye merak ediyordum…

Sonra beni çağırdılar yanlarına. Gittiğimde Mustafa bey, “Hümeyra, gel otur, bizimle bir duble rakı da sen iç, hem biraz da laflarız!” dedi. Hayatımda hiç içki içmemiştim. Ama sırf hakkımda ne konuştuklarını çok merak ettiğimden kabul ettim. Rakıdan bir yudum aldım ve tadını da kokusunu da beğenmedim. Yüzümün ekşidiğini görünce, Mustafa bey, “İlk defa mı içiyorsun?” diye sordu. Ben, “Evet, tadı berbat!” deyince, “Ozaman bir seferde fondip yap!” dedi. Dediği gibi yaptım, bir dikişte bitirdim bardaktaki rakıyı. Ama halen ağzımdaki Anason tadı vardı ve yine yüzüm ekşimişti. Mustafa bey kendi çatalıyla ağzıma önce biraz beyaz peynir verdi, üstüne de bir parça kavun yedirdi. Ağzımdaki Anason tadı şimdi yerini kavun tadına bırakmıştı, ama kafamın hafiften dönmeye başladığını hissediyordum. Ve işin garip tarafı, vücudum gevşemiş, dilim çözülmüştü, sebebini bilmediğim bir şekilde neşeliydim. Bana sormadan Ali bey bir duble daha rakı doldurup verdi elime, “Al bakalım, bu seferkini yavaş yavaş yudumla!” dedi.

Ben rakıdan yudumladıkça, Ali beyle Mustafa bey sırayla ağzıma beyaz peynir ve kavun veriyorlar, kah sırtımı sıvazlıyorlar, kah başımı okşuyorlardı. Doğrusu gösterdikleri bu ilgi çok hoşuma gitmişti. Sonunda ikinci dublem de bitmiş ve kafam çok güzel olmuştu. Ali bey, “Bak sana bir teklifimiz olacak, daha çok para kazanmak istermisin?” deyince, hemen atladım, “Tabiki isterim!” dedim. “Bizim dediklerimizi yaparsan eline çok iyi para geçer! Ailece zor durumda olduğunu biliyoruz. Kayınpederin bana (Eti de senin, kemiği de!) demişti, hatırlıyormusun?” dedi. Evet gerçekten te öyle söylemişti. Ali bey, “Eğer daha çok çalışırsan, sana daha çok para veririz!” dedi. “Tamam, çalışırım!” dedim. “Söz mü?” dediler, “Söz! Ama ne iş yapacağım?” dedim. “Kabul ediyormusun, önce onu söyle?” dediler. “Tabiki kabul ediyorum, neden etmeyim? Sonuçta haftasonlarım boş geçiyor!” dedim. “Bir iki saat te akşamları fazladan çalışırsın!” deyince, “Tamam!” dedim. “Ozaman mesai çizelgen için şunu imzala! İstersen oku!” dediler. Onlara çok güvendiğimden ve ayrıca arada kayınpeder de var diyerek, hemen imzaladım. Ali bey kayınpederimi de aradı, durumu izah etti, o da seve seve kabul etti, fazladan para alacaktım sonuçta.

Ali bey güldü, kağıdı aldı, kasaya koydu ve Mustafa beye, “Güzel! Bak hiç zor olmadı!” dedi. Mustafa bey de güldü, rakısını içmeye devam etti. Ben halen anlamamıştım, fazladan ne iş yapacağımı sordum. Ali bey gülerek, “Bizim özel isteklerimizi yerine getireceksin! Bizi memnun et, biz de seni fazla fazla memnun ederiz!” deyince, “Nasıl yani?” dedim. Mustafa bey bir kahkaha attı, “Üstad sen harikasın valla, nerden bulursun bunları yaa!” dedi. Ali bey gayet ciddi bir şekilde, “Bak Hümeyra, biz seni bir güzel sikeceğiz!” deyince, bir reflexle, “Hayır, olmaz!” dedim. “Nasıl olmaz? İmza attın! Ayrıca kayınpederine telefon ederim, senin gelin çalışmak istemiyor, hem de eli uzun, birkaç kez hırsızlık yaparken yakaladım onu derim!” dedi.

Ne yapacaktım şimdi ben? Acaba kabul etse miydim? Üstelik ne zamandan beri yarak da görmemiştim. Bazı geceler rüyamda boşaldığım bile oluyordu. Tüm cesaretimi topladım ve “Tamam kabul ediyorum, istediğinizi yapacağım!” dedim. Mustafa bey, Ali beye, “İşte bu dostum! İlk sen buldun, ilk sen bak tadına!” dedi. Ali bey elimden tutarak beni kaldırdı ve misafirleri kabul ettiği odaya götürdü. Ayakta gömleğimin düğümelerini açtı. Dudaklarımı, boynumu boğazımı öperken, bir eli göğüslerimde geziniyor, göğüslerimi sıkıyor, diğer eli de kalçalarımı okşuyordu. Sonra beni kanepeye oturtup, kendisi soyunmaya başladı, “Hadi durma, soyun sen de!” dedi. Sıkıla sıkıla soyundum. Kanepeye uzandım. Kapı yarı açık kalmıştı bu arada…

Ali bey sikini eline almış, yüzüme doğru sallayarak, “Hadi biraz em de kendine gelsin!” dedi, sikini ağzıma dayadı. Kocamla sevişiyormuşum gibi hissetmeye çalıştım, gözlerimi yumdum ve bir güzel emdim sikini, taşaklarını yaladım. Meğerse nekadar çok özlemişim yarak yalamayı. Ali bey sikini biraz yalattıktan sonra aşağı tarafıma geçti, bacaklarımı ayırdı ve kalçalarımı okşayarak, dilini amıma soktu. Amımın dudaklarını emiyor, klitorisimi yalıyordu, bu konuda kocamdan daha tecrübeliydi. Amım müthiş sulanmıştı. O ara kapıda Mustafa beyi gördüm, bize bakıyor ve yarağını sıvazlıyordu. Az sonra o da içeri soyunuk bir şekilde geldi, kalkık yarağını ağzıma verdi. Resmen ağzımı sikiyordu, ağzımda gidip geliyordu. Ben artık kendimi olayın akışına kaptırmıştım, çünkü bedenimin buna ihtiyacı vardı.

Ali bey amcığımı yalıyor, arada bir parmaklarını sokuyordu amıma. Boşalacağımı hissettim, iyice dolmuştum çünkü. Kaç aydır yarrak yüzü görmezken, şimdi iki tane vardı. Ali bey kalktı ve Mustafa beyle yer değiştirdiler, şimdi Ali beyin yarağı ağzımda, Mustafa bey benim amcığımı yalıyordu. Mustafa bey amımı yalarken bir ara parmağını göt deliğine soktu, işte o zaman sarsıla sarsıla orgazm olup, işercesine boşaldım. Mustafa beyin yüzü püsküren zevk sularımdan sırılsıklam olmuştu. Mustafa bey bir, “Woawww!” çektikten sonra doğruldu, bacak arama yanaştı. Yarağını önce amımın dudakları arasına sürttü, sonra birden sonuna kadar kökledi amıma.

Kaç aydır yarak girmediği için amcığım daralmıştı. Bundan dolayı canım yanmıştı, ama bir o kadarda hoşuma gitmişti. Yarağı içimi doldurmuştu. Bir taraftan Ali bey ağzımı sikerken, Mustafa beyin amcığımı sikmesi tarif edilmez bir zevk veriyordu bana. Doğrusu Mustafa bey işini iyi yapıyordu, bir taraftandan da, “Uzun zamandır sikilmediği belli, amı öyle dar ki, sikimi mengene gibi kıstırıyor üstadım!” diyordu. Bu Ali beyi dahada da şehvetlendirmişti ki, iyice sokuyordu yarağını ağzıma, boğazımın derinliklerine kadar giriyordu. Sonra aniden ağzıma boşaldı. Midem bulanmadı hiç, sikini emmeye yalamaya devam ettim, ama yutmadım, döllerini geri sikine tükürdüm. O sırada Mustafa bey de, “Offf, harika bir amcığın var!” diyerek içime boşaldı…

Biraz dinlendikten sonra beni kaldırıp banyoya götürdüler, bir güzel yıkadılar, kuruladılar. Sonra da büroya geçtik, üçümüz de çırılçıplak bir şekilde. Beni aralarına oturtmuşlardı, sürekli iltifat ediyorlardı. Harika bir kadın olduğumu, böyle gidersem çok para kazanacağımı ve bir kadının ne kadar çok sikilirse o kadar güzelleşeceğini falan söylüyorlardı. Rakılarını yudumluyorlar, bir taraftan da meze olarak göğüslerimi öpüyorlar, amcığımı kurcalıyorlardı. Ben de iki elimle onların yaraklarını sıvazlıyor, tekrar kaldırmaya çalışıyordum. Doymamıştım çünkü, bir kez sikilmiştim daha. Evlendiğimizin ilk günlerinde kocam beni sabaha kadar siker inletirdi de, banamısın demezdim.

Sonra Mustafa bey masayı biraz ittirip yer açtı ve yarağını iyice emmemi söyledi. Kalktım ve önünde çömelerek yarağını ağzıma aldım. Tıpkı Ali beyin sikini ve taşaklarını da yalayıp emdiğim gibi, güzelce yaladım emdim. O sırada Ali bey de kalktı ve arkama geldi, ben Mustafa beyin yarağını yalarken, belimden tutup beni önünde domalır hale getirdi. Sonra götümün yanaklarını iki elimle ayırmamı istedi. Dediğini yaptım. Mustafa bey de saçlarımı eline dolamış, yarağını ağzıma vermeye devam ediyordu. Birden göt deliğimde garip bir ıslaklık hissettim. Meğersem Ali bey göt deliğime bir parça kavun koymuş, parmağıyla da kavunu götüme yedirmeye çalışıyordu. Tabi kavun parçasının hepsi götüme girmiyor, birazı göt deliğimin ağzında eziliyor, suyu amıma akıyordu. Ali bey de amımdan yukarı doğru yalayarak göt deliğime geliyor ve ezilen kavun parçalarını yiyor, sonra da göt deliğimi yalıyordu…

Bu işlemi birkaç kez yaptıktan sonra, “Mis gibisin yavrum, amın da götün de harika! Hele bu göte hiç giren olmamış, bakir kalmış burası!” deyince, eyvah şimdi götümü sikecek diye iç geçirdim. Ama itiraz hakkım yoktu, zaten onların seks kölesi olmuştum, artık geriye dönüş yoktu. Derken götdeliğimde bir yanma hissettim, hemen ardından Ali bey göt deliğimi yalamaya başladı. Bu sefer de götdeliğime biraz rakı döküp yalıyordu. Bir süre sonra götdeliğim iyice uyuşmuştu artık, nerdeyse götümü parmaklamasını bile hissetmiyordum. Ali bey yarağını yavaş yavaş sokmaya başladı parmaklarıyla alıştırdığı götüme. İlk başlarda çok hafif acı hissettim. Ama sonra yarrağının tamamını götüme köklemesiyle gözlerimden yaşlar geldi. Mustafa bey de yarağını ağzımdan çıkartmış, yarağıyla yüzüme vuruyor, “Hadi doğru dürüst yala şunu kaltak, daha seninle işim var! Senden iyi bir fahişe çıkacak, eminim buna!” gibi şeyler söylüyordu. Ali bey fazla geçmeden böğürerek boşaldı götümün derinliklerine, ılık ılık hissediyordum döllerinin içime fışkırmasını. Boşalması bitince yarağını götümden çıkarıp banyoya gitti.

Sonra Mustafa bey yere yattı ve yarağını eliyle dik tutarak, “Hadi otur üstüne!” dedi. Amcığımın dudaklarını ayırıp yarağına oturdum. Rahatça girmişti amıma. Üstünde zıplatıyordu beni. “Ohhh orospu, ağzını sikmek ayrı zevk, amını sikmek ayrı bir zevk veriyor! Orospummm!” diyor, bu kelimeler beni dahada azdırıyor, yarağının üstünde sanki dans ediyordum, kalçalarımı kıvırıyor, içimde yarağını gezdiriyordum. İçimi büyük bir heyecan kaplıyor, zevkten bacaklarım titriyordu. Evet ikinci kez boşalıyordum ve bunu hisseden Mustafa bey daha hızlı pompalıyordu alttan. Az sonra ikimiz aynı anda boşaldık. Biraz öyle kaldıktan sonra, beni üstünden kaldırıp, “Benden bu kadar!” diyen Mustafa bey de banyoya gitti. Bense ter ve döller içinde kalmıştım…

Kanepeye oturup biraz kendime geldikten sonra, kalktım ben de banyoya gittim. Ali bey banyodan çıkmak üzereydi, beni görünce, “Gel bakalım, madem biz terlettik, biz yıkayalım seni!” dedi. Duşun altına girdiğimde amımdan ve götümden döller süzülüyor, bacaklarımdan aşağı akıyordu artık. İkisi birden güzelce yıkadı beni, göğüslerimi, amcığımı, götümü bolca köpükleyerek. Sonra kurulanıp içeri girdik, üstümüzü giyindik, masayı toparladık. Saate baktım, nerdeyse 21:00 olmuştu, “Eyvah, evden merak etmişlerdir beni!” dedim. Ali bey, “Yok ben kayınpederine söyledim, bu akşam geç geleceğini! Merak etme, seni eve kadar bırakacağım!” deyince biraz rahatladım. Mustafa bey, “Ben çıkıyorum üstad!” dedi, yanıma geldi dudaklarımdan öptü, “Harika bir yaratıksın sen!” dedi ve elime bir miktar para sıkıştırdı, gitti. Parayı çantama koyarken baktım, bir maaşım kadardı!

Ali bey, “Hadi yavrum, biz de çıkalım artık!” dedi, büroyu kapatıp çıktık, arabaya bindik. Arabayı çalıştırmadan cüzdanını çıkarıp, bir okadar para da o verdi ve “Bu akşam harika geçti, inan bak hiç pişman olmayacaksın! Al şu parayı, ama hepsini verme kayınpederine! Haa, bir ara seni Cavit’le tanıştıracağım, haftasonu onunla birlikte olacaksın. Ben gelmeyeceğim, ikiniz olacaksınız sadece, hiç acıma ona, iyice gevşesin, ihale işi var, onu çok memnun et, ihaleyi bize versin daha çok kazanacaksın!” dedi. “Tamam!” dedim, parayı aldım çantama attım. Çok sevinmiştim, bir iki saat içinde bu kadar çok para kazanmıştım…

Eve geldik. Arabayı park etti. Ben anahtarımla açacakken, Ali bey zili çaldı. Kayınpeder kapıyı açtı, “Buyurun girin içeri!” deyince, Ali bey, “Yok yok girmeyim, Hümeyra’yı getirdim, kendi elimle teslim edeyim dedim, sonuçta emanet!” dedi. Ben içeri girdim ve Ali beye, “Bir yorgunluk kahvesi yapsaydım size, bugün çok çalıştınız, çok yoruldunuz!” dedim. Ali bey güldü, “Senin bu gelin harika biri, sanki kendisi hiç yorulmadı! Hadi yarın görüşürüz!” dedi gitti. Ben de odama gittim, paranın az bir kısmını çıkarttım cüzdana koydum, sonra içeri girip, “Baba, al!” dedim. Kayınpeder parayı görünce öyle bir sevindi ki, hiç sormayın. “Haftasonu için tekrar mesai varmış!” dedim. “Aman olsun kızım, aman olsun, ikimiz iki taraftan borçları kapatırız! Sakın, yapmam etmem deme, kim verir bu zamanda bu kadar para? Bak iki saatte iyi para almışın!” dedi. Oysa kendime daha çok para kalmıştı. “Yok baba olur mu, iş olsun yeter ki, yaparım ben!” dedim. “Yemek yedin mi kızım sen? Hemen birşeyler hazırlasınlar!” dedi. “Aç değilim, çok yorgunum, hemen yatayım!” dedim. “Tamam tamam, hemen yat dinlen!” dedi. Odama girip yattım. Bugün neler yaşadım diye gözden geçirirken, uyuya kalmışım…

[Hümeyra]

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ANNEMİN FOTOGRAFLARI-4 (ALINTI)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Anal

ANNEMİN FOTOGRAFLARI-4 (ALINTI)
Bu uzun sohbet hiç bir yere varmadan annemin berna ve bana olan kzıgınlığı ilen bitti.arada bizim evde oluşundan kendisi ordayken oluşundan ailesine ne diyeceğinden falan bir dünya ıvır zıvırla konuştuk.bernanın annemin gözündeki durumu için şimdilik bir şey yapamayacaktım.artık bizede gelemezdi.denize herşeyi acık acık anlatmalıydım.zaten bu gune kadar cok az seyi söylememişimdir.bu gunun en karlı noktası yaklaşık 15 dakika annemin memelerini kesintisiz olarak seyretmemdi.gece hem memelere hem fantazilere dayanarak masturbasyon yaptım.boşalma noktalarında hep kendimi tuttum ve boşalmadan uyudum. ertesi gün yine kahvaltıyla başladı.annemin en sevdiğim huyu yine beni yanıltmadı.sanki hiç bir şey olmamış gibi günlük yaşaşmımız devam ediyordu.cay servisindeki frikikler gözümden kaçmıyordu.yine sabahlıklaydı.bacağım dolayısı ile masaya aldığım pozisyon yandan cıplak bembeyaz bacaklarınıda seyretmemi sağlıyordu.göz ziyafetiyle doyuyordum zaten.kahvaltıya gerek bile yoktu.gündüz bir ara annem alışverişe cıktığında bernayı aradım.annemin su an kızgın olduğunu zamana bırakmamız gerektiğin söyledim.orospum cok utanıyordu.ama ona hak veriyordum.annemin vetosu benden ziyade denizle olan arkadaşlığını baltalayacaktı.ama şimdilik sadece bekleyebibilirdik.

ve plan projelerde gerçekleştirmek üzere annemin ilaçlarından yürütüp sakladım.alçılarım çıkınca harekete gececektim.artık her görüntü bende sadece seyir iştahı değil sevişme dürtüsüde uyandıyordu.içine girmeyi ağzına boşalmayı saplantılı şekilde düşünüp duruyordum.denizle her sey ne kadar kolaydı keşke tüm herkesle öyle olsun diye hayal ettiğimi hatırlıyorum.ama işin kötüsü artık her gördüğüm kişiyi sex objesi olarak hayal etmeye düşünmeye başladım.bu yaz benim için dönüm noktalarından biri olmuştu.hasta yatağımda sıkıntıdan eski tanıdıklarımı bile çıplak yatakta veya sevişirken hayal eder olmuştum.galiba bu konuda kontrol benden gidiyordu benden.ilerki zamanlarda da bu bakışım devam edecek ama sempatikliğim bakışlarımın ardındaki fantazileri gizleyecek ve sorun yaşamayacaktım.
bu arada sabahları özellikle kalkmıyor annemin kalkmasını bekliyor merak edip odama gelmesini sağlamaya çalışıyordum .evde hareketlenme olduğunda bende hayal kurarak sikimin hareketlenmesini sağlıyordum.amacım yanıma girdiğinde ben uyurken ereksiyon halindeki yarrağımı görmesiydi.ihtiyaçlar tezimde haklılığım için yol alıyordum.2-3 sabah dimdik olmuş yarrağım önlüğü zorlarken uyandırdı annem beni.arada geldi seslendi gitti sonra yine geldi uzaktan seslendi.hiç kalkmadım.ama yarrağımı hep sert tutmaya çalıştım.hep gec oldu kalk artık diye dürttü beni ve uyanıyormuş numarası yaparken aceleyle kaldırmaya calışıp cıktı yanımdan.yarrağımın sertliğini anlamamasına ihtimal yoktu.gün içindede hep bacaklarını gögüslerini yakalanmadan seyretmeye calışıyordum.aradada kalkmış yarrağımla habersiz pozlar vermeye çalışıyordum…gün içinde zaman zaman beni o halde gördüğünü tahmin ediyorum.ama eminimki hiç bir şekilde kendisiyle bağlantı kurmadı.ve hiç bir zaman teyzemle olan ilişkisi gibi bir şey düşünmedi benimle.

ben o zamanlar öyle düşünüyordum en azından.açıklığından ve dekoltesinden hiçbir değişiklik olmamıştı.hatta bazı sabahlar sabahlığını giymeden geceliği ile dolanıyordu ve donuna kadar her yerini görebiliyordum.bir sabah yine beni ereksiyonlu halde görmesini sağladıktan sonra kahvaltıda
anne bernayı çağırmak istiyorum
-o nerden çıktı olmaz öylr sey
ama görüşmek istiyorum anne
-o kız bitmiştir.bir daha giremez bu eve.
anne
-sus….
anlatamıyorum.ihtiyacım var……..
-olmaz dedim.bir daha görüşmeyeceksiniz.
kiminle görüşeceğime sen karar veremezsim
-yaaa demek öyle.bal gibi veririmtuna bey hazretleri
sen konu komşuya git ben cağıracam bernayı
-aa terbiyesize bak..mamalıkmı yaptıyorsun bana ahlaksız herif seni

anne
-sus..saçmalamayı bırak.konuşmam bir daha seninle.
anne cıkamıyorum dışarı gezemiyorum hiç bir şey yapamıyorum.daraldım sıkıldım.ayrıca tuhaf hissediyorum kendimi.
-tuna sus dedim.
gelsin anne bize karışma sen.telekızmı çağırayım yani
-tuna.güzel oğlum gencsin yakışıklısın alçıların cıksın dışarda ne halt yersen ye.ama evimde olmaz öyle şeyler.
hiç anlayışlı değilsin anne
-aaaa yeter dedim sana tuna.konuşturma beni.ne kaldı surada.rahatlamak istiyorsan
git film seyret masturbasyon yap.biliyorum filmmlerinin yerin……!!!!!!
İnanamıyordum.annemle olağan şekilde seksten masturbasyondan konuşuyorduk.filmlerimden de haberi vardı…
-insanın doğasında var git rahatlat kendini kafan yerine gelir kesersin saçmalamayı.
anne

-sen actın ben konusuyorum.babasız büyüdünüz ondan.ben anca bu kada yol gösterebilirim.koy filmlerini seyret.alalalah
dedi ve kalktı gitti masadan ev işi yapmaya başladı.bir yandanda ne söylediğini anlamıyordum ama söylenip duruyordu kendi kendine bu adımın karşılıksız kalmıştı.tatsızda bir durum olmuştu.krallığım mağlubiyetlerlemi tanışıyordu acaba…o gün akşama kadar müzik yaptım..akşamda çıkmadım odamdan.annem yemeğimi yatağıma getirdi.onuda yemedim.çalmaya devam ettim. ertesi sabah aynı plana devam ettim.yine yarrağımı kaldırdım yine uyku numarasına devam ettim.annem yine geldi kaldırmaya çalıştı.kalkmayacağımı söyledim.olmaz oğlum kalk akşamda bir sey yememişin kahvaltı edelim dedi.keyfimin olmadığını kalkmayacağımı söyledim.annem içeri gitti.birazdan elinde tepsiyle kahvaltı getirdi bana.aletim zamansız inmişti.yemeyeceğim istemiyorum dedim.kızarak ısrar etti.tamam bırak biraz sonra yerim diyerek gönderdim onu.sıcak çayı içtim yiyeceklere dokunmadım ve tekrar uzandım..biraz sonra kafasını uzattı içeri.yemediğimi gördü ve yanıma oturdu.saçlarımı okşayarak önce gönül almaya sonra nasihatlara başladı.saçlarımı okşarken sabahlığının açılan aralığından gögüs dekoltesini gördüm .bu sefer görüntü tam açık değildi ama beni daha cok etkilemişti nedense.o konuştuğu müddetçe ben uzun uzun seyrettim gögüslerini.arada kısa cevaplar verdim.yine gençlikten ergenlikten beni
.
erkeksiz büyüttüğünden bahsetti.yaşım ufak olsada ben ergen değildim artık.nasihata ihtiyacım yoktu.evli insanlar gibi düzenli sex yaşamım vardı.coğu ensest bile olsa yaşıtlarımla kıyaslanamayacak ölçüde ilerdeydim bu konularda. kendimi evde kapana kısılmış cezadaymış gibi hissettiğimi mutsuz olduğumu söyledim.bunun üzerine sessizlik oldu bir müddet.sonrsa -tuna oğlum…seninle arkadaş gibi konuşalım.nasıl yapılacağını bilmiyor olamazsın değilmi oğlum. neyin -kendi kendini tatmin etmenin aman annneee -utanma.biliyorsun değilmi….bende salakça konuştum ha.elin kızıyla yatan adammı bilmeyecek masturbasyonu.. dedi ve güldü.ilk yumuşama mesajıydı bu gülücük. biliyorum tabiiki -rahatlat kafanı dağıt oğlum anne…. -gerçek söylüyorum bu gayet normal bir şey oğlum.. cocuk işi o sevmiyorum ben -ne cocuk işi oğlum. yaşı yok bunun offff -oflama bak arkadaş gibi yol gösteriyorum sana.utanma benden.rahatlat kendini daha mutlu olursun.

anne dedim sevmiyorum o işi. -sen bilirsin oğlum.ben iyi olmanı istedim sadece. o zaman arkadaşlıklarıma karışma..diye bağırdım…ve fırsat bu fırsat deyip hem sol elimle yapamıyorum ben diyiverdim.
garip bir ortam olmuştu.yine sessizlik oldu.sonra annem girdi yine lafa -iyi tamam karışmıyorum ben.kiminle görüşürürsen görüş.tasvip etmediğimi bil ama.kesinlikle karşılaşmak istemiyorum ona göre.kahvaltınıda bitir. deyip odadan çıktı.zaten evde hep rahat olmuş rahatça konuşmuşusuzdur.ama bu şekilde bireysel olarak cinsel konulardan bahsetmek daha farklı bir şeydi.böyle konuşmak hafiften didişmek annemin bana verdiği erotik görüntüler eşliğinde çok zevkli olmuştu..son günlerde bu halimlelede olsa yarrağım hazır kıta dolaşır olmuştum.günlerin neredeyse tek eğlenceli konularıydılar.ve zihnim sürekli sex üzerine çalışıp duruyordu. bir zaman sonra annem tekrar odama gelerek tepsiyi aldı.şaşırtıcı olarak öğleni geçmiş olmamıza rağmen halen gecelik vardı üstünde.giyinmemişti.ben şanslı gününmde olduğumu düşünüyordum. -tuna hadi oğlum kalk.banyoyu yıkayacağım.yıkamadan senide temizleyelim.kaç gündür temizlenmedin.dedi. evet ben bugün gerçekten şanslı günümdeydim.tüm bu muhabbetlerin üstüne bir de banyo faslı olacaktı.yine serbest şekilde baldır bacak ve meme
.
görecektim.üstelik bu sefer üstünde gecelik vardı.görüntüler eminimki kusursuz olacaktı.offlaya puflaya nazlanarak doğruldum.sikimi kalkmamasına çalışıyordum.anneminde yardımıyla banyoya kadar gittik.annem yerdedi peluşları kaldırmış banyo taburesini kuvetin kenarına koymuştu.beni oraya oturttu.yavaşça bacağımı uzattım.önlüğünü çıkar dedi bana.ben önlüğümü çıkarırken o da lavaboda süngeri yıkamaya başladı.aman tanrım .şu anda arkası bana dönük alttan bütün külodunu dahil görüyordum.aşağıdan bacakları pürüssüz şekilde bacakları genişleyerek yukarı doğru çıkıyor ve kalçalarının yuvarlıklığıyla harika bir manzara oluşturuyordu.geceliğinin askı yanlarından gögüslerinin yan kısmının sallanışını görebiliyordum.dayanmak çok zordu.çok uğraşmama rağmen sikimin hafifçe sertletmesine engel olmadım.annem normaline göre çok uzunca bir süre süngeri köpürttü ve döndü.ben sikimi iki bacağımın arasında doğru sokuşturdum ve görmesini engellemeye çalıştım. sol kolumdan başlayarak gövdemi ve sırtımı hafif hareketlerle uzunca ovaladı.iyice alçak pozisyonda oturduğum için eğilmek zorunda kalıyordu.ve eğilmesi komple açılan geceliğinden gögüslerinin tümüyle serbest bir şekilde salınmasına ve tarafımdan görülmesine neden oluyordu.iyice sertleşmiştim ve bacaklarımın arasında yarrağımı tutmakta zorlanıyordum.halimi fark

etmemesine imkan yoktu.iyice gergin ve katılaşmış bir halde duruyordum.su ana kadarki en uzun temizlenme ovalaması oldu bu.sonra annem süngeri bolca köpürtü ve boynumla yüzüme doğru sürmeye başladı.ağzım yüzüm gözlerim köpük oldu.gözlerimi iyice kapattım.sabundan açacak halim yoktu.sonra süngeri kafama doğru sıktığını hissettim.şaçlarımı süngerle ıslatarak köpürtmeye başladı.kafamıda iyice ovaladı.muhtemelen şaçlarımda epeyce köpürdü.gözlerim hala kapalı yarrağım bacaklarımın arasında kıstırılmış durumdaydı.zorlukla duruyordum bu şekilde.sonra annemin elini sol ayak bileğimde hissettim ve süngerle ovalamay başladı bacağımı…eliyle bacağımı yana çekmeye zorladı.bacağımı çekince yarrağımın boşa çıkarak dikildiğini hissettim.gözlerim hala kapalıydı.yüzünü göremiyordum.yarrağımı gördüğündeki tepkisini anlayamamıştım…gözlerim köpükten kapalıhalde dimdik yarakla çıplak şekilde annemin karşısında oturuyordum.inanılacak gibi değildi.süngerle ovalanmam devam ediyordu.sünger yavaşça yukarılara doğru gelirken ben hala sertleşmiş durumdaydım ve olacakları bekliyordum.ve sünger kasık aramda dolaşmaya başladı.ürperdim.eliyle sol bacağımı iyice yana doğru çektirdi.ve sünger o bölgemde dolaşmaya başladı.sonra bir eliyle yarrağımı tuttuğunu hissettim.sünger taşaklarımda yarağımda sürekli gezinip duruyordu.tek gözümü yana yana zorlukla araladım.annem bir elinde yarrağım diğer elinde sünger ile yarrağımı

sıvazlıyordu.bakışları yaptığı şeye odaklanmıştı.benim baktığımı görmüyordu.bir şey düşünemeyecek hale gelmiştim.geceliği kalça bölgesine doğru toplanmış bacakları tümüyle çıplak şekilde önmdeydi..bakış açımdan memelerinide rahatlıkla seyredebiliyordum. yarrağım ve taşaklarım köpük içindeydi.sonra annem elindeki süngeri bıraktı ve boş eliylede yarrağımı ovalamaya başladı.hemen gözlerimi kapattım.inanılacak gibi değildi.taşaklarımda elini hissediyordum.diğer eliylede bana 31 çektiriyordu.sabunun da etkisiyle mükemmmel yapıyordu.kendimi tutabilecek halim kalmamıştı.kontrol tümüyle annemdeydi.zaten çok dayanamadım.kasıla kasıla iniltime engel olamayarak boşalmaya başladım.gözlerim kapalı keskin reflexlerle boşalıyordum.içimden akan duyguyu tarif edebilmem zordu.boşalmıştım ama yarrağım hala sertti.annemde sıvazlamaya devam ediyordu.az zaman sonra yumuşamaya başladım.annem tekrar süngerle ovalamaya beni temizlemeye başladı.bir ara gözlerimi açtım.evet durulayıp normal temizleme yapıyordu.yine gözlerimi kapadım.yaşadığım anı düşünmeye başladım.bir ara annem kulağıma doğru çok sakin bir ses tonuyla -sana güveniyorum.bu aramızda sır olarak kalacak.bir daha bundan bahsetmek yok

tamam mı dedi. ama ben yapacaklarımı biliyordum.hayatım artık çok daha heyecanlı mecralara gidecekti.her zaman her yerde herşeyi sonuna kadar zorlayacaktım.bir dünya planım fantezim vardı.ve her gün yenilerini bulmaktan kendimi alakoyamıyordum.sonra annem beni kaldırarak küvete doğru eğdi ve şaçlarımıda yıkayıp kuruladı.ve ben bir gün denizle oynaştığım gibi bu kuvette annemlede sevişeceğimin sözünü verdim kendime… odama geçtiğimde düşünmeye başladım.derken birden dank etti.son dönemleri daha evvellerini hatırlayabildiğim detayları bir araya getirmeye başladım kafamda.hele annemle şu son dönemde yanlız kaldığımızdan beri sabahları sadece gecelikle dolaşması,önünde umursamadan eğilip kalkması sürekli frikik vermesi,göze hitap eden parçalar giymesi,banyoda ilk boşalmam bernayla olana aşırı tepki vermesi ve son olarak az evvelki muamelesi…….yoksa esas kafalanan benmiydim….!!!!!!! eğer öyleyse bile karşılıklı olarak oynamıştık birbirimizle mutluydum.çok mutluydum.ve annem her zamanki gibi hiç bir şey olmamış modunda gündelik ev yaşamımıza devam etti.bende ona uydum.tek fark sohbetlerimizin daha fazla olarak sürekli neşeli ve şamatalı olmasıydı.pozitif bir enerji hakimdi

tüm eve.annemle yaşadıklarımı denize kesinlikle anlatmayacaktım.ve günlüğüme bu konuyla ilgili sadece şifreli işaret koydum.aynı geceyide sürekli düşünceler ile geçirdim.sabaha kadar düşünüp durdum.olasılıkları tahminleri eğer şöyleyse eğer böyleyse diye senaryolar ürettim.sonunda bana karşı harekete geçermi acaba şeklinde düşünce oluşturdum akafamda….hiç renk vermeden bekleyecek dikkatini sürekli üstümde tutmaya çalışacaktım.eğer bu yöde bir şey oluşmazsa ilaçlarım hazırdı.alçılar çıkınca kesin olarak yıllar boyu yarraksız kalmış sıcacık amına girecektim. ertesi sabah kendimce oyunuma devam ettim.yine kalkmadım önlüğümü hafiften sıyırarak ereksiyona geçmiş bir şekilde uyandırmasını bekledim.uyandırmaya geldiğinde hafifçe önünümü örttü ve beni kaldırdı. üstünde sabahlıgı vardı..gün yine neşeli normal geçti.ben bol bol müzik yaptım. bir sonraki sabah yine aynısı oldu.yine teşhir ettim yarrağımı.yine örttü önümü.bu sefer sadece gecelikleydi.öğlene doğru pasaja gideceğini akşama doğru geleceğini söyledi.hazrılandığında dar bir kot üstünde kısa kollu gömlek ile hiç dekoltesi olmamasına ragmen özellikle kalça kıvrımlarıyla cok seksi gözüküyordu.evden cıkınca hemen odasına gittim.çekmeceden en yumuşak kulodunu seçtim.onu yarrağıma sararak bir yanda da bu odada nasıl sikeceğimi hayal ederek asılmaya başladım.asılmayı uzatıkça uzattım.çok zevk alıyordum.kurduğum

hayaller iyice coşturuyordu beni. kendi kendime dikkatli olacağım diye telkin etmeme rağmen kulodunun içine doğru boşalmaya başladım.önce atmayı düşündüm külodu.sonra yıkamayı beceremeyeceğimi düşündügümden odama saklamaya karar verdim.yeni bir oyun daha bulmuştum kendime.yasaklı çamaşırlar..!!bunun haricinde gün yine normal geçti.banyo faslını tekrar yaptırmalıydım.önünümüzdeki hafta kolumdaki alçı çıkacaktı ve annem beni yıkamayabilirdi artık. ertesi sabah gerçekten kendim uyanamadım ve beni annem kaldırdı.kahvaltıdan sonra banyo yapmam lazım dedim.olur hallederiz dedi ve banyoya geçtik.beni kuvetin kenarına oturtu ve normal bir şekilde temizledi….bir şey söyleyemedim. bir sonraki gün yine ereksiyonla bekledim.yine normal uyandırma faslını yaşadık.bir ara annem ben aysele kahveye iniyorum birazdan gelirim dedi ve gitti.ben odama geçip uzandım.sürekli masturbasyon yapıp annem geldiğinde yakalanmak istiyordum.pikeyi kenara çektim önlüğümü sıyırdım.sertleştirip sertleştirip bekliyordum.sonunda kapı sesini duydum.ve heyacanla asılıp beklemeye başladım.tahmin ettiğim gibi annem direk bana bakmaya geldi.içeri girince önce irkildi.

ben anne pardon falan deyip pikeyi örtmeye çalışır gibi yaptım. o da pardon diyerek geri çıktı.yaklaşık yarım saat sonra annem içeriden seslendi. -soğuk meyve suyu hazırladım içermisin içerim annem elinde bardakla geldi.ben olabildiğince mutsuz bir şekilde durmaya çalışıyordum. -ne oldu neyin var hastamısın !!!!!!!!!…………. -neyin var oğlum …………….. -derdin deminkiyse mesele değilm oğlum.daha öncede söyledim sana. ….. mutsuz rolumu abartarak oynamaya calışıyordum. -tuna al meyve suyunu iç içerim anne saol -oğlum hormonların üst seviyede.bu yaşta normal şeyler bunlar.kendini rahatlatabilirsin bir sakınca yok bunda. biliyorum anne -ben seni başka şekillerdede gördüm.olabilir utanılacak bir sey yok bunda. ama……. -ne aması yapamıyorum bu kolumla.olmuyor işte…daha öncede aynı bahaneyi yapmıştım.. beni şaşırtarak,aynı zamandada kafamın bir yanında duran acabaları doğrulayarak eliyle kafamı iyice arkaya doğru ittirdi ve diğer elini pikemi çekerek

önlüğümün içine soktu.çok kolay bu noktaya gelmiştik.kesin annem tarafından da bir şeyler olduğunu düşündüm.eli yümden gözlerim kapalı sikimi sıvazlamaya başladı.hemencecik sertleştim.parmaklarının arasından görmeye calıştım.önlüğümü iyice sıyırmış yarrağıma 31 çektiren elini görebiliyordum.kendimi tümüyle ona bıraktım.ara ara iniltilerimi salıyordum dudaklarımdan.amacım etkileyebilmekti nereye varacaksa varması için çabalamaktı.zaman zaman hızlanıyor zaman zaman yavaşlıyordu.ağzına alması en büyük isteğimdi.ama söyleyemiyordum.ya ters tepki verirse diye düşünüyordum.her şeyin büyüsü bir anda bitebilirdi. çok kuru canım acıyor diye mırıldandım.hareketleri yavaşladı.elini biraz daha gevşetti.ama durmadı yarrağımın üzerinde çektirmeye devam etti.gelen zevk sularımı parmağıyla yarrağımın kafasına yaydı.sonra yarrağımın üstüne doğru eğildi..aman tanrım yoksa alacakmıydı ağzına…tükürüklerini yarrağımın üstüne süzerek bırakmaya başladı.bende kalçamı yukarı kaldırdım aynı anda.ağzına girmek istermiş gibi.uzaklaştırdı kafasını.ve hızlanarak kaygan yarağıma 31 çekmeye devam etti.tüm ustalığımı kullanarak geçiktirebileceğim kadar geçiktirecektim.zaman zaman yarrağımın üstüne tükürüklerini bırakarak devam etti asılmaya.ben kasıklarımla kıpır kıpır kıpırdanıyordum.epey bir süre geçti.hadi aslan parçam rahatla artık dedi.ben iniltiyle cevap verdim.elini yüzümden çekerek taşaklarımı kavradı.sıkıp ovalıyor diğer eliylede yarrağımı sıvazlıyordu.ve ben

hepsini görebiliyordum.bir kez olsun benden tarafa bakmadı.normale göre epey uzun zaman sonra fışkırarak boşaldım.fiskiye gibi spermlerimin yükselmesini gördüm.annem beni boşaltınca tama oldum dedi ve hemen kalkarak gitti yanımdan. hastaneden çıktığımdan beri 3 defa annem tarafından boşaltılmıştım.uçuyordum.gevşemin verdiği rahatlıkla yattım yatağımda. geceye doğru annem geldi odama.. -aslan parçam konuşalım biraz diyerek yaptığının yanlış olduğu ergenlik aile toplum biilmem ne konularda uzunca sövleve girdi.ben arada cevap veriyordum.bunun özel durum olduğu bana yardımcı olduğunu bir daha böyle şeyler olmayacağı sakın ola aklıma başka seyler ve talepler getirmeyceğim konusunda bağladı konuşmayı.onuda anlayabiliyordum.kimbilir neler geçiyordu aklından.ama ben durmayacak sansımı zorlayacaktım.beni boşaltması sürekli cinsellik temalarında dolaşmamız keyfimi tavan yaptırmıştı.gece boyunca gitar çaldım. günler geçti.kolumdaki alçı çıktı.ve tahmin ettiğim gibi banyo sefalarıma artık yalnız devam ettim.arada gelen giden arkadaşlarım oldu.bernayıda annemin olmadığı zaman eve gelmeye ikna ettim.o gün 4 saat boyunca seviştik.denizler her akşam telefon etmeye devam etti.berna denize olanları anlatmış.deniz çılgın şeklide tepki verdi.annemin evde olmadığı bir gündüz vakti aradı.uzun uzun
.
anlattım.beni özlediğini haftaya geleceğini söyledi.cok sevindim.bir yandan da annemle yalnız kalmayı daha cok tercih ediyordum.dekolteler üzerinden firikik oyunu ve teşhir yapma çalışmalarım cok hoşuma gidiyordu.bir sey yapamasam bile bununla uğraşmak bana cok erojen geliyordu.sonra deniz geldi.annem aklı bende kalacağını söyleyerek ayvalığa gitmedi.artık evde üçümüzdük.ve annem sabahlığı tekrar giymeye başladı.artık benim için açıldığından iyice emindim.denizle her fırsatta oynaştık.kaç kere annem evdeyken ağzına boşaldım.annem evde yokkende seviştik.hasret giderdik.kısa zaman içinde çok aktif hale gelen cinsel yaşamım olmuştu.ayvalıkta yeni bir gupla takılmaya başlamışlar.serkan diye 22 yaşında bir cocukla tanışmış.bizimkine iyice asılmış ama sadece öpebilmiş cocuk .cesaret eksikliği var dedi.önceki senelerde aydın ve murat denizi siktiğinde cok moralim bozulmuştu.şimdi yine tuhaf hissettim.kıskançlık gibi bir his var içimde. acaba .bu arada deniz izmir ege üniversitesini kazandı.ben cok kotu hissettim kendimi.önümüzdeki yıl deniz yok evde.ama aynı zamanda bu annemle daha cok zaman demek.deryaların çalışmaları uzadı eylül sonuna doğru döneceklermiş türkiyeye.gibi durumlarla günler gecti.deniz tekrar teyzemin yanına ayvalığa döndü.ben yine evde bacak alçılı annemle birlikte bekler kaldım.ve aynı rutine dekolte ve teşhir oyununa geri döndük.annem sabahları gecelikle dolaşmaya başladı yine sütyensiz memelerinin başlarını ve dolgunca sallanmalarını hep seyreder oldum.hele eğilip kalktımı keyfime ditecek yoktu.arada figenler tatilden

dönmüş beni ziyaret etmişti.onu gördüğüme çok sevinmiştim.ama annem evdeydi bernayla olanı tekrar yaşayamazdım.ve annemle olanları bozamazdım.hiç bir şey yapmadık.onunlada ilk fırsatta diye şakalaşarak sözleştik. annemin evin içinde iyice serbest gezmesi devam ediyordu.benimde kalkmış yarrağımı teşhir etmem.şakalaşmalarımız iyice artmış daha bir yakınlaşmıştık. .elim kolum sürekli onun vucuduna temas halindeydi.aramızda adı konmamış gizli bir iletişim vardı sanki.bir gece uykuyla uyanıklık arasındayken annem odama girdi.usulca yanıma yanıma yaklaşarak bana baktı.elim dirsekten kırılmış olarak yüzümde duruyordu.arasından gözlerimi aralayarak ona bakıyordum.önce saçlarımı okşadı sonra yanağımı…seslendi hafiften.ses vermedim.yoksa annem benim gecen sene yaptığımı bana mı yapıyordu. heyacanlanmamaya calışarak beklemeye başladım.bir iki defa daha beni dürter gibi yaptı.sonra üzerimden pikeyi çekti.önlüğümü sıyırdı yukarı ve yumuşacık hareketlerle sikimle oynamaya başladı.rüyalarım gerçek oluyordu.annem kendi istiyerek benimleydi.gözümün ucuyla cok küçük aralıktan bakıyordum.yarrağımı yiyice kaldırdı başına bir öpücük kondurdu.sonra yine yavaş haraketlerle aağzına almaya başladı.aman tanrım yarrağım agzındaydı.bir fantezim

daha gercek olmuştu.bu gece hiç bitmemeliydi.arada iyice yavaşlıyor bana bakıp kontrol ediyordu.hiç kıpırdamadan adeta nefes bile almadan duruyordum.annem bir eliyle usulca tutmuştu yarrağımı bir yandanda emiyordu.giderek iştahlanmaya başladı.kendimi müthiş hissediyordum.sonra annem yarrağımı bıraktı ve doğruldu.bu kadarla kalmasın gitmesin diye geciriyordum içimden.acayip bozulmuştum.sonra yavaş haraketlerle yataga çıkarak bacaklarının bacaklarımın yanına doğru attı.eliyle yarrağımı tutarak amına doğru götürdü.yarrağımın kafasının amına değdiğindeki sıcaklı ve ıslaklığı hayatım boyunca unutamam.elinde yarağım olmak süretiyle yavaşça yarrağımı içine almaya başladı.sonra elini çekti ve komple üstüme oturdu.inanamıyordum.yarrağım annemin içindeydi.ve içerisi tarif edemeyeceğim kadar sıcak ve kaygandı.elimde olmadan nefesimi saldım.annem durdu ve beklemeye başladı.hala kıpırdamıyordum.acemi olsam bu şekilde dayanabilmem imkansızdı.sonra tekrar yavaş hareketlerle kıpırdanmaya başladı annem.yarrağım o sıcacık amının içimde ben annemi sikiyordum.yada o bana tecavüz ediyordu.farketmezdi ki hayatımın en zevkli anını yaşıyordum.ileri geri hareketlerinde kasıklarımda kalçalarını hissediyor yanan amında yarrağımın algılarıyla mest oluyordum.ara ara gözümü acıp bakmaya calışıyordum kolumun arasından….yaklaşık bir 5 dakka annem hiç temposunu bozmadan

hareketlerine devam etti.ben bu duruma daha fazla dayanamadım ve vucutsal tepki vermemeye çalışarak boşaldım. sikim annemin amının içinde yumuşamaya başladı.annem boşaldığı anlamış olacakki iyice yavaşlayarak üstümden kalktı ve karnıma düşen yarrağıma parmaklarıyla tutarak kaldırıp baktı.ve inmeye yüz tutmuş yarrağımı komple ağzına aldı.demekki ağza almayı ve sperm yalamayı seviyor iğrenmiyordu.çok şanslı ve mutlu olduğumu düşünüyordum.annem sonra komple doğruldu.ben gözlerimi iyice kapattım.nefesini ta yüzümde duydum.saçlarımı okşayarak dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.sonra üstümü düzeltti ve çıktı.şaşkınlıktan zevkten mutluluktan kendini bilmez haldeydim.sabaha kadar uyuyamadım ve düşündüm durdum.evet sonunda annemi sikmiştim.onun rızası ileydi ve benim bundan haberim yoktu..!!!acaba alkollumuydu.zaman zaman bir şarap açar yarısından fazlasını içerdi….sabaha karşı uyumuşum.
öğlene doğru uyandım.acaba neler olacaktı.seslendim günaydın diye.neşeli bir günaydın cevabı geldi.içeriden.ben pişmankık hisseder yüzüme bakamaz hiç konuşmaz diye tepki verebileceğini düşünüyordum.ilk sesii öyle değildi.anne ben banyoya giriyorum dedim.

-tamam oğlum kahvaltında hazır çok oyalanma dedi.üstümü kirli bırakmıştı.unutmuşmuydu öyle bulmamımı istiyordu anlamadım.geç kahvaltımı yalnız yaptım.annemi, süzüp bir şeyler anlamaya çalışıyordum.anlayamadım.yine hiç bir şey olmamış gibi şen şakrak davranışlarına devam ediyordu.artık kendimi tam bir adam gibi hissetmiştim.koltuklarım kabarmış havalardaydım.gece annemiin yıllardır yarraksız kalan sıcacık amına girmiş üstelik içinde boşalmıştım.bundan sonra olacakları kestiremiyordum.ondan sonraki vakitler normal geçti 1 hafta boyunca geceleri gelir diye uyanık bekledim gelmedi.gün içinde kalkmış yarağımı teşhire çalıştım değişiklik olmadı.sonunda o gelmiyorsa ben gitmeliyim diye düşündüm.ama nasıl ..bacağımla sessiz hareket etmem zor.pozisyon almam zor.o yaptığını bilmediğimi sanıyor.ben aleni gidersem nasıl sonlanır bu iş bilmiyorum.ilaçlar geldi aklıma.evet sikecektim yine ama uyutarak.gecesinde 1 doz karıştırdım çayına.ertesi gün sersem gibi kalktı annem.tüm gün ağır aksak dolandı.iyi değilim deyip durdu.akşamında yatarken 2 doz içirdim yine çayı ile.kesin geçen seferki gibi uyuyacak ve ben bu sefer sikecektim onu.annem yattıktan bir saat sonra odasına gittim bu sefer holdeki orta ışığı yakarak içerisinin daha aydınlık olmasını sağladım.yatakta yüz üstü yatıyordu ve sadece siyah bir külot vardı üstünde.bacakları sırtı yandan görünen memesi dağınık saçlarıylal yarrağım

kazık gibi oldu.geçen seneki gibi kontrollerimi yaptım.uyanacak gibi değildi.önlüğümü komple cıkardım.annemi yatağın kenarına doğru usulca çektim.bacağımı bükemediğimden benim yataga cıkarak hareket edebilmem söz konusu değildi. ben kenarda ayakta durarak bacaklarından kalçalarına doğru yalamaya başladım.ilacın etkisini önceki tecrübemden bildiğimden daha rahat hareket ediyordum.uyanması halindede olacaklardan korkum yoktu artık.daha sert hareket edebiliyordum.kulodunu cıkarmadan yana sıyırarak götünün deliğini amını bolca yaladım.bir yandanda memelerini oksuyordum.kendi vucudumu daha rahat hareket ettirebilmek için neler vermezdim.iyice yaladıktan sonra amınında ıslandiğını gördüm.istemsiz olsada tepki vermişti.bacaklarını karnına doğru bükerek kalçasının bana doğru hafif cıkıntılı durmasını sağladım.hafif yan cevirdiğimde o koskoca am yarığı ve koca götü kabak gibi gözlerimin önündeydi.yarrağımı elimle tutatarak am yarığından sürtmeye başladım.yarrağımın kafası pırıl pırıl oldu.bir elimlede memelerini okşuyordum.elimin yardımıyla yarrağımın kafasını amının ağzına yerleştrdim.sonra bir elim kalçasında bir elim memesinde hafif hafif ittirip çıkarmaya başladım.çok yavaş giriyor cok yavaş geri çekiliyor tam yarrağım

cıkacak pozisyondayken bekliyordum.sonra yine daha yavaşça daha ileri gidip aynı hareketleri yaptım.annem arada hırıltılar cıkarıyordu.bende cekinecek hal yoktu.zaten uyanacağını sanmıyordum.giderek daha hızlı sokmaya okşamaya başladım.iyice köklüyordum artık.o arada hırıltılar çıkarmaya devam ediyordu.benim hızımla götüne carptıkça vucutlarımızdan sak suk sesleri geliyordu.kendimi sarhoş bilincsiz birini siker gibi hissettim.annemi sikiyordum ve cok hoşuma gidiyordu.iyice gerilmiştim.yaklasık 10-15 dakika sonra yarrağımı içinden cıkardım.ve önlüğümün üstüne doğru boşaldım.cok hızlı ve sert hareketler yapmış nefes nefese kalmıştım.annemde hırıltı ve mırıldanma dışında ses yoktu. bir daha yapacaktım.biraz dinlendim ve tekrar harekete gectm.annemi iyice cekerek yüzüstü pozisyonda dizleri yere gelecek gibi şekle soktum.götü tam yatağın kenarında vucudu yüzüstü yatakta ayakları asagıdaydı.domaltım yani resmen.yarrağımı elimle kaldırdıktan sonra hala o ıslak amına dogru soktum.çok yavaş hareketlele gidip geliyor kalçalarını yoğuruyordum.göt deliğinin trafında parmaklarımı dolaştırdım.hiç sıkı gelmedi bana.denizle ilk seferler ne cok zorlanmıştık.demekki vibratörler burayıda ziyaret ediyor olmalıydı.annemde götünden seviyordu demekki.yinede yarın anlar diye götüne sokmadan yavaş yavaş sikmeye devam ettim.bu seferki yeni boşalmış olmamın etkisinden olsa gerek epey uzun sürdü.artık annemin içide kurumaya başlamıştı.yarrağımı annemim amından

çıkartarak yine önlüğüme boşaldım.sonra annemi tekrar yataga yerleştirip odama döndüm. ertesi gün annem öğleden sonra kalktı.kafam tuttu.pek iyi değilim diyerek günü gecirdi.salonda gececiliğiyle üçlü koltukta uyuyup kaldığında karşına geçip uzun uzun seyrettim.aklıma resmini çekmek geldi.ama resimleri nasıl banyo ettirecektim.ilk fırsatta kendime bir palaroid makina almalıydım.böylece fotoğraf fantazilerimede gecebilirdim.annem ise hala karşımda sereperpe uyukluyordu.o benim yeni ve birinci aşkımdı artık.ertesi gün annem daha iyiydi ve normale dönmüştü.sohbet esnasında poloraid makinanın sözünü aldım ondan.bir tanecik annem hiç kırmaz beni.ne istediysem hemen hemen alınmıştır bize.günler geçti makinam alındı.eve gelen gidenlerin resmini çektim bol bol.bir sabah yalnız uyandım evde.annem pasaja gitmiş olmalıydı.öğleden sonra geldi.aman allahım.daha önce görmediğim muhtemelen yeni aldığı kirli beyaz tonunda kolsuz askılı geniş yaka tek parça elbise vardı üstünde.etek boyu dizlerinin hizasında bol dökümlüydü.salona vuran ışık kumaşın altından bacaklarını hatta beyaz kulodunu ortaya cıkarıyordu.dalgalı simsiyah saçları hafif makyajıyla tanrıca gibiydi..bir an sokakta herkesin onu böyle gördğünü düşünerek kızdım.ama aşkım cok

güzel görünüyordu. anne dur azıcık gec söyle resmini cekeceğim dedim. -aman tunam beni cekip ne yapacaksın.cektik ya zaten bir sürü olurmu anne harika olmuşsun mutlaka çekmem lazım gülümsedi. -öyle mi olmuşum evet harikasın hemen uzanıp makinamı aldım. geç anne şöyle diyerek camın önüne doğru yönlendirdim ve resmini çektim.çıkan filmi sallayıp resme baktım cok. güzeldi. cok güzel anne.bir tane daha.öbür yana dön. döndü ve enfes gülümsemesiyle bir poz daha aldım. bu da cok güzel anne…model olmalıymıssın sen -ne modeli tuna.geçti o günler hayır anne ne alaka harikasın. şu koltuğun koluna otursana cekeyim. -amaaaan dedi ve oturdu. bacak bacak üstüne atsana -oğlum iyice konu mankeni yaptın beni dedi gülerek at anne poz veriyorsun işte.kafanıda bük.. -oooo sen iyice fotoğrafçı oldun çıktın karşıma bende konu mankeni. olmadım ama olacam.en iyi fotografları ben cekeceğim -cek bakalım dedi…. cıkan resim gercekten şahaserdi.güneş açısını vermis nefis bir yansıma vardı

ve bacakları ta yukarılara kadar sıyrılmış eteğinden gözüküyordu. resme fazla takılmış olmalıyım.yanıma geldi.eminim baktığı resimde kendini beğendi.yüzündeki ifadeden öyle hissettim. çok sexi çıkmışsın anne. -o nedemek derken eliyle dudağıma hafiften vurdu. -anneler seximi olurmuş diye kızma tonunda şımarıkça söylendi. öyle gözüküyorsun anne kötü çıkmışsınmı diyeceğim… -tamam tamam yeter diyerek içeri gitti.ben ondan sonra hep ortalıklarda peşinde dolşırken sürekli pozlarını çektim.çalışırken,yürürken,su içerken.kızmasına rağmen çekmeye devam ettim.bol miktarda filmim vardı.o bakmazken alakalı alaksız pozlar çekiyordum. -ee tamam tuna yeter.paparazzimi oldun başıma.. anne cok fotojeniksin.harika cıkıyor resimler.cekmek istiyorum dedim. yakından yüzünü cektim.sonra mimikler yaptı komik komik onlarıda cektim.birlikte cok güldük.elimde bir dünya poz vardı.coğunu rastgele cekmiştim.ama salondaki o ilk pozlar ınanılmazdı.akşam saat 11 i geciyordu.ben salonda üçlü koltukta bacağımı uzatmış tv seyrediyordum.annem geldi caprazımdaki tekli koltuga oturdu.soyunmuş parlak mor geceliğini giymişti.bacak bacak üstüne atarak bütün basenlerine kadar görüntü sunmuştu bana.iri memeleri geceliğinin önünü

kabartıyordu.az sonra makinaya uzandım.o dikkatini tv ye vermişti.kadrajı ortaladım ve flaşlı çekim yaptım. -aa tuna tamam artık. ne var cektim anne -üstüm böyleykenmi çekiyorsun ne var böylede güzelsin dedim.ve o kalkarak benim yanıma geldi ve resmi aldı benden.tam yerine gecerken arkasından bir daha poz aldım. -niye cekiyorsun tuna.cekme diyerek makinadan cıkarken filmi cekti aldı. -bu ust başla pozmu olur kim bakacak onlara dedi. sen bakarsın ne olacak.önümde cok güzel bir model var.neden cekmeyim diyerek sırıttım. yerine oturdu kısa bir sessizlikten sonra -öylemi düşünüyorsun gerçekten evet anne.muthiş fotojeniksin diyerek hafiften kıvırdım.dursana bir diyip tam yüz fotografını çektim.filmi çıkarıp ona götürdüm. Baksana şuna.ne kadar hoş. resmi aldı eline uzunca baktı kendi yüzüne. o resme bakarken ben üstten gögüslerinin yarığıda kadraja girecek sekilde bir resmini daha cektim. flaşla yüzünü buruşturdu.bak bu daha harika deyip resmi uzattım.ona da baktı ve resmi sakayla karısık kafama carptı. -resmen gögüslerimide cekmişsin. poz gereği anne ne bileyim.hem habersiz fotolar daha doğal daha güzel çıkıyor.hatıra resmi gibi olmuyor diye gevelemeye başladım.

-iyi evde cekersin arada ama bu üstlerimle cekme istemiyorum dedi.görmediğim hiç bir resmide kimseye göstermeyeceksin dedi.tipik annem işte begenmediği pozları hemen yırtar atar.çektiğim resimleri alarak mutfaga gecti.az sonra seslendi. -tuna ben duş alıp yatarım.iyigeceler sana.. iyi geceler anne bende yatarım birazdan.. az sonra yatmak üzere odama hareketlendiğimde hole banyonun ışığının vurduğunu gördüm.banyonun kapısı ardına kadar acıktı.annem banyoya girecekti.bu kadar cabuk cıkmış olamazdı veya daha girmemişti.yavaştan ilerlemeye başladım.banyonun kapı boşluğundan içerisi görüş alanıma girdiğinde annemin lavabo kısmında sırtı bana dönük çırılçıplak gördüm..yine heyecanım tavan yaptı.unutmuş olmalıydı.duş için kuvete doğru hareketliğinde kapının açık olduğunu görecek kapatacaktı.hemen makinamı almaya gittim flaşsızda olsun resmini cekecektim.hızlıca gidip aldım makinayı.. hole girdiğimde hole yine ışık vuruyordu ve su sesi geliyordu.annem duşa girmiş ve kapıyı kapatmamıştı.benim içinmi böyle yaptı acaba diye düşündüm.bana poz vermeyemi calışıyordu.teshir sırasında bir adımmıydı bu…kızların odasının oraya gidersem banyoyu tam karşıdan görecektim.usulca oraya yöneldim.ve 1-2 adım içeri girdim.tanrım.gördüğümde neredeyse şoka giriyordum.duşun askı
.
perdeside cekilmemişti.annem karşımda cırılcıplak sabunlar içinde duş alıyordu..sırtı bana dönüktü..kalbim yine gümgüm çarpıyordu.cok zevkliydi..evet benim için hazırlamıştı bu durumu.habersiz poz veriyordu.hem paparazzi de demişti bana.paparazzilik yapmalıydım.flaşı kapattım ve ilk pozumu cektim.pozu makinaden cıkarkenki sesi cok fazlaydı.herhalde suyun sesi bastırır dedim.sonra da zaten bilerek veriyorsa sorun yok dedim.ikilemdeydim ve ikinci pozumu aldım.saçlarını sabunlarken elleri iki yanından yukarı doğru kafasında saçları ıslanmış boynundan sırtına doğru iniyor.beline doğru incelen vucudu ve kalçalarıyla birlikte dolgunlaşan bir kütle,kalçalarından asağıya tam simetrik sekilde inen basenler ve pırıl pırıl parlayan bir vucut.sanat eseiydi sanki.3 çocuk anası değildi.tram bir afetti.ıslak ve sabunlu bir vucut tan daha sexi ne var acaba.su an yarağımı kalçasının yarığına dayarken gögüslerini avucluyor olmayı dilerdim.sonra hafif yan döndü memelerin diriliği ve oynaklığıda kadrajıma girdi.bir cok pozda burada aldım.çıkan pozları almıyordum kendiliğinden yere düşüyordu.sonra tam bana doğru döndü.gözleri kapalıydı herhalde yada bana öyle geldi.gözleri açık olsa beni görmemesine imkan yoktu.karşımda ıslak saçları yüzüne yapışmış ,cok hafif yayvan olmakla birlikte diri memeleri ve amının üstünde tam üçgen kıllarıyla dünyanın en sexi kadını annem vardı.hemen pozlamaya başladım.sonra o sabunlamaya başladı kendini.o da bir başka harika görüntüydü.yanımda olan 2 paket yedek kartlarımda bitmişti.odamdan gidip almayı

düşünmüyordum.bu anın hiç bir dakikasını kaçırmak istemiyordum.sonra annem arkasını döndü ve suyu kapadı.ben yerdeki filmleride alıp usulca odama gittim.bu banyo faslı 20 dakika falan sürdü.usta bir fotoğrafçı gibi çıplak pozlar cekmiştim ve modelim gönüllü olarak annemdi.odamın kapısından annemi dinledim.direkt odasına giderek kapıyı kapattı.o gece resimlere baka baka asıldım ve boşaldım.ve yine uyumadan önce planlar kurup düşünüp durdum.sabah kalktığımda ev yine sessizdi.resimler yastığımın altındaydı.annem not bırakmış pasaja gittiğini söylemişti.bilerekmi yapmıştı.evet bilerek yapmıştı.yapmadıysa bile önemli değildi.ben bu oyunu sürdürecek adım adım ilerletecektim.hemen diafondan mehmet efendiye seslendim.az sonra geldi.az muhabbetten sonra.bana çiçekçiden bir tane kırmızı gül almasını rica ettim.yarım saat sonra çiçeğim geldi.büyük beyaz bir kağıda teşekkürlerim dünyanın en güzel fotomodeline.bütün pozların burada hepsi sadece senin diye not yazdım.ambalajlı kırmızı gülü ve cektiğim fotolardan begendiğim 4 tanesi hariç hepsini yatağının üstüne bırakarak odasından cıktım….tanrım aşmıştım ben artık.ne yapıyordum.ters tepkiyi umursamıyor gibiydim.ne de olsa gizlice gelip üstüme cıkan oydu.kozlar bendeydi.sürdürecektim bu oyunu. akşam üstüne doğru beni bir heyacan sardı.yerimde duramıyordum.hem notu ve resimleri geri toplamak için kararsızdım hemde ne olacağını

kestirememenin merakı içinde gidip geliyordum.camdan annemin gelişini gördüm ve hemen yatağıma giderek uyuma numarasına başladım.annem eve girdi bana seslendi.uyuduğumu görmüş olacakki odasına gitti.içeri girdiği andaki halini çok merak ediyordum.az sonra odasından cıktı benim odama geldiğini hissettim.yanıma kadar sokuldu.kafamı okşadı ve gitti….evet bu aşama basarıyla gecmişti.ama bir sonrakini bilmiyordum.1 saat kadar sonra cesaretimi toplayarak yeni uyanmış gibi kalkarak içeri hareketlendim.mutfaktaydı.
anne hoşgeldin .duymadım hiç geldiğini uyumuşum. -evet uyuyordun kıyamadım aldırdığım çiçek mutfak masasında vazonun içindeydi. -hediyeni aldım tesekkür ederim başka hediye istemiyorum ama diyerek hemen havadan sudan konuşmalara ve sohbete gecti. evet benim annem buydu.hiç yasanmamış gibi sıradan hayat moduna devam ediyordu.bende ona uydum yine.gece yine herzamanki gibiydi ben coğunlukla gitar çalıştım.ertesi gün bir babasının yanına işe giden bir arkadaşımdan sirkeciden bol miktarda film almasını söyledim.saolsun akşamında getirdi filmleri bana.artık cephane sıkıntımda yoktu.ara ara yine annemin pozlarını cekip yorumluyorduk bir aile dostumuzun kızı evleniyordu.bizden ,istanbulda bir tek annem olduğundan

birazda mecburiyetten gidecekti.sabah saadet ablayla telefonda konuşurken giyecekleri elbiseler hakkında bahsetttiklerini duydum.annem akşam üstüne doğru kuaföre gidecek gecede yine aile dostlarımız uğrayarak annemi alacaklardı.düğün yemekliydi.annem ta sabahtan kıyafet konusuna düştü.ne giyeceği hakkıda dolanıp durmaya başladı.galiba bu kadınların hepsi böyle.önemli bir yerde kıyafet hep sorun.halbuki ne var giy cık git işte.alışverişleride sorun.giyer cıkarırlar bir türlü beğenmezler.annemde öyle sabahtan düştü kıyafet telaşına.akşam düğün sonrası için planım vardı.elimde kalan ilaçlardan 2 doz içirip annemi sikecektim yine.geceleri hep gelir diye bekliyordum ama harekete geçmiyordu.kaç gün geçmişti üstünden.banyo fotolarından beride heyecan yaşamamıştım.annem hepsi birbirinden güzel hepsi sexi elbiselerini tek tek giyiyor gelip bana fikir soruyor ben hepsine güzelmiş diyordum.ama gerçekten güzellerdi.daracık minicik hep gece elbiseleriydi.butikçi olmanın faydalarıydı herhalde bunlar.hep güzel parçalar vardı annemdede teyzemdede.pek dışarıya gezmeye cıkmasalarda dolapları tam takım muhteşemdi.yaklaşık 2 saat boyunca annem elbise deneyip çıkardı.ben makinamı elime alarak odasına gittim.yatağın uzak başucu kenarına iliştim.annem üzerinde yeşil tek praça bir elbise aynada kendine bakıyor prova yapıyordu.takılarla falan uyuma bakıyordu.elbise tüm vucudunu sıkıca sarmış

tüm kıvrımlarının ortay cıkarmıştı.bu da güzelmiş dedim bir poz çektim.annem aynadan ifadesiz bir şekilde baktı.karar verdinmi diye sordum. yok hala karar veremedim.1-2 tane daha var onlarıda deneyim bakacam dedi. ben umusrsamaz sekilde oturmaya makinayla oynamaya devam ettim.o arkasından fermuarını acarak elbisesini sıyırdı.sırtında askısız sütyenin arka tarafı ortaya cıktı.aynadan da önden görüyordum.transparan işlemeli bir şeydi.tek eliyle göğsünü önden kapatırken elbisesini komple aşagıya sıyırdı.siyah kulodu ve sutyeniyle karsımdaydı. sen cıksanda ben rahat hazırlansam dedi. -ha tamam cıkıyorum anne derken bir poz fotosunu cektim. ne yapıyorsun sırasımı şimdi diye hışımla döndü bana. yav tamam cıkıyorum işte deyip filmi bakmadan bıraktım yatağın üstüne.elbiselerinle cok hoş gözüküyordun.resimlerini cekmek istedim dedim.hem resimleri yan yana koyar hangisi iyi gözüküyorsa onu secersin diye cakallık yaptım..yemedi tabii..hadi hadi çabuk çık acelem var diyerek yolladı beni.salonda oturuyordum az sonra annem geldi.gözlerim faltaşı gibi açıldı.siyah askılı geniş gögüs dekolteli mini elbisesini giymişti.ayağında siyah coraplar siyah ayakkabılar ilre muhteşem görünüyordu.şimdi nasıl olmuş diye sordu.harika olmuş anne muhteşem en iyisi buydu dedim.şimdi çekerim işte fotoğralarını diyerek rızası ile bir çok pozunu çektim.annemde kendini beğeniyordu ve cok mutluydu.akşam geldiğinde kesin sikecektim ilacı içirip… hiç kurtuluşu yoktu.annemi bu elbiseyle daha öncede görmüştüm ama ilk defa bu

kadar beğenmiştim.sonra annem kuaföre gitti geldi giyinip süslendi püslendi.evden cıkarken geldiler ben gidiyorum diye benim sarılıp öperken parfümünün kokusuyla mest oldum.sabırsızlıkla eve dönüşünü beklemeye başladım.gece 12 yi geçiyordu eve geldiğinde ben coktan cay demlemiş hazır bekliyordum.ama düğün yemekliydi ve annem eve sarhoş denebilecek sekilde geldi.küçüklüğümüzde bir ünlünün alkol ile ilaç alıp komaya girdiği haberi aklıma yer etmiş.bu haldeyken ona ilaç vermeye cesaret edemedim.epey bir bozuldum.sabahtan beri sikeceğim diye akşamı bekliyordum. annem cok neseli sürekli gülüyordu.cakır keyfi gecmiş sallanıyordu.keşke sende gelseydin dans ederdik ben yalnız kaldım oralarda falan dedi.düğünü anlattı.oyun havasında oynamışlar onu söyledi.falan filan.sonra beraberce kalkarak iyi geceler faslından yatmaya gittik.
şans bana yine gülmüştü.geceleyin uyurken bir kıpırtı duymuştum.gözlerimi açtığımda annem çıplak olarak yarağımı emer gördüm.üstelik bu sefer hareketleride kontrollü değildi.sarhoş kafayla dayanamış yanıma gelmişti..ben bozuntuya vermeden uyuma numarasına devam ettim.annem yine gecen seferki gibi üstüme oturdu.bu sefer yavaş davranmıyordu..bir yandan dudağını ısırıyor bir yandan iniltili sesler cıkarıyordu..gögüsleri kızlarınkinden iri olduğundan hareket ettikçe cok

daha güzel sallanıyordu ve bu görüntü beni iyice azdırıyordu..ve çok geçmeden üstümde titremeye başladı.orgazm olmuştu.yarrağım amının içindeyken vucudunu benim üstüme bırakarak dudağımdan hafifçe öptü.sarılıp okşamamak için zor tuttum kendimi.sonra annem yarrağıma doğru yöneldi ve tekrardan yalayıp emmeye başladı.yarısına kadar ağzına alıp emiyordu.emme şiddeti iyice hızlandı bende dayanayıp boşalmaya başladım.boşalırken benim vucudumda titredi.ben boşalırken annem yarrağımı hiç ağzından çıkarmadı.dudaklarının kenarlarından taşan döllerimi görebiliyordum.artık inmiş yarrağımı döl dolu ağzıyla emmeye devam etti.sonunda bu da olmuştu.ağzının içine boşalmıştım.annem üzerimden doğrularak banyoya doğru gitti. boşalmam 20-25 dakika içinde gerçekleşmişti…aramızda adı konulmamış bir oyun vardı sanki…ve yine uçuş modundaydım.hiç plan proje yapamadan öylece uyumuşum.ertesi gün yine her sey her zamanki gibiydi. annem biraz fazla kacırdığını kafasının tuttuğunu söyledi o kadar.gün normal akışında devam etti.zaten günler hızla sexle dolu olartak geciyordu.bu kaza hayatımda bambaşka sayfalar açmıştı.ben daha 18 yaşıma basmadan neler neler yaşamıştım.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32